YENİ SÖZCÜKLERE SIĞINAN ESKİ DUYGULARIMIZ

AKİF ŞAHİN

VAN 27.07.2015 12:22:07 0
YENİ SÖZCÜKLERE SIĞINAN ESKİ DUYGULARIMIZ
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

Bu gün ülkemizin yanı başında körüklenen savaşların ortasındaki çocukların ve bebeklerin çığlığı uykularımızı bölmüyorsa insanlıktan nasibimizi alamamışızdır. Bu gün dünyanın her yerinde ağlayan annelerin ve o masum çocukların gözyaşları yüreğimize köz gibi yapışmıyorsa hayatımızı gözden geçirmeliyiz. Dr. M. Akif Şahin Hayatımızın kıyısı boyunca kabul görmeyen isteklerimizi bir celsede unutabilmek için üç dört yaşlarında uyuyan masum bir çocuğu seyretmekle mümkündür.

Bizler boş verdiğimiz zamanların içinde aklımıza takılan sevgi kırıntılarıyla büyümüşüzdür. Bu anılarımızın kuytu bir köşesine gizlenmiş bir tutkudur. Uyuyan bir çocuğun yüzüne bakmak bu rüyada yaşamak gibidir. Bazen insan böyle bir duyguya ekmek gibi su gibi ihtiyaç duyar. Bu hayal değil, güzel bir hayatı özlemek kadar erişilmezdir.

Öyle masum bir bakışla arzulanan hayatı tanımlamaktır. İnsan ruhunun derinliklerindeki duygusunun fışkıran sessizliğidir. Bu heyecanı içine çekebilmek için saatlerce uyuyan bebeklerin yüzüne bakıp durabilirim. Günlük uğraşıların ve iş yoğunluğunun en sonundaki yorgunluğu dipsiz kuyulara dökebilmek için önemli bir meditasyon buluşmasıdır. Bu günlerböyle bir rüyanın kollarına düşmek kadar taze ve sıcaktır. Masum bir sevginin ellerine dokunan şarkının nakaratları gibi insanlığa muştudur. Güneşin gölgesine sığınmış bir efsunun öyküsüdür. Zambakların ıssızlığına gizlenmiş bir tılsımın gizemidir. Papatyaların kokusunda beslenme umududur. Ve ay oruç ayıdır. Düşüncelerin duyguların ve arzuların ve heveslerin doruklarda geçiş zamanıdır.

Bu konu evrenin derinliklerine kadar uzanan bir yıldızın ışığıdır. O ışık binlerce yıl uzaktaki erenlere umut olmuştur. Yıllarca düşünürler tarafından araştırılmıştır.Toplumda birey gibidir. Bir bütünün parçalarıyla tamamlanır. Toplumun ruhu da bedenide çoğu zaman tek yürek birey gibi olur. İşte böyle bir nazarla başımızı kendimize ve çevremize çevirmeliyiz. Bu dirilişin ışıklarını görmemizi sağlayabilir. Bu gün ülkemizin yanı başında körüklenen savaşların ortasındaki çocukların ve bebeklerin çığlığı uykularımızı bölmüyorsa insanlıktan nasibimizi alamamışızdır.

Bu gün dünyanın her yerinde ağlayan annelerin ve o masum çocukların gözyaşları yüreğimize köz gibi yapışmıyorsa hayatımızı gözden geçirmeliyiz. Bizim vurdumduymazlığımız daha da büyüyen oburlaşan emperyalistlerin ve onların yerli uşaklarının damarlarını besleyen kan olmuştur. Eski sözcüklere sığınmış yeni duygularımız değildir. Bu yüreğimizden yankılanan çığlık, uzak acılara tutunmuş bir hayatın sınırlarımıza yapışan gözyaşlarıdır. Bunu anlamak çok zor bir algı değildir. Bizler hayatın keşmekeşliği içinde tırmalayan rutin konuşmaların arasında kayboluyoruz. Masum bir duyguyu ve günahsız bir yüzü dünyanın orta bir yerinde görmenin sevinciyle bir an geçirmek harika bir tutkudur. Bu özlemle dolup taşmak sınırsız sevincin içimize dolması gibidir.

Esrarengiz bir gizemin iliğimize işleyen heyecanıdır. Bu ülkünün nefesini taşıyan atmosferin ellerinde alarak uçurtmaların kanatlarına tutunmak uzayın derinliğine yolculuk yapmaktır. Bir insanın bu havayı soluması gecenin bir yarısında seyre duran kişiyi uçsuz bucaksız hayal dünyasına götürebilir. Bir yağmur damlasının haykırışıdır. Baharın yeşil bir yaprakta süzülerek düşmesi kadar sessiz bir aşktır. İnsanı hayata bağlayan en temel duyguların başında yer alan sevgi ve merhamet, fedakârca sunulan bu masumiyetin insan ruhuna yansımasının bir sonucudur. -

See more at: http://www.iktibasdergisi.com/yeni-sozcuklere-siginan-eski-duygularimiz/#sthash.kI430qtI.dpuf