ali erbaş'ın LGBT'lilere İstanbul Sözleşmesiyle verilen hakları dikkate almayıp sözleşme aleyhine bu güne kadar tek bir söz etmeyip Ramazan'ın ilk haftasında koronavirüs bağlamında eşcinseller ile zinakarlara yönelik haklı ama hikmetten yoksun irad ettiği hutbe tarafları karşı karşıya getirdi.
Eşcinseller haklar konusunda İstanbul Sözleşmesi bağlamında rüyalarında bile görmeleri imkansız haklar elde eden LGBTİ taraftarları, ali erbaşça irad edilen hutbeyi kendilerine verilen hakların kısıtlanacağı şeklinde algılamaları sert tepki vermelerini beraberinde getirdi.
Başörtüsü zulmüne kayıtsız kalan sözde insan hakkı savunucusu pozunda bazı baroların eşcinsellere destekle ali erbaş'ın temsil ettiği Diyanet üzerinden hızını alamayıp İslam dinini "çağlar ötesinin sesi, dogma din, kan dökücü, cadı avına çıkmaya halkı tahrik eden..." şeklinde tahkir ve tezyif eden alçak açıklamaları kamuoyunun tepkisine neden oldu.
Gerilen ortamda Diyanet'in sorumsuz bazı üst düzey bürokratlarının yangına körükle gidercesine müftüleri, din görevlilerini ve diyanet sendikalarını baskı altına alıp ali erbaş'a destekle tepki vermeye davet etmesi ortamın iyice gerilmesine yol açtı.
Ankara Barosu'nun İslam Dinini de hedef alan açıklamalarla birlikte ali erbaş hakkında suç duyurusunda bulunurken İslam dinine hakaret ettiği gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da Baro hakkında halkın değerlerini aşağılama fiili işlediği gerekçesiyle soruşturma başlattı.
Yumrukların sıkılıp karşılıklı salvoların sosyal medya üzerinden zirve yaptığı ortamda toplumun akil insanları tarafları teenni ve itidale çağırdı.
Denge insanı olan Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Ankara Barosunu yaptığı açıklama nedeniyle sert bir şekilde kınarken Diyanet'i de hikmetli dil kullanmaya davet etti.
Gündeme dair Prof. Dr. Mehmet Görmez, "Yüce Dinimiz İslam’ın yaratılış kanunlarını, insan fıtratını, kutsal aile hayatını ve evrensel ahlak ilkelerini esas alan yasakları son derece açık ve bellidir. Diyanet İşleri Başkanlığının bu yasakları bir cuma hutbesinde ifade etmesini nefret söylemi olarak algılamak ve buradan hareketle toplumda bir gerilime yol açmak asla kabul edilemez. İnsanlık tarihinin en büyük musibeti ile karşı karşıya kaldığımız bu zor zamanda ve evlerimizde mahsur kaldığımız bu mübarek Ramazan’ın rahmet ikliminde daha anlamlı ve daha hikmetli bir yaklaşım içerisinde olunması ve bu zamansız tartışmaya son verilmesi en samimi temennimdir" dedi.
