Tarih: 02.02.2015 10:30

KIRK HADİS ŞERHİ-6: Din Nasihattir

Facebook Twitter Linked-in


عن أبي رُقَيَّةَ تَميمِ بنِ أوْسٍ الدَّاريِّ رَضِي اللهُ عَنْهُ أنَّ النَّبيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قالَ: (الدِّينُ النَّصِيحَةُ). قُلْنَا: لِمَنْ؟ قالَ: {للهِ وَلِكِتَابِهِ وَلِرَسُولِهِ وَلأِئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ وَعَامَّتِهِمْ

Ebü Rukayye Temîm İbni Evs ed-Darî radıyallahu anh' den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem :"Din nasihattir" buyurdu. Biz kendisine: - Kimin için nasihattir? dedik. Peygamber Efendimiz: - "Allah, Kitabı, Resulü, mü'minlerin yöneticileri ve tüm müslümanlar için nasihattir" buyurdu."(Bu hadis -i şerifi,  Müslim rivâyet etmiştir.)

Muhatap olunan kişiyle kullanılan dil her ne kadar aynı olsa da kullanılan kelimelere yüklenen anlam konuşmayı/okumayı anlamlandırır. Dinleyici/Okuyucu kullanılan kelimelere kendi zihnindeki anlamları yükler ise kast edilenin dışında bir anlamın ortaya çıkması muhtemeldir. Bundan dolayıdır ki ilk önce kullanılacak kelimelere hangi anlamların verileceği konusunda mutabakata varılmalıdır. Günümüzde kullanılan dillerin her ne kadar aynı olsa da insanların birbirlerini anlamamasının asıl sebeplerinden biride kullanılan kelimelere yüklenen manadır.

Hadisimizde kullanılan ve hadisimizin temelini oluşturan kelime "Nasihat"tır. Nasihat Türkçede öğüt olarak anlam kazanmıştır.[1] ancak Nasihat, Arap dilinin en kapsamlı kelimelerinden biridir.  El-Hattabî'ye göre nasihat kelimesi tıpkı felah kelimesi gibi vecizu'l esma'dandır yani  çok anlamlı bir kelime olup birkaç kelime ile izah etmek mümkün değildir.[2] Nasihat bir şeyi veya bir kimseyi içten ve gönülden sevmek, ona bağlanmak, ihlas, sadakat ve samimiyet demektir. Bu anlamda kullanılan Arapça bir çok deyim kalıbı bulunmaktadır. Nasihatın ikinci anlamı ise insanları iyiye ve güzele sevketmek için yapılan güzel konuşma, va'az, öğüt, tavsiye, ihtar ve ibret verici ders ifadeleri ile anlatılmıştır.[3]   Kısaca nasihat sadece "öğüt vermek" değil, dinin bütün emir ve yasaklarını ihtiva eden bir anlam taşır.

Hadisimizde Allah,  Kitabı, Resulü, müminlerin yöneticileri(imamları) ve tüm Müslümanlar için Dinin nasihat olduğundan bahsedilmiştir.  Her biri asli itibariyle birer konuyu ihtiva etmekte ancak yazının uzun ve sıkıcı olmaması amacıyla genel hatlarıyla konuya değinmeye gayret sarf edeceğiz.

Din yani gidilen yol tüm varlıklar için samimiyet, gönülden sevmek ve ona bağlanılması gerekendir. Gönülden sevilmeden ve samimi olmadan bir dine bağlı olduğunu ifade etmek  iddiadan öte bir şey ifade etmez. Din'in Sahibi iddianın aynı zamanda ispatını ister. Din'in sahibi yüce kelimesinde buyurduğu gibi; "İnsanlar sırf 'inandık' demekle; hiçbir sınavdan geçirilmeksizin bırakılıvereceklerini mi sanıyorlar?"[4]  İnsanların sırf inandık demelerini ise Kur'anda; "Bedeviler: «İnandık» dediler, de ki: «İnanmadık fakat İslam olduk deyin; inanç henüz gönüllerinize yerleşmedi; eğer Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz yaptıklarınızdan bir şey eksilmez; doğrusu Allah, bağışlar, merhamet eder"[5]; şeklinde eleştirilmektedirler.

Kur'an'ın bizatihi kendisi başlı başına tüm inanlar için nasihat kaynağıdır ki bunu Kur'an'da "Doğrusu bu Kur'an sana ve ümmetine bir öğüttür, ondan sorumlu tutulacaksınız"[6] ayetiyle öğrenmekteyiz. 

Yazımızı fazla uzatmamak ve kendi sözlerimizle kirletmemek adına dünya üzerindeki en kutlu  sözlerle Müslümanların günümüzdeki sorunlarına ışık tutacak nasihat olacak birkaç ayetle yazımızı noktalayalım. 

