Tarih: 18.05.2015 09:00

Hakan Kılıç

Facebook Twitter Linked-in


     Gençler ile ilgili yazılmış makalelere bakıldığında büyük bir kısmını, gençlik dönemini geride bırakmış tecrübeli, gençlik döneminde bir 'ah'ı olan ve bu 'ah'ı şimdiki gençlerin çoğunda göremeyen büyüklerimizin kaleminden çıkan yazıların olduğunu görmekteyiz. Gençler olarak bizlerin bu 'ah' hassasiyetine sahip ol(a)mayışımız toplum ve İslami mücadelenin gençlik ruhu açısından son derece üzücü bir durum söz konusudur kanımca. Müslümanların derdiyle dertlenip, mazlumların ahıyla ahlanacağımız yerde her şey yolundaymış gibi hareket etmeyi neye borçluyuz acaba?

     İslami harekette gençlik özellikle 2. Dünya savaşından sonra gelişen Ortadoğu ve tüm İslam hareketlerinin inkılabı hareketlerinde motor rolü oynamıştır. Gençliğin kendine özgü özelliklerinden (yeniliğe açıklığı,arayış içinde olması, atılganlığı vb.)dolayı İslami hareketlere katılım göstermesi ve domino taşı rolü üstlenmesi doğal ve kaçınılmaz bir durumdur. Bu gerçeklik, zalim Siyonistlerin, emperyalistlerin, kolonyalistlerin üzerlerinde bilhassa durdukları ve gençliğin dikkatini başka yöne çekmeye çalıştıkları gerçekliğini gözler önüne sermektedir. Bu saydığımız mihrakların İslami mücadelede hassas ve duyarlı olan gençler ve yaşadıkları ülkeler bazında uzun zamandan beri gençliği pasifize edip, sisteme entegre etmeye yönelik politikalar üretmelerine neden olmuştur.

     Türkiye'deki vesayetçi Kemalist rejim 1970'lerden itibaren başlayan İslami uyanış çevresinde kitleleşen İslami mücadeleyi denetim altına almaya yönelik politikalar ve programlar geliştirirken gençliğe özel bir önem vermiştir. Özellikle 28 Şubat süreciyle birlikte gençliğe yönelik politika ve saldırıların alabildiğine genişlemesi, yaşamın her alanını kuşatması ve sistematik hale gelmesi bu durumun nihai göstergesidir. Araçların çeşitlilik arz etmesi oportünistlerin işini  daha da kolaylaştırmaktadır. Aile, iş, okul ve Kemalist eğitimle; kendine, değerlerine, toplumun inanç ve değer yargılarına yabancılaşmış nihilist ve seküler bir hayatı dayatan basın-TV'siyle, müziği, sanatı, sporu vb. ile devam eden kuşatma zinciri tek bir hedefe yöneltmektedir. Kişiliksiz karaktersiz vesayetçi sistemin dilediği gibi yönlendirdiği, yaşadığı süreçlerin şahı veya veziri değil piyonu olan, köle ruhlu, tüketici, 'ben' merkezli düşünen ve ona göre yaşayan bir gençlik tipi yaratılmak istenmiştir ve kısmen de başarılı olunmuştur. Tüm bu saydığımız yönlendirilen gençlik politikalarının yanında İslam'ın olgularını kullanarak dayatılan tutumlarda söz konusudur. Tesettürü moda aracılığıyla tesettür olgusundan uzaklaştırıp modaperest 'entel ablalar'ın  bu tuzağa düşmeleri onların safına artı bir değer olarak geçmektedir. Giyim kuşamın modern çağa ayak uydurması için senede 2-3 sefer modaya uyan tesettür defileleri düzenleyip bizlere dayatmaları kazdıkları kuyuya bizim de balıklama dalmamız anlamına gelmektedir.  Modern zamandan post modern zamanlara geçişle birlikte kültürel durumda da değişiklik meydana gelmiştir. Bugün Müslüman kadınlar tarafından kadın meselesiyle ilgili yapılan seminer, eylem vb. tür yerlerde feminist bir dil kullanılabiliyor. Bu dil kendileri açısından bilgi birikimini temsil etse de unutulmamalıdır ki giyim kuşamdan tutun da söylemlerimize kadar işleyen postmodern tavır ve tutumun bize dayattığı argümanlardan başka bir şey değildir.

