Vefatının 80. yılında, Muhammed İqbal’i anlamaya çalışmak-2

Selahaddin E. ÇAKIRGİL

VAN 22.04.2018 10:44:11 0
Vefatının 80. yılında, Muhammed İqbal’i anlamaya çalışmak-2
Tarih: 01.01.0001 00:00
 (Merhûm Allâme Muhammed İqbâl-i Lahoorî üzerine, vefatının 80. Yıldönümü dolayısiyle dün ilk bölümünü yazdığımız sohbete kaldığımız yerden devam edelim.)

***

İqbal’in yaşadığı dönemde Müslüman diyarlarından pek çoğu Batılı emperyalist güçlerin elindedir. 

Osmanlı ise, Meşrutiyet çalkantılarından çıkamadan 1911’de korkunç Balkan Savaşı yenilgisi- faciasıyla karşılaşmıştır. 

İqbal, Müslümanların yenilgilerini yaşar, derin ıstıraplar içindedir. Ancak, İqbal için daha da yaralayıcı olan, müslümanların dağınıklığı ve her coğrafyadan, her kavimden, sadece kendi kavmini veya kendi yöresini öne çıkaran anlayışların yükselmesini görmesidir. 

‘Ulus-devlet’ zulmünün en büyük faciasını I. Dünya Savaşı sırasında yaşamış olan Muhammed İqbal, Avrupa’da da aynı dinden olan insanların, sırf dil farklılıkları veya belli bir coğrafya ve imkanlarına sahip olmak açısından, birbirlerini ‘aç kurtlar’ gibi nasıl parçaladığını, on milyonlarca insanın birbirini nasıl boğazladığını görmenin verdiği endişeyle Müslüman halkları bu ifrit düşünceden uzak olmaya çağırır. Ve sonra şu çarpıcı tespiti yapar : Gerçek şu ki, kalbinde inancı zayıflayan ve İslam’ı hayata yeniden hâkim kılma inancını yitirenlerdir ki, coğrafyacılık ve kavmiyetçilik/ nasyonalizm ideolojilerine sığınmışlardır..

Bugün, kalbinde Kabe sevgisi olduğunu söyleyen nice müslümanın kafasında kocaman Lât, Menat ve Uzzâ putları, belinde zünnar var!’ Halbuki, müslüman için şöyle der:‘Qalb-i mâ, ez Hind’u Rûm’u Şâm nist,/Merz-i bûm’u mâ, be’cuz İslâm nist..’ (Bizim kalbimizde Hind, Rûm veya Şâm diyarlarının sevgisi yoktur; Bizim için, İslâm’dan başka sınır da yoktur, vatan da..)

*** 

Ancak, Müslüman toplumlarda yaşanan gelişmeler hüzün vericidir. Bu yüzden bir zamanlar İslam kahramanı zannettiği bir kişinin uygulamalarını görünce, ‘Ben Müslüman toplumlarındaki yenilikçi liderlerden ümidvar değilim. Çünkü onlar toplumlarının önüne, ellerinde kadehleri, sahte değerlerle ve İslam’a kasdeden dünyanın temsilcileri olarak çıkıyorlar. Beyinsizlikleri yüzünden, asrı taklit ediyorlar ve eskinin her türlü izini ve bütünüyle İslam’ın kültürünü yok etmek için çaba gösteriyorlar. Aslında bunların yeni bir terennümü yok.. Terennüm ettikleri şeyler, antik Yunan’dan beri Avrupa’da tekrar edile-edile pörsümüş olan eski nağmelerdir..Heyhat, bir zamanlar bizim zannettiğimiz Mustafa, meğer Fir’avunun Mustafası’ymış.. ‘ der. 

*** 

İqbal, Müslüman toplumlardaki durgunluğu da kıyasıya eleştirir ve, ‘Bıktım, bîzâr oldum ben bu müslümanlardan..’ dedikten sonra da, ‘Ve, döndüm ve sığındım müslümanlara...’der. 

Çünkü, gideceği bir başka yer yoktur. 

*** 

İqbal’in bu serzenişlerinden ulemâ da nasibini almıştır. Çünkü, onların çoğunun ele aldığı konular genellikle şeriatin ruhuna kezzap döken, ‘niçin’i (hikmet’i) değil, ‘nasıl’ı düşünen bir ‘şekilci ve dar’ anlayıştır. Ve eleştirisi oldukça ağırdır: ‘Ey âlimler, şeyhler, hocalar.. Allah sizden razı olsun, bize Kur’an’ı ulaştırdınız.. Amma, onu öyle bir tefsir ettiniz ki, Peygamber görseydi, şaşardı..’ der ve kızgınlığını devam ettirir: ‘Bugün nice mollalar var ki, kafir üretenbir mümindirler. ‘

Evet, onlar yine mümindirler, ama,kafir üretmektedirler.. Cahilin elinde din, ineğin önüne konulmuş yasemin çiçeği gibidir..’

Bu acıyı bugün de yaşamakta değil miyiz? 

*** 

Bu gibi eleştirilerden müslüman şairler de alırlar nasiplerini.. ‘Yazık ki, müslümanların şair ve san’atçıların, yazarların beynine şarap kadehleri ve kadın, bir put gibi oturmuştur..’ diyen İqbal, bu acı gerçeklerin birer feryat halinde dile getirilmesi gerektiğini düşünür : ‘Müslüman, mâsivanın, kötülüklerin kölesi değildir, haksızlık ve fir’avunluk önünde başeğmez.. Çünkü müslümanın hayatından maksad, ‘İlâ’y-ı kelimetullah(Allah’ın dinini yüceltmek) tır

Ve İqbal yine de ümitsiz değildir: ‘Yıldızları batıp giderken gördün mü, bil ki şafak yakındır. Doğrusu, Batı’nın kasırgaları müslümanı İslam’a iade ediyor.’

*** 

Tefekkür ve duygu dünyasıyla müslümanların derin deryalarından olan Muhammed İqbal’e, bu kısa özetle, rahmetler dileyerek..