Yalan Denizinde Yüzen Fanatikler!

Iraklı mezhepçi fanatiklerin sözcüsü Amerikan ordusu ile aynı cephede oldukları gerçeğine rağmen sahte bir karşıtlık söylemiyle konuşurken, Suriye’de işledikleri suçları ise övünerek anlatıyor.

VAN 18.03.2015 15:38:31 0
Yalan Denizinde Yüzen Fanatikler!
Tarih: 01.01.0001 00:00
 HASAN SOYLU / HAKSÖZ-HABER

Irak’ın Tikrit şehrini IŞİD’den almak için ABD’nin hava destekli saldırılarıyla sürdürülen operasyon sözde Irak ordusunca düzenlenmekte ama alanda asıl gücün çeşitli adlarda örgütlenmiş mezhepçi fanatiklerin oluşturduğu milis grupları olduğu biliniyor. Bu gruplar arasında Asaibul Ehlul Hak ve Ketaib Hizbullah’a ilaveten Hizbullah en-Nujaba adlı grup da öne çıkmakta. Grubun genel sekreteri Şeyh Ekrem el-Kaabi’nin Al-Monitor’la yaptığı röportajda söyledikleri mezhepçi fanatiklerin nasıl arsızca yalan söylediklerinin bir belgesi adeta.

ABD’ye ilişkin soruya ve Suriye’deki icraatlarına yönelik açıklamalarını okuyalım:

Al-Monitor: ABD’yi bugün nasıl görüyorsunuz, özellikle IŞİD’e karşı sizinle aynı cephede yer alması durumundan sonra?

Kaabi: ABD zalim ve müstekbir bir devlettir ve biz onlarla aynı cephede değiliz. Onların Irak’taki mevcudiyeti olumsuz ve provokatiftir ve biz birliklerimizi gönderirken Irak hükümetini eğer ABD güçleri birliklerimize yaklaşırlarsa onları hedef alırız diye bilgilendirdik. Hava savunma kuvvetlerimiz ABD uçaklarını hedef almaya hazır. Zaten onlar IŞİD'e silah ve mühimmat sağlayarak yardım etmekteler… 

Al-Monitor: Siz şu anda Irak’ta Halk Savunma Güçleri adı altında ve Suriye’de de Suriye ordusu ve Lübnan Hizbullahı ile birlikte savaşıyorsunuz. Irak’taki savaşınız meşru görülebilir ama Suriye’de neden savaşıyorsunuz?

Kaabi: Suriye’deki mücadelemiz savaş doktrinimizden kaynaklanıyor, yani terörizm tehdidinin hem Irak’ta hem Suriye’de aynı kaynaktan gelmesi ve cephenin de bir olması. Halep ve çevresinde Sefira, er-Raşidayn, Abyad, Şeyh Said, Şeyh Maksud, Sanayi Bölgesi, Şeyh Neccar, Tel Suheyb, Neirab, Kafrel Hamra, el-Leyramın, Hardatin, el-Mellah, Ritan gibi çevresindeki pek çok bölgede ve ayrıca Nubbul ve Zehra’ya yönelik kuşatmayı kırmaya yönelik pek çok operasyonda yer aldık.

Kuvvetlerimiz Halep-Hama rolünün açılması operasyonunda belirleyici rol oynadı. Direniş Suriye’de pek çok şehit verdi. Suriye’deki birliklerimiz özel kuvvetler. Ve sadece saldırı operasyonları düzenliyorlar. Bölgeler kurtarıldıktan sonra, Suriye ordusuna ve Halk Komitelerine teslim ediyoruz ve birliklerimiz yeni kurtarma operasyonlarını başlatmak üzere başka bölgelere geçiyorlar.”

Neymiş? ABD IŞİD’e destek veriyormuş; kendileri ABD ile aynı cephede değillermiş; hatta ABD ordusu yaklaşırsa vuracaklarmış! Peh, peh, peh!

Bu tutumu takiyyeyle falan açıklamak imkansız, gerçekten çok çarpıcı bir zihniyet ve tutumla karşı karşıyayız. Bütün dünyanın gözleri önünde cereyan eden olayları bu kadar tersyüz edebilen, daha doğrusu etmeye kalkan; bu kadar aşikar bir tarzda yalan söyleyen; herkesin şahit olduğu, bildiği gerçeği inkar eden; inkar ettiği yetmezmiş gibi, çarpıtmaya, yüz seksen derece döndürmeye kalkan bir zihniyet bu! Allah bu zalimlerin, yalancıların şerlerinden ve iftiralarından bütün mazlumları korusun!

Ve aynı zihniyetin Suriye’de işlediği insanlık suçlarını nasıl pervasızca savunduğunu da görüyorsunuz. Aylarca yıllarca direnişçilere “Suriye’de İran yok, Hizbullah yok, Iraklı Şiiler yok, yalan söylüyorsunuz” diyenler “Hizbullah Lübnan sınırını korumak zorunda kaldığı için Kusayr savaşına katılmak zorunda kaldı” palavrasını dillendirenler, bu itiraflar karşısında hiç utanacaklar mı?

Hayır asla! İki tutum devam edecek. Bir yandan yalan söylemeye devam edecekler; dünyanın gördüğü gerçeğe rağmen herkesin gözlerinin içine bakarak yalanları sürdürecekler; diğer taraftan da yeri geldiğinde, konjonktürü müsait gördüklerinde zalimane icraatlarıyla övünmeye, pişkin pişkin suçlarını itiraf etmeye devam edecekler!