Tarih: 14.06.2017 14:00

KUR’AN’DA AKLETMENİN ÖNEMİ

Facebook Twitter Linked-in

 Aklını kullanıp kullanmamak olayı toplumların olgularına göre, adlandırmalarına göre kavramlar, mevizelerin bağlamından koparılması çok tahripkar sonuçlara neden olmaktadır. Kavramların çarpıtılması, anlamların kültürlere göre yüklendiği değerler veya değersizlikler insanlara fark ettirilmeden tersyüz edilmekte ve toplumlar sürüleştirilerek istismar edilmektedir. Firavun kavmini aptallaştırdı… 
Hayat alabildiğine yoğun, keşmekeşliklerin katlanarak devam ettiği bir süreçtir. Hakikat bir kartopu kadar saf,net dupduru iken zamanla her kavme gelen hakikatin gelenek ve göreneklerle kültürel etkileşimin etkisi ile siyasetin etkisi, çıkar mücadeleleri… vb unsurların dine eklenmesi ile din doğallığından, saflığından uzaklaştırıldı. Hz Peygamberin irtihalinden sonra kartopu hızla yuvarlanarak bünyesine birçok yabancı unsurların karışması tarzında yabancı unsurlarında din olarak adlandırılmasına neden olmuştur. Bin dört yüzyıllık bir sürecin dine kattığı unsurlar çok fazladır. İslam coğrafyasında iç karışıklıklar ve hilafet mücadelesi bir çok mezhebin ortaya çıkması, İslam coğrafyası genişledikçe farklı dinlerin ve kültürlerin, farklı bir çok gelenek ve göreneklerin etkisi, farklı hayat felsefeleri İslam aleminde zihinsel yükün artmasına kartopunun saflığının, hacminin çok değişmesine neden olmuştur. Hakikate giden yolun karmaşıklaştığı ve farklı söylemlerin, hiziplerin, mezheplerin farklı farklı metodolojileri ile insanları en kestirme en net yol ve yöntemin kendilerinde olduğunu iddia etmektedirler. Hak ve hakikat nedir? En doğru hakikate nasıl ulaşılır? Ontolojik sorgulamaya karşı yaklaşımımız nasıl olmalıdır? Aklın dinde önemi nedir? Allah aklın önemine dikkat çekmekte ve kuranda birçok ayette önemini belirtmektedir. Allah, aklın sorgulayan bir yöntemle hakikate ulaşmasını mı yoksa kendinden, düşüncesinden,imanından emin olmayan taklidi bir  imanın kıymeti harbiyesinden mi kuranda bahsetmektedir? Bunları ayetler ışığında anlamaya çalışalım.
(2.164  – Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbirini takip edişinde; insanlara faydalı yüklerle denizlerde seyreden gemilerde; Allah'ın gökten indirerek onunla ölü toprağa can verdiği ve her çeşit canlının çoğalmasını sağladığı yağmurlarda; rüzgarların (yönünün) değişmesinde ve gökle yer arasında kendileri için tayin edilmiş belirli güzergahlarda akan bulutlarda: (bütün bunlarda) düşünüp, akıllarını kullananlar için mesajlar vardır.)
Ayette Allah araştırmamızı, akletmemizi kainattaki işleyişin mükemmelliğini gözlemlememizi, araştırmamızı, akletmemizi istemektedir. Ekosistemdeki canlı ve cansız varlıkların arasındaki döngü ilişkisindeki düzen ve intizam zincirinin görülmesi, araştırılması kişileri hakikate ulaştıracağına dair çok açık işaretlerdir. Bu mükemmellik zincirinin işleyişini ancak akıl sahipleri, akledenler hakkıyla anlayabilir. O mülkünde hiçbir ortağı olmayan güç ve kudret sahibidir.
Onun dengi yoktur, yerin ve göğün tek hakimi Allah'tır.O mülkünde hiçbir ortağı olmayan, hiçbir yardımcısı olmayan bir ve tek olan Rabbel alemindir.
(16.12 – Ve geceyi gündüzü sizin (yararlanmanız) için (koyduğu yasalara) boyun eğdirmiştir O; güneş ve ay ve bütün yıldızlar, hepsi O'nun buyruğuna boyun eğmişlerdir: dikkat edin, bütün bunlarda, şüphesiz, aklını kullanan kimseler için çıkarılacak dersler vardır! )
Astronomi ilminin gelişmesi, bilim ve teknikteki gelişmeler insanlığın dünyayı, ayı, güneş sistemimizdeki gezegenleri ve kainatı daha fazla araştırmaya koyularak hakkın ve hakikatin daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır. Gerçekten insaflı olan, aklını kullanan nefsini ilahlaştırmamış olan gözleri kör kulakları sağır olmayan basiret sahipleri hakikati görürler. Akıl araştırır sorgular sebep sonuç ilişkisini en sağlam zemine oturtarak hakkıyla kalplerinin tatmin olmasını sağlayan bir güçtür. Hz. İbrahim'in yıldızı, ayı, güneşi araştırıp sorgulaması sebep sonuç ilişkisinden Hakka ulaşması yöntemi bütün insanlık için hakka gidilecek yolda akli bir metodolojidir. Bu ve benzeri akılcı yöntemler imanın inşası için sistemleştirilerek İslam aleminin hakikat ile ontoloji ilişkisinin metodolojik kullanımı çok büyük kazanımlar sağlayacaktır.
(36.68 – Ama (şunu daima hatırlasınlar ki) Biz bir insanın ömrünü uzatırsak, aynı zamanda onun güç ve yeteneklerinde (yaşlandıkça) bir azalma meydana getiririz; (buna rağmen) hala akıllarını kullanmazlar mı?) 
