Müslümanın(İslami hassasiyete sahip olanlar) Müslüman'dan başka dostu yoktur. 'Sizin dostunuz, ancak Allah, O'nun elçisi, rükû' ediciler olarak namaz kılan ve zekâtı veren mü'minlerdir. (Maide:55)'
İnsanoğlunun ilk serüveninden bu yana hakla batıl mücadelesi devam etmiş, Müslüman'la Müslüman olmayanlar arasında fikri zihni psikolojik fiziksel savaşlar hep devam etmiş ve etmektedir!..
Hal böyle olunca Müslüman nerede durduğunu, ne yaptığını, ne yapması gerektiğini, kiminle dost olması gerektiğini çok iyi düşünmeli ve analiz etmelidir.
Müslümanın kaybı yoktur özellikle manevi yönden...
Onun için rabbimizin şu emrini iyi düşünmeli anlamını zihin dünyamızda pekiştirmeliyiz. 'Gevşemeyin, üzülmeyin, en üstünsünüz, eğer inanıyorsanız?(Al-i İmran:139)'
Unutmayalım ki, Allaha iman Peygamberine itaat eden ve kitabına bağlı olan vicdan, bilinç, ahlak ve yaşama biçimi açısından en üstün konumda olan biri Müslümandır.
Çünkü en güzel ve örnek isimler sahibi olan Allah’a imanı, bizatihi yüceliği, temizliği, kibarlığı, namusluluğu, takvası, Salih ameli ve Raşit halifeliği ona ilham eder.
Öte yandan dünyanın acıları, kederleri, hayal kırıklıkları karşısında ahirette alacağı ödülü ona telkin eden akidesi, şu fani dünya hayatından tam faydalanmadan ayrılsa bile, ahirette alacağı karşılığı kesin bir bilgi ile bilmesinden ötürü onun kalbini hareketsiz kılar.
Müslüman(özellikle İslami hassasiyetleri olanlar) sahip oldukları vicdan nedeniyle kendilerine her konuda düşman olanlara sevgi beslemeleri tamamen onların imani duygularından kaynaklansa bile.
O konuda yüce Rabbimiz: 'Ey iman edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler edinmeyin. Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkâr etmişler, Rabbiniz olan Allah'a inanmanızdan dolayı elçiyi de, sizi de sürüp-çıkarmışlardır. Eğer siz, Benim yolumda cihad etmek ve Benim rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız onlara karşı hâlâ sevgi gizliyorsunuz? Ben, sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilirim. Kim sizden bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından şaşırıp-sapmış olur. (Mümtehine:1)'
Müslümanlar iki guruptan birini yani Müslümanla Müslüman düşmanı olan guruplardan yana net tavır almalılar. 'Hangi grup diye soracak olursak?..'
Allah Elçisi Hz. Muhammed(sav)’e inanmamış mütekebbirler mi, yoksa O’nun çevresinde kenetlenen fakirler (müstaz’aflar) mı?
Hangisi?
Dün Nadr b Haris, Amr b, Hişam. Velid b. Mugire ve Ebu Süfyan’ın tarafı mı?..
Yoksa Bilal, Suheyb, Ammar ve Habbab’ın tarafı mı? Hangisinin tarafı?...
Bu gün sermaye sahibi olanların mı, Müslüman olduğunu iddia edip İslami hassasiyetliklerinden dolayı Müslümanlara kin ve nefret kusanlar mı?..
Ulusalcılık laiklik Kemalizm adına Müslümanları karalayan aşağılayanlara mı?..
Basın yayın organlarıyla sürekli Müslümanların lehine çalışanlar mı?..
Sermayeleriyle İslam düşmanlığı yapanları sürekli destekleyenleri mi?..
Hangisini?...
İnanan kimse değerlerini, düşüncelerini, ölçülerini insana ve kendi heveslerine dayandırmaz…
Aksine o bütün söz konusu kavramlarını insanların Rabb’i olan Allah’a dayandırır. 'Şüphesiz: 'Bizim Rabbimiz Allah'tır' deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki:) 'Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin.' (Fussilet:30)'
Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.