Yargının derdi fiziksel bulgu

'İzinsiz' bekâret muayenesi yapmadığı için hapsi istenen Prof. Altun, Radikal'e, cinsel istismar vakalarındaki tıp ve hukuk hatalarını anlattı.

VAN 11.05.2013 16:14:29 0
Yargının derdi fiziksel bulgu
Tarih: 01.01.0001 00:00

Edirne’de cinsel istismara uğradıkları iddia edilen üç kız çocuğuna, ‘rızaları olmadığı’ için beden muayenesi yapmayan ve bu nedenle hakkında ‘görevi ihmal ve kötü kullanmak’tan dava açılan Trakya Üniversitesi Edirne Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürcan Altun’la konuştuk. Hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezası istenen Prof. Dr. Gürcan Altun’un anlatımına göre kendisine, cinsel istismara uğradıkları iddiasıyla, savcılığın üst yazısıyla muayene için gönderilen üç kız çocuğuna ‘niçin hastaneye gönderildiklerini bilip bilmediklerini’ sordu. Çocuklar bilmiyordu. Bunun üzerine çocuklara savcılıkça talep edilen muayenenin amacı ve nasıl yapılacağı hakkında bilgi verdikten sonra bu muayeneyi isteyip istemediklerini sordu. Çocukların kabul etmemeleri üzerine, onlara zarar vermeme adına ve hekimlik meslek etiği gereğince zorla muayene yapılamayacağı için savcılığa bu içerikte bir tutanak düzenleyerek gönderdi. Daha sonra yargı süreci başladı.

“Bu durumlarda tüm hekimler böyle mi davranır” diye sorduğumuzda Prof. Dr. Altun, mesleki özeleştiri yaparak, “Ne yazık ki birçok hekim hastaları aydınlatmadan, yargının istediği o muayeneyi yapıyor. Sanki bu olgularda hastanın rızasını almaya gerek yokmuş gibi davranıyor” dedi. Adli Tıp Uzmanları Derneği Genel Sekreteri de olan Altun, bu durumlarda hastanın hekimi şikâyet etme hakkı olduğunu hatırlattı.

Peki, yargının çocuklar için cinsel istismar ve yetişkinler için cinsel saldırı olarak tanımlanan bu suça karşı tavrı ve soruşturma tarzı nasıl? Prof. Dr. Altun’un verdiği bilgilere göre yargı birimleri bu tür durumlarda fiziksel bulguları ön planda tuttukları için, mağduru hemen dış ve iç beden (genital) muayenesine gönderiyor. Genellikle bu sevk yazılarında savcılar ya da mahkemeler ‘kişinin ırzına geçilip geçilmediği’, ‘cinsel ilişkiye girip girmedikleri’, ‘mağdurların bakire olup olmadıkları’ gibi sorular yöneltiliyor.

Zaten Prof. Dr. Altun’a dava açılmasına neden olan olayda da savcılığın 11 Ocak tarihli yazısında üç kız çocuğunun uzman bir ‘bayan’ hekim tarafından muayenelerinin yapılarak ‘fiili livataya uğrayıp uğramadıklarının ve bekâretlerinin bozulup bozulmadığının saptanması’ istenmiş.

Tıpta geçerliliği yok

Prof. Dr. Altun, yargının kullandığı bu dilin tıpta geçerliliği olmadığını belirterek; hekimlerin mağdurlarla karşılaştığında muayene için onların onamını aldıktan sonra öyküyü ayrıntılarıyla dinlemeleri, sonra muayene yapmaları, giysilerin incelenmesi ve ruhsal durum değerlendirilmesi sonucunda elde edilecek tüm bulguların birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Cinsel saldırının tek bulgusunun fiziksel olmadığının altını çizen Prof. Dr. Altun şöyle konuştu:
“Yargının istediği elle tutulur bir bulgu. Oysa akut (ilk 72 saat içinde) olaylarda bile olguların yarısından fazlasında genellikle fiziksel bulgu saptanamıyor. Bu gibi olgularda ve zaman geçmiş fiziksel yaralanma bulguları iyileşmiş olgularda da mağdurların ruh sağlığının değerlendirilmesi ile olay aydınlatılabilir. Çünkü bu tür eylemlerde ruh sağlığının etkilenmemesi olasılığı yok gibi.”
Çocuklar hemen anlatmaz

Prof. Dr. Altun, çocuk taciz vakalarının da önemine dikkat çekti:

“Çocuk olgularda genellikle tek bir görüşmeyle kanaat oluşturulması zor. Çünkü çocuklar güvenmedikleri kişilere böyle mahrem bir konuyu anlatmazlar. Önce güven ilişkisinin kurulması gerekiyor. Günümüzde ülkemizdeki çocuk psikiyatrisi uzmanı sayısı yeterli olmamakla birlikte azımsanmayacak sayıda. Hemen her ilimizde birden çok çocuk psikiyatrisi uzmanı var. Bu meslektaşlarımız devlet hastanelerinde ya da üniversite hastanelerinde çalışmaktalar. Ancak yargı birimleri tarafından çocuklar ruhsal durumlarının değerlendirilmesi amacıyla bu birimlere gönderilse de buralarda düzenlenen bilirkişi raporları yargı birimleri tarafından sıklıkla Adli Tıp Kurumu ’na gönderiliyor. Adli Tıp sanki en üst bilirkişi kurumu gibi yanlış bir algı var. Yargı ısrarla Adli Tıp raporu istiyor. Sonuçta, çocuklar burada tekrar muayene ediliyor, retravmatizasyon riski artıyor, Adli Tıp Kurumu’nda dosya sayısı artıyor, davalar uzuyor. Oysa bu sorun yerel olanaklarla çocuklar daha fazla örselenmeden çözülebilir.”