Diyanet ve İlahiyat Fakülteleri korona sonrası yeniden yapılandırılmalıdır

Mehmet Koç

YAŞAM 30.03.2020 23:25:17 0
Diyanet ve İlahiyat Fakülteleri korona sonrası yeniden yapılandırılmalıdır
Tarih: 01.01.0001 00:00

Kur’an’ın anlaşılmaması için milletin önüne hadisleri atıp tartışılmasına dahi engel oldular.

Oluşturdukları kamuoyu gücü ile hadislerin sahih ve zayıf ayrımı üzerinden tamamı zayıf olan hadislerin ardına saklanıp menkıbecilik, rüya, ilham, keşf, keramet, tayyi zaman tayyi mekan gibi geliştirdikleri sahtekarlıkları maske olarak kullanıp yeni bir din icad etmekle millete yüzyıllardır oyaladılar.

Hadislerin rivayet zinciri üzerinden sahih ve sağlamlığını ölçen bu sivri zekalı grubun aklına nedense hadis metinlerini Kur’an’a arzetmek hiç gelmiyordu.

Gelmiyor muydu yoksa birileri tarafından getirilmiyor muydu?

Bu da ayrı bir muamma…

En çok savundukları Ebu Hureyre idi. Nesep deyince en az 10 kuşak ötesini sayan Arap toplumunda Ebu Hureyre’nin bir kuşak ötesini bırakın ana babası belli olmadığı gibi kendi adı bile bilinmiyordu.

Birileri, “Uyanın artık! Uydurmasını geçtik hadislerin orjinali dahi ortada yok!” dediğinde bile bu güruh hop oturup hop kalkıyor, milleti Peygamber düşmanlığı etmek ve Peygamberi inkar etmekle yaftalıyor ve gerçeklerin üstünü örtüyordu.

Sadece gerçeklerin değil!

Kendi bidat ve hurafelerinin, vatikan ve İsrail kontrolünde olmalarının, Kur’ansızlıklarının, Kur’an’a rağmen din türetmenin, Pavlusluklarının, atalar dini ile milleti aldatmalarının üstünü örtüyordu.

Ve Korona denen bir virüs her şeyi ortaya çıkardı.

İslam’da bilgi noktasında insanlar Kur’an’da, BİLENLER ve BİLMEYENLER olarak sınıflanmışken bunlar GAVS, KUTUP, MÜCEDDİT, EVLİYA, HOCAEFENDİ, ŞEYH, MÜRŞİT, MEVLANA, RABBANİ… gibi isimler altında adeta Allah’tan vahiy alan ve vahiy kontrolünde olan din adamı türetmişlerdi.

Bunlar Allah’tan özel bilgi alan/alabilen,

Aracısız Allah ile görüşen,

 Peygamberlerle oturup kalkan,

Peygamberlerle rüyada ya da uyanıkken görüşen,

Arkalarında Peygamberlerin dahi namaz kıldığını iddia eden,

Kendilerine Allah tarafından kitapların yazdırıldığı,  

Azrail canlarını almaya geldiğinde dahi kovabilen,

Atları da kendileri gibi tayyi zaman tayyi mekan olup zina yapan müridi dikizleyen,

Çanakkale, Kıbrıs, Çeçenistan, 15 Temmuz’da aynı anda bir çok yerde görünüp millete zaferler sunan,

Kapılarına gelen alkol ve uyuşturucu mübtelalarını anında bağımlılıktan kurtarıp melekleştiren,

Gökte toplanıp başbakan atayacak kadar gizli güçleri olan,

Peygamberin kılı olduğu şüpheli buldukları her kılı; sakalı şerif ve saçı şerif isimleriyle pazarlayan,

Yazdıkları dua kitaplarıyla umut tacirliği yapan,

Kendilerine özel kitaplar yazdırılıp sahtekarlık ürünü kitaplarını içindeki tüm bidat ve hurafelere rağmen Allah’tan yazdırıldığı iddiasında olan şarlatanların maskesi bu gün düşmüş durumda…

Buyrun sahtekarlar! Nerede görüştüğünü Allah?

Peşinizde namaz kılan Peygamberler, çıktığınız arşı ala, iletişime geçtiğiniz ruhlardan size korona bilgisi gelmiyor mu? 

Hani her konuda ahkam kesiyordunuz...

İlahiyatçı, Diyanet personeli, İmam Hatipli görünce aslan görmüş yaban eşeğine dönüyordunuz. 

Ne oldu bilgilerinize?

Ne oldu o evreni sevk ve idare eden güçlerinize?

Allah ile ortak kainatı tedvir edip millete hidayet dağıtıyor, kabirleri cennet bahçesi veya cehennem çukuruna çeviriyordunuz...

Ne oldu sizlere de vatandaşlar gibi siz de evlerinize sinip saklandınız!

Ortalığı boş bulup Diyanet, İlahiyat ve İmam Hatip düşmanlığı etmekten vazgeçmeyen bu SÖZDE ehli sünnet/tarikatçı camia şu an için suçüstü olmuştur. Elhamdülillah!!..

Bu günden itibaren İlahiyatların müfredatına da İmam Hatiplerde olduğu gibi pozitif bilimler konulmalıdır.

Bilginin var olan bilgilerin bir sonucu olarak arttığı, bir gecede öyle bir anda alim olunamayacağı, insana çalıştığı kadarının olduğu, 3 kuruşa 5 köftenin Allah’ın adaletiyle bağdaşmayacağı yeni oluşturulacak Kelam/Felsefe ile anlatılmalı ki “keşf, keramet, ilham, sezgi…” gibi tasavvufun akılsızlıklarının kamufle edildiği kutsal kavramlar yerle bir olsun.

Diyanet’in hizmet içi eğitim kursları ile halka yönelik Kur’an Kurslarına da İmam Hatipte olduğu gibi pozitif bilimler din görevlileri ve halkın anlayacağı şekilde yumuşatılarak müfredata konulmalıdır.

Işığın bilgisi verilmeli ki meleklerle ilgili bu ehli bidatın Kur’an dışında uydurduğu tüm hadislerin boş olduğu bilinsin.

Fizikte maddenin naklinin hangi koşullarda gerçekleştiği anlatılmalı; yanında peygamberlerin en zor zamanlarda dahi aynı anda birkaç yerde görülmediği; Hz. İbrahim (as)’ın ateşe atılma anında; Yahya ve Zekeriya (as)’ın şehit edilme; Peygamberimizin hicret ederken dahi binbir güçlükle izini kaybettirme adına yapmak zorunda kaldığı hilelere rağmen tayyi zaman ve tayyi mekanda bulunmadığı anlatılmalı ki bu sahtekarların kurduğu örümcek yuvası benzeri tarikat/tasavvuf/ehli sünnet evleri yerle bir olsun.

Din adamları pozitif bilimlerle teçhiz olsun ki Peygamberi rüyasında gören her akılsızın rüyasında gördüğü sumaklı su ile koronaya çözüm bulan ahmaklar ortada adam diye hoca diye gezinmesin.

Emri bi’l-Ma’ruf ve’n-Nehyi ani’l-Münker ayetler eşliğinde açıklansın ki “Başınızda siyahi köle de olsa imam sırtınıza zulmende vursa isyan etmeyin” rivayet kültürünün akılsız sürüleri karşısında zalim idareciler, sözleri vahiy gibi değerlendirilen mürşit bozuntuları, istişareye önem vermeyip bildiğine giden despot liderlerin karşısında “bir kumaşın hesabını koskoca halife Ömer’e soran kadın misali” Müslümanlar türesin.

Madem baştaki adam eşşek de olsa uymak marifet ve bu marifet Hz. Peygambere atfedilen uydurma/iftira hadislerle tavsiye ediliyor idiyse Hz. Ali, Hasan, Hüseyin, Abdullah bin Zübeyr, Ebu Hanife, Hasanı Basri gibi yüzlerce sahabe ve alim kime karşı savaş verdiği bu millete artık anlatılmalıdır.

Makam ve kurumun adı yıpranmasın diye yanlış yapan her idareciye sabır gösteren bu millet artık uyanmalıdır. Makamların insana şeref katmayıp; insanlarla makamların şerefleneceği, despot liderlerin kafasına göre fetöcüleri atayamacağı millete kavratılmalıdır ki despotlar, eşşekleri atarken millet itiraz eder deyip korkmalı ve bilgi ve irfan sahibi, işininin ehli bürokratlar atayabilsin. 

Bilgi ve irfan sahibi liyakatli bürokratlar kamuda yer tutsun ki adalet topluma dalga dalga yayıplıp tüm toplum bilgi ve hüner ile techiz olsun. Kavgalar, kısır tartışmalar, çekememezlik ve iltimas toplumda son bulsun. 

Diyanet ve İlahiyat öyle bir müfredat uygulasın ki bu hadisler, menkıbeler, ilhamlar, kerametler, keşf ve sezgilerin Kur’an’ın yüceltilmesine değil birilerinin Örümcek evi benzeri birilerinin batıl inanç ve evlerini koruma adına maske olarak kullanıldığı cümle alemce bilinsin!.

Diyanet’in ve İlahiyatların artık ehli sünnet anlayışın temellerini sorgulama zamanı gelmiştir. İmamı Azam, Hasanı Basri ve sahabenin seçkinleri asla ehli sünnet değildi, olmadı da... Onlar vahyi akla sunan ve akıl vahiy bağlamında islam’ı algılayan birer ehli rey ekolü idi.

Maturudilikten Eş’ariliğe, kelamdan fıkha, tasavvuftan dinler tarihine kadar her şey ama her şey dini bilgi adına tek tek sorgulanmalıdır.

İmam Hatip/İlahiyat/Diyanet bir tarafta ehli sünnet/tasavvuf/tarikatlar/medrese bir tarafta şeklindeki iki başlı/iki farklı/birbirine düşman/birbirini egalize eden çift başlı dini hayata bir an önce son verilmelidir. 

Değilse korona virüs karşısında millete sabır ve metanet, cami minarelerinden dua ve sala dışında millete sunacak hiçbir bilgisi olmayan bir dinin bu millet ve dünya ölçeğinde karşılığının olmadığı bilinmelidir.

(Not: Okurlarımızdan ricamız kavramların birbirine girdirilip milletin aklının karıştırıldığı bu günlerde ehli sünnet ile İmam Ebu Hanife'nin yer aldığı ehli rey kavramını tekrar tetkik etmeleridir.)