'Yeni süreçte Kürtler kandırılamaz'

İmralı’da başlatılan süreç için Kürtlerin kandırılması gibi bir endişeyi yersiz buluyorum. Zira, bu son sürecin merkezinde Abdullah Öcalan bulunuyor.

VAN 24.02.2013 13:09:36 0
Tarih: 01.01.0001 00:00

Gazeteci olarak hiçbir zaman sözünü esirgemeyen, tutkulu gazetecilik serüveninde başrol oynamış, duayen gazeteci - yazar Cengiz Çandar'ın, bütün aktörleriyle birebir temas kurduğu Kürt sorunu ve son süreç olan İmralı sürecini konuştuk.
 
Çözümü çok kolay olmayan çok aktörlü Kürt sorunu için çözüm ihtimalinin doğduğunu anlatan Çandar, yeni süreçte Kürtlerin kandırılamayacağını, ancak sürecin başarısızlığının taraflar için ağır bir siyasi fatura anlamına gelebileceğini söyledi.

c1.20130223195602.jpg 
NEDEN ÇANDAR? 

Cengiz Çandar: Balkan kökenli olsa da ruhen, fikren, vicdanen Ortadoğuludur, Filistin’de  Arap, Beyrut’ta Durzi, İstanbul’da Ermeni, Hakkari’de Kürt olabilecek kadar empati sahibidir. Kolonyal efendi, oryantalist yahut cemaatçi misyoner edasıyla bakmaz Ortadoğulu halklara. Yazarımız M. Şerif Sevmiş’in deyimiyle “Ortadoğu’nun Erasmus’udur” desek yeridir.

İşte duayen gazeteci Cengiz Çandar ile yaptığımız röportaj:

Kürt sorunu konusunda söyledikleriniz bölgede çok yakından takip ediliyor. ‘Ya Türkiye Kürt sorununu çözecek, ya da Kürt sorunu Türkiye’yi çözecek’ şeklinde bir teziniz var. Oslo ve İmralı süreçlerini göz önünde bulundurursak Kürt sorunun çözümünde nereye gidiyoruz?

candar2.jpg- Kürt sorununun çözümünde ‘Ya Türkiye sorunu’ çözecek ihtimalinin, ‘ya da Kürt sorunu Türkiye’yi çözecek’ ihtimalinden daha ağır bastığı bir döneme girdik. İbre, son süreçle birlikte birinci ihtimale doğru döndü. Tabii, bu, karmaşık, uzun geçmişi olan ve çözümü çok kolay olmayan bir sorun. O yüzden, “Çözüm çok yakın” havasına girmek doğru olmaz. Ancak, çözüm ihtimalinin güçlendiği bir döneme girmiş olduğumuz da bir gerçek.

Oslo sürecinde yaşanan hezimetin ardından Kürtler İmralı olarak adlandırılan yeni sürece oldukça temkinli yaklaşıyor. Başbakan ve hükümetin yeni süreçteki amaçları ne? Kürtler kandırılır mı?

- Kürtlerin kandırılması gibi bir endişeyi yersiz buluyorum. Zira, bu son sürecin merkezinde Abdullah Öcalan bulunuyor. Daha önceki süreçlerden, bu son süreci ayıran temel özellik bu. Ayrıca, BDP’liler gidip kendisiyle görüşüyorlar. Kendisini dinliyorlar, bir şeyler anlatıyorlar. Dolayısıyla, Kürtler, sadece hükümete bakarak tavır alacak değiller. Öcalan’ı ve BDP’lileri dinleyerek tavır alacaklar. Abdullah Öcalan ve BDP’lilerin Kürtleri kandırması düşünülemeyeceği için, Kürtlerin kandırılması gibi bir endişeye de yer yok.

İmralı sürecinin hassasiyetini vurgulamak için, süreci buzda halay çekmeye benzetmiştiniz. Hükümet ve Kürt tarafı oldukça kırılgan olan bu süreçte hata yapar mı? Olası bir hatanın taraflara maliyeti nedir? 

- Hükümet ve Kürt tarafı oldukça kırılgan olan bu süreçte hata yapar mı? Yapabilirler. Ama, bugüne dek, daha önce hiç olmadığı kadar esnek ve sorumlu davrandı taraflar. Süreç, öyle bir ivme yarattı, öyle bir beklenti oluşturdu ki, kim bu süreci başarısızlığa uğratırsa, ağır bir siyasi bedel öder gibi bir algılama yerleşti. Ki, sürecin ilerlemesi, yol alabilmesi için en büyük güvenceyi bu olgu oluşturuyor. Bu yönden, hata ihtimali bulunsa bile, bunun çok güçlü bir ihtimal olduğunu düşünmüyorum.

Medyanın yeni süreçteki rolü nedir? Türk medyası barışa giden yolda gerçek misyonunu oynar mı?

- Türk medyası diye bir yekpare blok yok. Genel olarak konuşursak, hükümet süreç yönünde yürüdüğü ölçüde, hükümetin etkisi altında olan medyanın önemli bir kısmı da, olumlu tavır alacağa benziyor. Medya, tek başına, sürecin başarısı ya da başarısızlığını belirleyecek bir güç değil.

İmralı süreci başta ABD ve Avrupa ülkeleri ile komşularımız olan İran, Irak ve Suriye tarafından nasıl okunuyor? Türkiye dışında oyunun kurallarını belirleyen ülke ya da ülkeler var mı?

- İran ile mevcut Suriye rejiminin, hükümet ile Abdullah Öcalan arasında varılacak bir uzlaşmayla, Türkiye ile PKK arasında nihai bir barışa doğru yol alınmasında bir çıkarı bulunduğunu göremiyorum. Dolayısıyla, bu iki bölgesel aktörün, söz konusu süreçten pek memnun olduklarını hiç sanmıyorum. Aynı şeyi, bazı Avrupa ülkeleri açısından da düşünebiliriz. ABD’nin pozisyonunu okumak en zoru. ABD, süreci destekliyor ya da desteklemiyor gibisinden siyah-beyaz cinsi net bir cevabın olmadığı kanısındayım. Ama, ABD’nin ortaya konulacak bir barış ve uzlaşmaya karşı çıkacağını da düşünemiyorum.

candarr.jpg

Irak ve Suriye’deki Kürtlerin ‘özgürlük’ yolunda kat ettiği ilerlemeler Türkiye’yi çözüme zorlar mı?   Türkiye’nin iç dinamikleri çözüm iradesi beliren hükümeti frenler mi? BDP’nin Karadeniz açılımına gösterilen reaksiyon bundan sonra da devam eder mi?
 

- Irak ve Suriye’deki “durum”un, hükümetteki “çözüme yönelik arayışları” tetikleyeceğini ve hızlandıracağını görebiliyorum. Türkiye’ye bu gelişmelerin de etkisiyle egemen olmaya başlayan “stratejik bakış açısı”nın “Türkiye’nin iç dinamikleri”nden kastettiğiniz olumsuz faktörlerden daha güçlü hale geldiği kanısındayım. Aksi halde, son haftalarda, yeni süreçte, hükümetin gösterdiği –Habur’da göstermediğine tanık olduğumuz- kararlı görüntüyü izah edemeyiz. Bu bakımdan, BDP’ye karşı Sinop ve Samsun’da gerçekleştirilen provokasyona Başbakan’ın karşı çıkmasını, bu sorunun cevabı olarak görüyorum. Başbakan’ın bu tavrında sebat edeceğini tahmin ediyorum. Etmesini diliyorum.

30 yıllık savaşta iki ateş arasında kalan Hakkari, yıllardır politik olarak net bir tavır sergiliyor. Yeni süreçte Karadenizliler kadar ikna edilmesi gereken taraflardan birinin de Hakkari olduğunu düşünüyor musunuz?

Hakkari, gelişmelerin gerçek bir barışa doğru yol alması halinde ikna olur. Kürt kimliğinin tanınması, güvence altına alınması ve gerçek bir uzlaşmaya Kürtlerin temsilcilerinin kefil olmasıyla, ikna olur. Karadenizliler kadar iknası gerekmiyor Hakkari’nin.

Yeni bir hayal kırıklığı yaşar mıyız?

Şu anda “İnşallah yaşanmaz” demekten gayrı bir seçeneğim yok.

yuksekovahaber