"Onların Allah dışında yalvardıkları putlara sövmeyiniz ki, şaşkınlığa kapılarak körükörüne Allah'a sövmesinler. "[7]

"Ey iman edenler, onlara karşı gücünüzün yettiği kadar – Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanlarınızı ve bunların dışında Allah'ın bilip sizin bilmediklerinizi yıldırmak üzere – kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Allah yolunda sarf ettiğiniz her şey, size haksızlık yapılmadan tamamen ödenecektir."[8]

"O'nun delillerinden biri de, göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin ayrı ayrı olmasıdır. Şüphesiz bunda, bilenler için ibretler vardır."[9]

"Ey müminler, her davranışınızda Allah'ı sıkı sıkıya gözeten ve adalete bağlı şahitlik eden kimseler olunuz. Sakın herhangi bir gruba karşı duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya sevk etmesin. Adil olunuz, takvaya en yakın tutum budur. Allah'tan korkunuz. Hiç kuşkusuz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır."[10]

"Eğer mü'minlerden iki topluluk birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltiniz; eğer biri diğeri üzerine saldırırsa, saldıranlarla Allah'ın buyruğuna dönmelerine kadar savaşınız; eğer dönerlerse aralarını adaletle bulunuz, adil davranınız, şüphesiz Allah adil davrananları sever."[11]

"Ey inananlar! Size fasık (yoldan çıkmış) bir adam bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz."[12]

Rabbim bizleri sahih İslam anlayışına kavuşturması, amellerimizi Kur'an ve Sünnet ışığından geçirenlerden eylemesi, tefrit ve ifrattan bizleri uzak tutması, vasat bir ümmet eylemesi, hakkı hak olarak batılı batıl olarak bilenlerden eylemesi niyazı ile Allah'tan dileğimiz, bizi sahih İslam anlayışına ulaştırması ve ulaştırdığı dosdoğru yolda ayağımızı sabit kılmasıdır. Kur'an'ın kendini ifade ettiği gibi; "Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için de kılavuz olan bir kitaptır."[13]

--------------------

[1]    https://www.tdk.gov.tr/index.phpoption=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.54c232d05af7e2.2631132

[2]    Hattabi, Garibu'l Hadis 2.C sy:282,

[3]    İbn Manzur, Lisanu'l-Arab, 4.C.

[4]    أَحَسِبَ النَّاسُ أَن يُتْرَكُوا أَن يَقُولُوا آمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ ,Ankebut 2

[5]    قَالَتِ الْأَعْرَابُ آمَنَّا قُل لَّمْ تُؤْمِنُوا وَلَكِن قُولُوا أَسْلَمْنَا وَلَمَّا يَدْخُلِ الْإِيمَانُ فِي قُلُوبِكُمْ وَإِن تُطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَا يَلِتْكُم مِّنْ أَعْمَالِكُمْ شَيْئًا إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ, Hucurat 14

[6]    وَإِنَّهُ لَذِكْرٌ لَّكَ وَلِقَوْمِكَ وَسَوْفَ تُسْأَلُونَ, Zuhruf 44

[7]    وَلاَ تَسُبُّواْ الَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِ اللّهِ فَيَسُبُّواْ اللّهَ عَدْوًا بِغَيْرِ عِلْمٍ, Enam 108

[8]    وَأَعِدُّواْ لَهُم مَّا اسْتَطَعْتُم مِّن قُوَّةٍ وَمِن رِّبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدْوَّ اللّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَآخَرِينَ مِن دُونِهِمْ لاَ تَعْلَمُونَهُمُ اللّهُ يَعْلَمُهُمْ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيْءٍ فِي سَبِيلِ اللّهِ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنتُمْ لاَ تُظْلَمُونَ  Enfal 60

[9]    وَمِنْ آيَاتِهِ خَلْقُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ وَأَلْوَانِكُمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّلْعَالِمِينَ Rûm 22

[10]  يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُونُواْ قَوَّامِينَ لِلّهِ شُهَدَاء بِالْقِسْطِ وَلاَ يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ عَلَى أَلاَّ تَعْدِلُواْ اعْدِلُواْ هُوَ أَقْرَبُ لِلتَّقْوَى وَاتَّقُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ Maide 8

[11]  وَإِن طَائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا فَإِن بَغَتْ إِحْدَاهُمَا عَلَى الْأُخْرَى فَقَاتِلُوا الَّتِي تَبْغِي حَتَّى تَفِيءَ إِلَى أَمْرِ اللَّهِ فَإِن فَاءتْ فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَأَقْسِطُوا إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ Hucurat 9

[12]  يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن جَاءكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُوا أَن تُصِيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ Hucurat 6

[13]  Bakara 2




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —