'YOK DEMEKLE YOK OLMUYOR'

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan, 7 Haziran seçimlerinde HDP ile birlikte büyük bir başarıya imza atacaklarını belirtti. Doğan, halkların desteği ile barajı yıkacaklarını söyledi. AK Parti iktidarına ve Cumhu

VAN 6.05.2015 09:26:25 0
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Haber: Fazıl ERÜŞ

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı ve HDP Merkez Seçim Komisyonu Üyesi Şükran Doğan, gazetemize açıklamalarda bulundu. Gündeme ilişkin konuları değerlendiren Doğan, Kürt sorununu, 7 Haziran seçimlerini, milletvekili adaylarını, Kentteki işsizliği ve batı illerinde HDP'nin seçim bürolarına yapılan saldırıları değerlendirdi.

"REHAVETE KAPILMAK YOK"
HDP'nin barajı aşacağına inandıklarını belirten Doğan, "7 Haziran seçimleri bugüne kadar olan seçimlerden çok daha ciddi ve çok daha kritiktir. AKP'nin hem işçiler ve emekçiler hem de ezilen halklar üzerinde uyguladığı politikaları engellemenin tek yolu HDP'nin barajı aşmasıdır. Bu çerçevede seçim çalışmalarımızı yürütüyoruz. Seçim çalışmalarımız da iyi gidiyor. Halkların desteği ile barajı yıkacağımıza inanıyorum. AKP'nin provokatif tavırları olmasa daha iyi de gidecek. HDP'nin barajı aşacağına inancımız tam. Ancak barajı aşmışız diyerek rehavete kapılmamalıyız. HDP'nin seçim bildirgesi, farklı inançlara, halklara, emekçilere yönelimi, söylemleri bu barajı aştıracaktır. Ankara başta olmak üzere birçok ilde sürpriz çıkış yakalayacağız. Barajı aşacağız, Tayyip Erdoğan'ı Başkan yaptırmayacağız, demokrasinin yerleşmesi için barajı aşmak yetmeyecek ondan sonraki süreçte de mücadelemizi de hep beraber sürdüreceğiz" diye konuştu.

"HDP İLE İLK İTTİFAKIMIZ DEĞİL"
Kürt hareketi ile 2002 seçimlerinden bu yana birlikte olduklarına dikkat çeken Doğan, "Batı'dan Kürdistan'a baktığımızda Newroz ile beraber seçim startının verildiğini gördük. Bölgede çok ciddi bir çalışmanın yapıldığını takip ediyoruz. HDP'nin barajı geçmesi için halklarımıza çok ciddi görevler düşüyor. Bu görevi ve mücadeleyi en güzel şekilde yerine getireceğimize inanıyorum. Bu seçim EMEP'in ya da başka bir parti adayının kazanması üzerine kurulu değildir. Bu seçim halkların ve emekçilerin kazanmaları üzerine kuruludur. Dolayısıyla bütün adaylar bizim için önemlidir. Kürt hareketi ile 2002 seçimlerinden bu yana birlikteyiz. 2002 yılından bu yana EMEP olarak seçimlere girmedik. Girdiysek bile çok az ilde yasal zorunluluklardan dolayı girdik. Yani oy getirmeyecek illerden seçimlere girdik. Yani bu ilk ittifakımız değil. Ama bu dönemde bu ittifakın daha fazla genişlemesi bizler açısından önemlidir" ifadelerini kullandı.

"KADIN ADAYLARIN ÇOĞUNLUKTA OLMASI OLUMLU"
HDP'nin kadın temsiliyetine önem verdiğini vurgulayan Doğan, "AKP iktidarında birçok kesime yönelik baskılar artarken kadınlar da bundan fazlasıyla nasibini aldı. HDP'de ise bu durum çok farklı. Kadınlar HDP'de mücadelenin en ön saflarında yer alıyor. Adayların yarısının kadın olması olumludur. Kadınların içinde olduğu ve önünde yürüdüğü mücadeleler daha kolay zafere ulaşır diye düşünüyorum" dedi.

"AKP YOLUN SONUNA GELDİ"
"HDP'nin yükselişi birilerini korkutmaya başladı" diyen Doğan, şunları söyledi:
"Yapılan anketleri bizden daha iyi iktidar partisi takip ediyor. Ki bu konuda kamuoyuna açıklanmayan anketler de yaptıklarına inanıyorum. Buradaki güçlülük onları korkutuyor ve kaygılandırıyor. Dolayısıyla her zaman siyasi güçlerin ellerinde devletin karanlık güçleri olmuştur. Bunu en iyi Kürdistan halkı bilir. Karanlık güçlerini provokatif eylemler için kullanıyorlar ve değerlendiriyorlar. Özellikle ötekileştirici bir dil kullanmaları da bu tür provokasyonların artmasına da neden oluyor. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın dediği gibi 'Seçime gidiyoruz savaşa değil.' Bu nedenle AKP'nin, Erdoğan'ın bu savaş dilinden uzaklaşması gerekiyor. Ama kaybedeceğini anlayanların hep yaptıkları şey budur. Şiddet, baskı ve zor... AKP yolun sonuna geldi. Pik yapmıştı ama düşüşe geçti."

"YOK DEMEKLE YOK OLMUYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kürt sorunu yoktur" söylemini sert bir dille eleştiren Doğan, şöyle dedi:
"Kürt sorunu var demekle var olmuyor, yok demekle yok olmuyor. Kürt halkı vardır ve mücadelesi yüzyıllardır sürüyor. Türkiye'de Kürt sorunu var mı yok mu tartışması çoktan bitti. Böyle bir sorun var olduğu için savaş oldu, binlerce insan öldü, çözüm için müzakere masasına oturuldu ve Kürt halkının önderi ile görüşüldü. Çözüm süreci seçime heba edilecek bir süreç değildir. Milliyetçi oyuna oynayan ve böyle bir halkın sorununun olmadığını söyleyen biri Çerkez'ine de Alevi'sine de bunu yapar. Bu nedenle bütün ezilen, sömürülen ve ötekileştirilen halklar bu açıdan bakmalıdır."

" 'İŞ VE EKMEK' ÖN PLANA ÇIKMAYA BAŞLADI"
Bölgede işçilerin, emekçilerin örgütlenmesi gerektiğini de dile getiren Doğan, "Bölge uzun zaman savaşın gölgesinde ayakta kalmaya çalıştı. Bu bölgede yıllarca iş ve ekmek ikinci planda kaldı. İnsanlar can derdindeydi. Silahların susması ve müzakerelerin başlaması insanların işe olan ihtiyacını ön plana çıkardı. Bu talepler de artacaktır. Bu bölgede savaşın olmaması ve insanların ölmemesi sermayenin buraya kaymasının da önünü açıyor. Kürdistan örgütlü bir yapıya sahip. Eğer bu örgütlülüklerini işçiler ve emekçiler üzerinden de değerlendirirlerse buraya gelecek olan sermaye, karşısında ucuz iş gücü cennetini bulamayabilir. Çünkü onların arzusu ucuz iş gücü cennetine yatırım yapmak. Kürdistan'daki işsizliği ucuz iş gücüne döndürmek isteyen yatırımcılar bunu bugüne kadar hayata geçirebildi. Ama bu örgütlülük sayesinde artık başaramayabilirler" diye konuştu.

"KADRO VERİLMESİ BİR KANDIRMACADAN İBARETTİR"
Son olarak Başbakan Davutoğlu'na yüklenen Doğan, açıklamalarını şu şekilde tamamladı;
"Başbakan'ın Yol-İş Sendikası işçilerine kadro vermesi bir kandırmacadan ibarettir. Çünkü Yol-İş'in taşeron işçileri Yol-İş üzerinden açtıkları dava nedeniyle yıllar önce kadroya alınma haklarını zaten kazanmıştılar. AKP hükümeti ise bu mahkeme kararını uygulamamıştı. Yani mahkeme ile kazanılan hakkı sanki kendisi bahşediyormuş gibi veriyor. Taşeron işçileri sadece Yol-İş'te yok. Bugün bütün alanlarda taşeron sistemi yaygılaştırılmış durumdadır. İşçiler düşük ücretlerle çok kötü şartlarda çalıştırılıyorlar. İşçi cinayetlerinde Dünyada üçüncü, Avrupa'da birinciyiz. Ayrıca Türkiye'de milyonları bulmuş bir taşeron sayısı var. Taşeron sistemi kesinlikle kalkmalı ve herkes güvenceli çalışma hakkına sahip olmalıdır."

Kaynak / Editör: Prestij Haber Merkezi - Fazıl Erüş