     Bir başka hususa değinecek olursak gençlerin bilgi edinme yolları üzerinde durabiliriz. Gençlerin bugünkü bilgi edinme yollarında sıkıntılar söz konusudur. Eskiden kitaplar vasıtasıyla bilgi edinilirken şimdi sanal ortamda manipüle bir şekilde bilgi ile ilişki kurulmakta. Vaktinin büyük bölümünü internet karşısında geçiren gençlerin bir kulak doygunluğuna sahip olmaları bir şey öğrendikleri manasına gelmez. Aksi, öğrenme aracı olan kanalların tıkanması manasına gelmektedir. Türkiye'de sosyal-siyasal olaylarda özellikle sanal ortamda dili sol-liberal-seküler çevreler belirlemektedir. Müslümanlarda bundan etkilenerek yöntem bulmak yerine belirlenen seçenekler arasında seçim yaparak bir kez daha kazılan kuyuya balıklama dalabilmekteler. Buraya kadar saydığımız kısımda yönlendirilen gençliğin vahameti üzerinde durduk. Birazda yönlendiren gençliğin tarihte neler yaptıklarına/yapacaklarına değinelim.

     Tarih boyunca ister hak olsun ister batıl olsun devrimleri gerçekleştiren insanların çoğunun gençlerden oluştuğunu müşahede etmekteyiz. Medine İslam devleti gençlerin omuzları üstünde yükseldi. Fransız İhtilal'ını gerçekleştiren gençlerdi, Bolşevik İhtilal'ını gerçekleştiren gençlerdi, İran devriminin gerçekleştiren gençlerdi, Suriye kıyamına öncülük eden gençlerdi, Türkiye'de son dönemde meydana gelen Gezi eylemlerini gerçekleştiren gençlerdi,hakeza üniversiteleri harekete geçiren oralarda eylemler düzenleyen hep gençler olmuştur. Medine'yi İslam Devleti'nin merkezi olamaya hazırlamak için bizlerin yaşında mücadele eden Musab b. Umeyr'in örnekliğini  bulunduğumuz Üniversitelerde sergilememiz gerek. Ashabın kitleleşebilmesi için evini onlara açan ve henüz genç bir yaşta olan Erkam b. Ebi'l Erkam'ın tutumunu bizlerin de kendi evlerimizde sergilememiz gerek. Kabe'nin ortasında  hakkın haykırarak dile getiren Abdullah b. Mesud gibi zalimler karşısında haykırabilmeliyiz.

     İslami mücadele ve İslam inkılabı gençlerin omuzlarında gerçekleşecektir. Peygamber efendimizin omuzlarına Risalet gibi ağır bir sorumluluk yüklendiğinde kendisine yardım eden ve canlarını ona siper eden unutulmamalıdır ki gençler idi; Zeyd, Ammar, Habbab ve diğer sahabelerin gözde kişileri hep genç kişiler idi. Hz. İsa davete başladığında Yahudi din adamlarının sert direnişiyle karşılaşmış ve topluma bir çağrıda bulunmuştu, bu çağrısına ilk cevap verenler genç havariler olmuştur. Zalim sultana karşı hakkı haykırmanın sembol isimleri Eshab-ı Kehf gençlerden oluşmakta idi. Hasan El Benna İhvan-ı Müslimin'i kurduğunda henüz 20'li yaşlarındaydı. Tüm bu saydığımız örneklikler tarih serüveni içinde "yönlendiren genç" prototipini gözler önüne sermektedir.

İslami hareketler yarınların ve geleceğin hareketidir ve gelecek gençlerdedir.

İslami hareket yenilikçi bir harekettir. Doğal olarak yeniliğe ve değişime müsait kitle daha çok gençlerdir.

Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz. Hakikaten onlar, Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetini arttırdık.(Kehf/13)

Genç iken Kur'ani bir perspektifle hayatı okuyan ve Peygamber'i bir metotla yaşayan, topluma anlatan genç arkadaşlarıma selam olsun.                 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —