VİRÜS

AYKUT AKÇA

VAN 29.04.2015 09:40:38 0
VİRÜS
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Vahşi kapitalizmin esareti altındaki dünya kapitalist sosyalistleri meydana getirdiği gibi kapitalist Müslümanları da türetmiştir.
İnsanoğlu iç huzuru için, yaratılışında kendisine bahşedilen kabiliyetler vesilesi ile kendi kendine otomatik telkinlerde bulunur. Böyle yap(a)masa, kendisi ile çeliştiği ve özellikle de kendisine yakıştıramadığı eylem ve söylemleri için başkaca nasıl bir rahatlama temin edebilirdi ki? İnsanın kendisi ile çatışma halinde hayat sürdürmesi düşünülemez; ya kendini değiştirip/düzeltecek ya da minareye kılıf hazırlayacaktı ve insan kolayı seçti.
Kendisini “sosyalist” olarak tanımlayan bir kapitalistle tanıştım kısa bir süre önce. Bu kişi, insanlarla konuşurken her sözü sosyalizme getiriyor, esprilerini bile bu niyetle yapıyor ve bir şekilde “düşüncesini gündemde tutuyor” du. Gel gelelim, çok önemli bir ayraç olan para/ekonomi söz konusu olunca hiç sektirmiyor; tam bir kapitalist. Söylem başka eylem başka, bir başka değişle amel ettiği şey, iman ettiği(ni iddia ettiği) şey değildi. Bu manzara ilk defa benim keşfettiğim bir şey değil elbet. Şahit olduğum durum, benim başka bir şekilde sorgulama yapmama sebep oldu. Sizce de tezat değil mi, “amelin-ibadetin kime ise iman ettiğin de odur” inancı ile yetişmiş Müslümanların tıpkı yukarıda sözü edilen kişinin durumuna düşmesi.
Vahşi kapitalizmin esareti altındaki dünya kapitalist sosyalistleri meydana getirdiği gibi kapitalist Müslümanları da türetmiştir. Bahsi geçen sözde sosyalistte kendisine yakıştıramayacaktır, kapitalist yaftasını, tıpkı Müslümanlar gibi. Ama acı gerçek gün gibi ortada. Yoksa bütün izmler ve dinler kapitalizme evrilmeye mahkûm mu?
Nasıl bir virüs ki bu kapitalizm, her bünyeye giriyor ve sahip oluyor. Kimse bu virüsün farkına bile varmıyor ve bundan rahatsız olmuyor. Temel kuralları itibarı ile insanoğlunun nefsine hitap eden kapitalizm, tamda bu nedenle pek çok bünyeye hem de hiç yadırganmadan uyum sağlayabiliyor. Nefse hoş gelen, bahsi geçen bu kapitalist kurallar aklı ve imanı baskılamakta hatta tam manası ile pasifize etmektedir. Bu saatten sonra görüntü ya da söylem her ne olursa olsun, gerçek olan bir şey varsa oda kapitalizmin tahakküm ettiği alan gittikçe genişlemektedir.
Uyanalım artık ey Müslümanlar(kendisini Allahın dinine teslim edenler)…
Neye teslim olduğumuzu görmeliyiz artık. Vakit bizi neyin teslim aldığını görme vaktidir. Kendimizi kontrol edelim, Allah aşkına. Özellikle ekonomik meselelerde ki tepkimiz, tedbirimiz ve iş tutuşumuz Müslüman’ca mı, yoksa kapitalistçe mi? Buna vereceğimiz hakkaniyetli cevaptır, sonrası için bizi kurtaracak ya da kapitalizmin bataklığına hepten çökertecek olan.
Para ile imtihan olmak ve alnının akı ile bu imtihandan geçmek yiğit adam işi. Çok para kazanma, çok mal biriktirme arzusu, bu cümlelerle ifade edilmeden de hayatta bir karşılık bulabiliyor elbette. Niyeti böyle olan bir kişi ben çok para kazanmak istiyorum, dağ gibi malım olmalı ve bu uğurda her şeyi feda edebilirim diyerek kendini açık etmeyebilir, hatta belki kendisi de farkında olmayabilir bu halinin. Sonuç çok ta fark etmiyor aslında. Hâsılı Müslümanın para ile imtihanı hep çetin olmuştur.
