Diyanet'ten Cübbeli ile Ramazan ayında bela bekleyen müslümanlara dair açıklama!

Her zaman olduğu gibi uydurma hadislerden hareketle bu Ramazan ayında da sosyal medyada hurafeler tavan yaptı. Bu yılın popüler hurafesi ise Ramazan ayının on beşinci gününün cumaya denk gelmesi nedeniyle bazı olayların meydana geleceğine d

YAŞAM 25.04.2020 18:53:23 0
Diyanet'ten Cübbeli ile Ramazan ayında bela bekleyen müslümanlara dair açıklama!
Tarih: 01.01.0001 00:00

Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Halil Kılıç soyal medyada paylaşımların artmasına binaen konuya dair hadislerin uydurma olduğunu kaynaklarıyla ele alıp kamuoyunu aydınlattı. Tabi bu arada gözden kaçan bir yeri de vurgulamadan geçmemek gerekir: Tek tek hangi konuyu ele alsanız o konu ile ilgili hadisleri ele alan alimlerimiz rivayetlerin uydurma olduğunu söylüyor. İşin gerçeğine bakacak olursanız tüm konularla ilgili hadisleri bir araya getirip toplu baktığınızda ahlaki noktada kulağa hoş gelen hadisler dışında tüm hadislerin uydurulduğu anlaşılıyor. Muteber addedilen hadis kitaplarında da onlarca Kur'an'a aykırı hadislerin olduğu dikkate alındığında hadis ravilerinin Kur'an'dan bihaber olduğu net olarak ortaya çıkıyor.

Bu arada konuyla ilgili açıklama yapan Cübbeli Ahmet'e soracak olursanız Cuma günü ile ilgili uydurulan hadis, gayet sahih ama hadiste söz konusu edilen Ramazan ayı bu Ramazan ayı değil! Oysa Halil Kılıç hadisin tamamen uydurma olduğunu delilleriyle ortaya koyuyorken Cübbeli Ahmet bu hadise sahih deyip sahipleniyor. 

Tasavvufun hurafe ve uydurma hadislerle beslendiğini biliyoruz. İlginç olan bu uydurma hadise inanan Cübbeli Ahmet'in hadiste söz konusu edilen Ramazan ayının bu Ramazan ayı olmadığını neye göre tespit ettiği... 

Diğer taraftan Cübbeli Ahmet Mehdi'nin geleceğini ama İmamı Rabbani denen sahtekarın sözlerinden hareketle yüzyılın başında geleceğini ama henüz yüzyılın başına çok olduğunu söylüyor. Oysa  müceddit ve mehdi hakkında rivayet edilen hadislerde diğer hadisler gibi masabaşında yazılmış durumda. Hiçbirinin ilmi değeri olmadığı gibi orjinalleri de ortada olmamakla ayrıca zann ifade eden tarihi belgeler olmaktan başka hadislerin dini bir işlevi bulunmuyor.

Müceddit denen inancın İslam'da yerinin olmadığına dair aşağıdaki resmi TIKLAYINIZ...

İşte Halil Kılıç'ın bir kısım hadisler doğru bir kısım hadisler uydurma şeklinde yaptığı çalışmanın nihayetinde her iki taifenin yaptığı tespitlerin kişisel ictihat olup zann ifade ettiğinden habersiz konuya dair açıklamaları:


Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Halil Kılıç, son günlerde sosyal medyada dolaşan bir iddiayla ilgili açıklama yaptı. 

Sosyal medyada dile getirilen iddialarda, Ramazan ayının on beşinci gününün cumaya denk gelmesi ve bundan dolayı bazı olayların meydana geleceği öne sürülmüştü. Kılıç'ın yaptığı açıklama şöyle: 

"1. Söz konusu rivayetler sahih hadislerin toplandığı muteber hadis kaynaklarında yer almamakta; zayıf ve uydurma rivayetlerin de sıkça rastlandığı eserlerde bulunmaktadır (Nuaym b.Hammad, Kitâbu’l-Fiten, I, 228; Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Kebîr, XVIII, 332). Şu kadar var ki bu rivayetlerin, hadis alimleri tarafından "uydurma" olduğu tespit edilmiştir. (Bkz. Aliyyu’l-Kâri, el-Esraru’l-merfua fi’l-ahbâri’l-mevdua, s. 182, H. No: 795; Suyuti, el-Leâliu’l-mesnûa fi’l-ehadisi’l-mevdûa, II, 207; Elbânî, Silsiletü’l-ehâdîsi’z-zaîfe ve’l-mevzûa, XIII, 397-399)

2. Hadis eserlerinde gelecekte meydana gelecek olaylar genellikle “Fiten” başlığı altında toplanmaktadır. “Fiten” adıyla müstakil bir kitap kaleme alan Nuaym b. Hammâd, kendisine gelen bir haberin sahih veya uydurma olup olmadığına bakmaksızın eserine almış ve bu noktada muhaddislerin eleştirilerine maruz kalmış bir kişidir. Dolayısıyla söz konusu kaynakta yer alan her bilginin ihtiyatla karşılanması gerekmektedir.

3. Hadis alimleri, söz konusu haberi Hz. Peygamber’den nakleden Feyrûz ed-Deylemî’nin Hz. Peygamber’i görmediğini ve sahabî olmadığını söylemişlerdir. Ayrıca senedde yer alan Abdulvehhab ibnu’d-Dahhâk’ın da hadis uydurmakla meşhur bir kişi olduğu söylenmiştir (Heysemî, Mecmau’z-zevâid, VII, 310; İbnü’l-Cevzî, el-Mevdûât, III, 191-192; Elbânî, Silsiletü’l-ehâdîsi’z-zaîfe ve’l-mevzûa, XIII, 397-399)

4. Hadis Alimleri, geleceğe dönük olarak “şu senede şöyle olacak” şeklindeki tarihlendirmeleri ihtiva eden rivayetlerin uydurma olduğunu vurgulamışlar ve örnek olarak söz konusu rivayetleri zikretmişlerdir (bk. Aliyyü’l-Kârî, el-Esrâru’l-merfû’a, s. 471-472)

5. Hadis alimleri, bir sözün Hz. Peygamber’e ait olup olmadığını tespit etmede çok hassas davranmışlar; sahih olanlarını uydurma olanlarından ayırmışlar ve bunun için ciltlerle kitapları bizlere miras olarak bırakmışlardır. Sahih hadislerin toplandığı muteber hadis kitaplarından olmadıkça ve hadis alanında uzmanlaşmış kişilerden teyit edilmedikçe sosyal medyada paylaşılan her hadisi/rivayeti ihtiyatla karşılamak gerekir. Ayrıca doğruluğunu teyit etmeden bu tarz bilgilerin başkalarıyla paylaşılması kişilerin dinen sorumlu olmalarına da neden olacaktır. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s.) “Kişiye, yalan olarak, her duyduğunu anlatması yeter!"  buyurmuştur (Müslim, Mukaddime, 5).

6. Dinî hayatın yaşanmasında Müslümanlara rehberlik eden Hz. Peygamber’e ait yüzlerce sahih rivayet bulunmaktadır. İnanç, ibadet ve ahlakla alakalı bu sahih rivayetler dururken Hz. Peygamber’e aidiyeti hususunda soru işaretleri olan; hatta ona ait olmadığı ifade edilen rivayetler üzerinde durulması, Müslümanların dinî yaşantısına faydadan çok zarar verecektir. Bu noktada Müslümanlara düşen görev, gelecekte ne olup ne olmayacağına dair şeylerin peşine düşmek değil; “Bugün Allah’ı memnun edecek bir iş yaptım mı?”, “İnsanlara faydamın dokunacağı ne yaptım?”, “Herhangi bir cana zarar verdim mi?” gibi hususlar üzerinden düşünüp temel sorumluluklarına uygun davranmak olacaktır.

7. Son olarak, on dört asırdır birçok Ramazan’ın ilk günü/on beşinci günü bu sene olduğu gibi cumaya denk gelmiş; ancak tarihi kaynaklar, söz konusu rivayetlerde zikredilen olayların gerçekleştiğine dair bir bilgiye yer vermemiştir."