Zafer anları güçlü değil, en zayıf anlardır

Selahaddin E. ÇAKIRGİL

VAN 25.06.2018 10:03:45 0
Zafer anları güçlü değil, en zayıf anlardır
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Seçimler bitti.. Bu satırların yazıldığı saatlerde tablo aşağı-yukarı ortaya çıktı. Kesinleşmeyen rakamlara göre, Tayyip Erdoğan’ın Başkanlığı ikinci tura kalmamış bulunuyor.  Yüzde 54’ler civarında.. 16 yıldır iktidarda olan bir lider ve partisi için büyük başarı.. 

Ülkeye ve müslüman dünyasına hayırlı olsun.. 

Diğerlerinin durumu da zâten beklenmeyen bir sonuç değildi. 

***

Bir taraf, kemalist-laik rejimin 90-100 yıl öncelerdeki ‘fabrika ayarları’na dönmek hayalindeydi; bir taraf da, Müslüman halkımızın aslî değerleri olan ‘fabrika ayarları’na dönmek yolundaki çabalara ağırlık veriyordu. Bir tarafın zafer kazanması halinde şükür namazları kılan; diğer tarafın ise kadehler tokuşturarak eğlenen bir gelenekten geldiklerini hatırlamak yeterli olacaktır. 

Ancak, zafer anları, kazananların güçlü değil, en zayıf anlarıdır. Umulur ki, bu durum unutulmaz. 

***

Bu seçim, muhaliflerin istediği veya iddia ettiği gibi bir sonuç da verebilirdi. Nitekim dünyada ilginç örnekler vardır. 

Hatırlayalım, Japonya’da Liberal Demokrat Parti, kesintisiz 54 yıl iktidarda kaldıktan sonra, 3 sene öncelerde bir seçimi kaybetti ve Sosyalist Parti iktidara geldi. Ama Sosyalist Parti, iktidarda 2 yıl içinde bile zorlanınca, yeni bir seçimde Liberal Demokrat Parti tekrar iktidara geldi. 

***

Malezya’da Mehatir Muhammed, 20 yılı aşkın başbakanlığının son yıllarında, en yakın çalışma arkadaşı Enver İbrahim’i hapse attırdıktan sonra, 72 yaşındayken siyasetten çekildi. Ama Mehatir Muhammed’den sonra gelen hükûmetler bir türlü dikiş tutturamayınca, Mehatir, 92 yaşında yeni bir parti kurdu ve seçimlerde iktidara geldi. Ve hükûmeti, -seçilir seçilmez hapisten çıkarttığı- Enver İbrahim’e devredeceğini de açıkladı. Şimdi, Malezya eski parlak günlerine döneceğinin beklentisinde.. 

***

2. Dünya Savaşı sonunda ikiye ayrılmış olan Almanya’yı, tek kurşun atmadan, sadece ekonomik ve diplomatik maharetle tekrar birleştiren Helmut Kohl’ün 16 yıllık bir iktidardan sonra girdiği bir seçimden yenik çıktığı; amma, Gerhard Schroeder’in 7 yıllık iktidarından sonra, iktidar’ın yine CDU’ya döndüğü hatırlanmalıdır. Hâlâ da Kohl’un yetiştirmesi Angela Merkel düşe-kalka da olsa, iktidarda.. Yani, güçlü liderler sarsılsa bile, sosyal bünyedeki etkileri uzun süre devam ediyor. 

Bu vesileyle, alman TV kanallarının da tıpkı İngiliz medyası gibi, bu seçimlerde Erdoğan’ın kaybetmesi için ellerinden geleni yaptıklarını ve kemalist- laik ve dePKK çevrelerinin sözcülüğüne soyunduklarını da ekleyelim. 

***

Türkiye’deki bu seçimle ilgili olarak İran medyasına bakmakta da fayda var. 

İran medyası Türkiye’de seçim olduğunu medya organlarına düne kadar pek yansıtmadı. Yarı-resmî ‘stratejik yorumlar’ sitesi tabnak’da ise dün Erdoğan ve Putin’in, Kuzey Suriye’de Tel Rifat veMenbiç konusunda Türkiye’nin istediği şekilde bir siyaset izlenmesi için anlaşmaya vardıklarınabunun da İran’ın Suriye’nin kuzeyindeki gücünü zayıflatacağına işaret edilerek, Rusya’nın İran’ı sırtından hançerlediği dile getiriliyordu. 

İran medyası, Erdoğan’ın seçimi kaybedebileceğine dair yorumlara ağırlık veriyordu. Nitekim dün de ‘Türkiye’nin ekonomik bakımdan son derece sıkıntılarının olduğundan, Erdoğan’ın Suriye’de girdiği savaşların getirdiği olumsuzluklar’dan söz ediliyor; Olağanüstü Hal uygulamasından bile yakınılarak, ‘uluslararası camianın Erdoğan’a baskı uygulamaması’ eleştiriliyordu. Ortaya çıkan tablo, İran medyasındaki genel havayı estirenleri mutsuz etmiş olmalıdır. 

***

Halkın Erdoğan’a güveni büyük çapta devam ediyor. Sonuç asla küçümsenmemeli ve sorumluluğun daha arttığı da unutulmamalı..