Salebe’de başlangıçta  “Ya Resullullah! Seni hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, bana bol mal verilirse, her hak sahibine hakkını vereceğim.” diyerek söz de vermişti. Sonuç koca bir hüsran. Sonuçta elde ettiği malın ne kendisine, nede bir başkasına faydası olmadı. Sonunun helak olacağını bilseydi hiç öyle hayal kurarmıydı Salebe.
Bir noktayı ayırt etmek gerekiyor sanırım. Kapitalist olmaktan bahsederken sadece sermaye ve iç-güç sahiplerini konuşmuyoruz. Burada kapitalistçe yaşamaktan, daha doğrusu birey olarak kapitalizme esir olup, (bilerek yada bilmeyerek) kurallarını akideymişçesine kabullenip uygulamaktan bahsediyoruz. Yani kendini sosyalist yada Müslüman v.s. sanan ama aslında kapitalist olan bireyi/zihniyeti konuşmaya çalışıyoruz. Hiç birimiz yanlış olanı, kötü ve çirkin şeyleri kendimize yakıştırmayız. Boğazımıza kadar da pisliğe batmış olsak, bunu kabullenmek nefsimize ağır gelir, durumun tevili için yollar arar ve buluruz.
Eee nasıl olacak, “ayna ayna, söyle bana ben kapitalistmiyim yoksa Müslüman mı” diyecek bir aynamız da yok. Nasıl anlayacağız biz şimdi ne olduğumuzu!!! Yada kırk soruluk bir test mi çözsek, hani şu tercih edilen şıkların, testi çözen kişinin zihniyetini ortaya çıkaran cinsten olan. Off of nasıl bileceğiz “kapitalist miyiz değil miyiz” şaştık kaldık yaa!?
Kapitalist olmak bir zihniyet meselesidir. Bir adama kapitalist dememiz için illaki onun “para babası” olmazı gerekmez. Parasız da pekala kapitalist olunabilir. Zihniyeti, düşünme biçimi kapitalist olan kişi parası olmasa da kapitalisttir. Eline para geçtiğinde onu kullanış şekli kapitalistçe olan kapitalisttir, Müslümanca olanda da Müslüman. Para/ekonomi önemli bir ayraçtır demiştik, kişiyi kapitalist yapan paranın varlığı yada yokluğu değil bizzat düşünme biçimidir. Parayı kazanma ve kullanma biçimimiz (paraya bakış şeklimiz) mi düşünce yapımızı belirliyor, yoksa düşünce yapımız mı paraya bakışımızı belirliyor. İşte bütün mesele burada. Kapitalist miyiz, Müslüman mı? Cevabı paraya bakışımızda gizli olan bir soru.
Bizlere  Müslüman adını veren Allah, bu ismin önüne veya arkasına başkaca bir ek koymamıştır. Kendisine kulluk iddiasındakilere isim olarak bu kadarını (Müslüman adını) yeterli görmüştür. Dolayısıyla bizden sadece Müslüman olmamızı istemektedir. Demokrat Müslüman, liberal Müslüman ya da kapitalist Müslüman gibi isim/inançların Allah katında bir değeri yoktur, hepsi batıldır. Öyle ise tüm yamalarından arındırılmış bir şekilde, yani asli şeklinde bir Müslümanlığa talip olmalıyız ki kurtuluşa erebilelim. Aksi takdirde girişte de ifade ettiğimiz gibi kendi iç dünyamızı rahatlatmak için telkinler oluşturmakta mahir olan nefsimize yenik düşer, kapitalizme esir oluruz.
aykut_akca@hotmail.com
 
Not-1: yukarıda kapitalizm için sinsi ve güçlü bir virüs benzetmesi yapmıştık ya anti virüsünü de söylemeden olmaz dı…
 “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah bilir.” (Âl-i İmran, 92).
Not-2: bu yazıdaki amacımız “itikatta Maturidi, amelde Hanefiyiz” diyenler gibi bir anlayışa benzeyen akidede İslam, yaşantıda kapitalist olunmaması gerektiğini anlatmaya çalışmaktır. Yoksa kendilerini “antikapitalistmüslümanlar” olarak tanımlayan grupla uzaktan yakından ilgimiz yoktur.