İnsanın en güzel şekilde yaratılması safha safha oluşumunun tamamlanması, gelişiminin en güçlü çağına erişmesi ve tekrar zayıflayarak güçsüz bir evreye doğru ilerlemesi durumu belirtilmektedir. Afaktaki sürecin işleyişi aynı şekilde canlılar üzerinde de kendisini göstermektedir. İnsanın biyolojik gelişimi, fizyolojik değişimi aklın ve bilimin incelemeleri ile ne kadar mükemmel organize bir yapının, sistemli bir işleyişin insan bedeninde mükemmel olarak işlemesi insanın aklını hayrete düşürmektedir. İnsanın biyolojik işleyişinde solunum ve boşaltım sistemi başlı başına müthiş bir işleyiştir. Kan dolaşımı, her dakika vücudumuzda ölüm ve dirilmenin olması hücreler bazında gerçekleşmektedir. Aklın işleyişi, bedeni kontrol, sevk ve idaresi… vb çok kapsamlı olan fonksiyonlarının araştırılıp bilinmesi, kuran ile örtüşmesi aklın hakikati kabul etmesinde çok güçlü unsurlardır.
(14.52 – Bu Kur'an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.)
Bütün insanlığı hakikate davet etmektedir. Uyarıldıkları mesaja tabi olmaları istenmektedir. Uluhiyetinde hiç bir ortak kabul etmemektedir. Hepimizin, bir ve tek olan ilahı O'dur; Ona yönelmek sadece ona kulluk etmek, sadece Ondan yardım dilemek tevhidi inancın gereğidir. Akıl sahipleri bunları düşünüp öğüt alırlar.
(2.170 – Ama onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" denildiğinde bazıları: "Hayır, biz (yalnız) atalarımızdan gördüğümüz (inanç ve eylemler)e uyarız!" diye cevap verirler. Ya ataları akıllarını hiç kullanmamış ve hidayetten nasip almamış iseler? )
Bir şeyin doğru veya yanlış olmasının asıl bir göstergesi, parametresi vardır. Hak ve batılı bir birinden ayıran mizan kurandır. Kuran hakka davet etmektedir; kendi içinde tutarlı bütünlüğünün olması, kendisi ile çelişmemesi bir ve tek olan İlahın olması, insan aklının, tahayyülünün üstünde olarak afakta ve enfusta olanların tutarlılığının varlığı hakikatin apaçık göstergesidir.
Fakat zanna tabi olanlar aklın mantığın sebep sonuç ilişkisini gözetilmediği ideolojiler, izimler, dinler, fraksiyonlar,
hizipler… vb oluşumlar iç bütünlüğündeki tutarsızlığı bir mantık kurgusuyla insanlara benimsetmektedir veya kutsatmaktadır. Her mantık örgüsü kişiyi hakka ulaştırmaz. Hakikatin ölçüsü nedir? Kişilere sunulan ve hak diye sergilenen batılın mantalitesinin iç bütünlüğü, hayata yansıması, toplumsal boyutu, bireydeki dönüştürücülüğü hakikatin mihenk taşına vurulmalıdır. Önkabuller aşılır, kutsayıcı mantalite kırılır aklın hakikate ulaşmasında kullanılan doneleri ile kuran buluşturulursa mutlak hakikate ancak o zaman ulaşılır. Hak ve batılın kesin ayrım çizgisini gösteren ve hakka ilhakını sağlayan kur'an'ın kendisidir.
(8.22- Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.)
Aklını kullanıp kullanmamak olayı toplumların olgularına göre, adlandırmalarına göre kavramlar, mevizelerin bağlamından koparılması çok tahripkar sonuçlara neden olmaktadır. Kavramların çarpıtılması, anlamların kültürlere göre yüklendiği değerler veya değersizlikler insanlara fark ettirilmeden tersyüz edilmekte ve toplumlar sürüleştirilerek istismar edilmektedir. Firavun kavmini aptallaştırdı, yada kavmini sihirledi; çok önemli bir toplum dizayn unsurudur. Aklını kullanmayan toplumlar kör ve sağırlar gibidir. Onlar hakkı görmeyen hakka kör insanlardır. Baş gözleri değil, basiret gözleri körlerdendirler.
Toplumları oyalayan çelik çomak oyunları, moda, sekülerizm, dini ritüeller, kutsayıcı mantaliteler …vb toplumları narkozlamak için biçilmiş kaftanlardır. Allah kullarını bu istismarlara karşı, istismarcılara karşı uyanık olmalarını akılarını kullanmalarını istemektedir. Akıl ve vahyin birlikteliği muazzam bir basirete ulaştırır. Bu hal öyle bir haldir ki hakla batılı birbirinden ayıran hakikat mizanıdır
Aklın vahiyle inşası basirete ulaştırır, basiret; hak diye sunulan izimlere, ideolojilere, dinlere karşı hakkı görebilmek ve doğru yolun nurunda yol almayı sağlayan çok güçlü bir unsurdur. Vahyin inşası ile elde edilen basiret dinin ruhunu anlamaktır. Kuranın lafzına takılı kalmamak, mana ve maksat bütünlüğünü yakalayarak sıratı müstakimde  emin adımlarla yürümektir.
Not: Akletmenin önemi ile ilgili kuranda onlarca ayet var bir kaç tane örnek: 16.12    29.63    67.10    13.19  21.10    38.29    10.100    36.66-68    2.75-76     6.32     7.169    10.16    11.51    12.109    21.67    28.60 …vb



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —