Yazın Şam'a,Kışın Yemen'e

Ömer Öcal

VAN 28.02.2013 13:35:01 0
Yazın Şam
Tarih: 01.01.0001 00:00

Kureyş Suresi (Diyanet tercümesi)

1. Kureyş’i ısındırıp alıştırdığı;

2. Onları kışın (Yemen’e) ve yazın (Şam’a) yaptıkları yolculuğa ısındırıp alıştırdığı için,

3-4. Kureyş de, kendilerini besleyip açlıklarını gideren ve onları korkudan emin kılan bu evin (Kâbe’nin) Rabbine kulluk etsin!

            Kureyş Suresi’nin mealleri incelendiğinde ilk iki ayet için şunları söyleyebiliriz:

            1. Düzgün bir Türkçe kullanılmamıştır:

         Örnek: “Kureyş'in (seyahate) ülfet ettirildiğinden dolayı. Onların kış ve yaz seyahatine ülfet ettirilmiş oldukları için. (Ö.N. Bilmen)”

            2. Her mütercim farklı anlamları ve kelimeleri tercih etmiştir:

            Bunları dört grupta toplayabiliriz:

1. Allah, ticari seyahatleri Kureyş Kabilesi’ne sevdirip kolaylaştırmıştır / ısındırıp alıştırmıştır.

2. Allah, Kureyş Kabilesi’nin ticari anlaşmalardan yararlanmalarını sağlamıştır.

3. Allah, Kureyş’in emniyetini sağlamıştır.

4. Yolculukta aralarında ünsiyet peydahlamıştır.

            3. Nimetle talep arasında doğrudan bir ilgi kurulamamıştır:

            Allah Kureyş’e ihsan ettiği yukarıdaki nimetleri hatırlattıktan sonra, 3.ayette,  “O halde, onlar da bu evin (Kâbe) Rabbine kulluk etsinler.” Buyurmuştur.

            Kureyş’e ihsan edilen nimetler gerçekte nedir?

            Yorumculara göre bu, “Yazın Şam’a kışın Yemen’e” yapılan ticari yolculuklardır. Ayetin kastı bu olabilir mi? Çünkü bu durumda:

1. Ticari yolculuk ile Kâbe arasında doğrudan bir ilişki kurulamaz.

2. Ayetin evrensel olma ve zamanları kuşatma özelliğine uygun düşmez; zira Mekkelilerin Şam ve Yemen’e yaptıkları ticaret belli bir zamanla sınırlı olup, insanlık tarihi açısından kayda değer bir önem taşımaz.

            Doğru tercümeye gelince:

            Ayetin doğru anlaşılabilmesi için öncelikle şu, “Yazın Şam’a kışın Yemen’e” takıntısından kurtulmak gerekir. Çünkü cevap bambaşka bir yerdedir ve yorumcuların bunu fark etmemiş olması enteresandır.

            Doğru cevabı Hz. İbrahim’in duasında aramak gerekir. Nitekim o şöyle dua etmişti: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut! (...) Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe’nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.” (İbrahim35-37)”

            İşte Kureyş Suresi’nde ihsan edildiği ifade edilen tüm nimetler, Hz. İbrahim’in bu duasında dile getirdiği nimetlerdir. Kureyş Suresi’ni yorumlarken müfessirler Hz. İbrahim’in bu duasını hatırlamışlar; ancak duada, Kureyş’e ihsan edilen “iylaf” nimetinin karşılığını bulamamışlardır. Oysa “Li ilafi kurayş” ayetinin Hz. İbrahim’in duasındaki karşılığı, “İnsanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir!” cümlesidir. Yani Allah Kureyş’e ticareti değil, Kureyş’i insanlara sevdirmiştir. Çünkü “İylaf” sevip saymak anlamındadır ve Enfal Suresi 63. Ayette bu anlamda kullanılmıştır: “O, Müminlerin kalplerini telif etti.” Yani birbirlerini sevip saymalarını sağladı.

            Surenin ikinci ayetine gelince:

            Bu ayeti anlayabilmek için Hac Suresi 27. ayeti hatırlamak gerekir:

“İnsanlara haccı ilân et! Gerek yaya olarak ve gerekse uzak yolları aşarak yorgun develer üzerinde sana gelsinler!”

             Bu ayet; “rıhle (yolculuk)” ile kastın, ticaret için yapılan yolculuklar değil, hac için yapılan yolculuklar olduğuna delalet eder. Nitekim bu görüş Razi tarafından da rivayet edilmiştir. Hac, yılın her mevsimine rastladığı için “Kış ve yaz” ifadeleri kullanılmıştır.

            Bize göre surenin doğru tercümesi şöyledir:

 BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

1. İnsanların Kureyş’e yönelen sevgisine,[1]

2. Yaz-kış yapılan yolculuklarla[2] [toplanan hacıların,] bu sevgi ve saygıyı sürdürmesine bir karşılık olarak

3. Onlar da bu evin Rabbine kulluk etsinler.[3]

4. Çünkü [Rableri,] açlık tehlikesine karşı [4] onların karınlarını doyurmuş [5] ve onları korkulardan emin kılmıştır.[6]

 --------------------------------------

[1] “İnsanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir! (İbrahim 35-37)” cümlesine atıftır.

[2] “İnsanlara haccı ilân et! Gerek yaya olarak ve gerekse uzak yolları aşarak yorgun develer üzerinde sana gelsinler! (Hac 27)” cümlesine atıftır.

[3] “Beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!” “Namazı dosdoğru kılmaları için...” “Umulur ki şükrederler.” ibarelerine atıftır. (İbrahim 35-37)

[4] “Ekin bitmeyen bir vadi... (İbrahim 35-37)” ibaresine atıftır.

[5] “Onları ürünlerden rızıklandır! (İbrahim 35-37)” ibaresine atıftır.

[6] “Bu şehri güvenli kıl! (İbrahim35-37)” ibaresine atıftır.