Vatandaş Diyor Ki

Sebahattin Çil

VAN 17.11.2017 09:30:26 0
Vatandaş Diyor Ki
Tarih: 01.01.0001 00:00
 "Vatandaş" diyor ki:

 

Türkiye’de son dönmelerde müthiş değişimler, kavgalar, gürültüler, ihanetler, din soslu ve kemalist darbeler (şaibeli ergenekon, balyoz vs.), terör ve ayaklanmalar yaşadık ve yaşıyoruz...

 

Ekonomik ve"dini" alanda rahatlamaları ve istismarları da beraber yaşadık. Dindarların müthiş değişimini de beraber yaşadık ve yaşıyoruz. Herkes bir şey söylüyor, analizler ve yorumlar yapılıyor. Peki, tüm bunları izleyen vatandaş ne diyor, ne söylüyor, ne soruyor?

 

Vatandaş diyor ki:

 

Ülkemiz için "dik durmalıyız", onurlu bir dış politika gütmeliyiz. Bu çok güzel de!… Lakin hamasetle, öfkeyle sesimiz çok güçlü çıkarken ne gariptir ki; etrafımız insansızlaşarak bölünüp parçalanıyor…

 

Yukarıdan bakınca bir proje gibi Ortadoğu’da haritalar sürekli renk değiştiriyor ve biz vatandaşlar Irak’ta, Suriye’de ne yaptığımızı bilmiyoruz…

 

BOP sözde yok ama ; sahada uygulandığını görüyoruz. Eksenimiz sürekli kayıyor ve dış politikada istikrara kavuşamıyoruz.

 

ABD'ye karşı söylemlerimiz , cesaretimiz ve başkaldırımız çok güzel , bunun ABD üslerinin yeniden "yapılandırılmasında" ve "kontrolünde de" görmek istiyoruz..

 

Vatandaş diyor ki ;

 

Başbakan görevden alınıyor; neden alındı, bilmiyoruz.

 

Belediye başkanları görevden alınıyor; neden alındılar, bilmiyoruz.

 

Diyanet reisi İHA ve uydurukçularla hedefe konup görevden alınıyor; nedenini bilmiyoruz....

 

Vatandaş diyor ki ;

 

Birçok köşe yazarı yandaşlardan şikâyetçi; ama herkes yandaş gibi davranıyor, anlamıyoruz !!

 

Torpilden, hırsızlıklardan, imar rantından, şehircilik anlayışından vs. devletin başı dahi hep şikâyetçi; ama doğru çözüm üreteni göremiyoruz.

 

Eğitim alanında olan biteni uzmanlar anlamamışken biz nasıl anlayacağız, bilemiyoruz.

 

Reis’e güveniyoruz diyoruz, etrafımız düşmanlarla çevrili diyoruz, -elli yıldır bu söz değişmedi- savaştayız diyoruz ve susuyoruz; ama Reis de sürekli kandırıldım deyince üzülüyoruz. Hayır, kendi kandırılınca bir şey olmuyor, halk kandırılınca cezalandırılıyor; buna da içerleniyoruz.

 

Bunca kandırılmadan maalesef ders almamış gözüküyoruz, çünkü ; din tüccarları TV'lerde, ülkenin birçok bölgesinde hala halkı kandırmaya, kontrolsüz yapılanmaya devam ediyor; bunları görüyor ve üzülüyoruz.

 

Kadını döven, öldüren, tahkir eden olay ve söylemler ile çocuk istismarının ülke geneline yayıldığını kaygıyla izliyoruz.

 

Vatandaş diyor ki:

 

Ülkesini, vatanını değil, cemaatinin menfaatlerini düşünerek devletten yer kapma yarışında olan, insanları hedef gösteren, yalakalıktan başka bir şey söylemeyen, yanlışı örterek memlekete iyilik yaptığını düşünen, iftira atan tüm dindar görünümlü "rantçılardan" çevre edinirseniz ülkenin sorunlarını doğru göremezsiniz ve kandırılırsınız.

 

Adalet ile değil, öfke ve kin ile davrandığınızda karşınızda ancak ve ancak düşman ve hain yaratırsınız.

 

Ötekileştirici dili ülkemizin geleceği açısından hiç ama hiç doğru görmüyoruz. Her eleştireni, her farklı bakış açısını öteki görme hastalığının ülke geneline yayıldığını üzüntüyle görüyoruz.

 

Suçu sabit dahi olsa, bir suçlunun çocuklarına, ailesine "çin işkencesi" gibi baskı yapmak, yedi sülalesini vatan haini gibi göstermek, ülkeyi düşman kardeşler topluğuna dönüştürüyor. Buna çözüm üretmenizi bekliyoruz.

 

Akıllıların ülkeden kaçtığını, ülkede kalanların ise kandırılanlar olduğunu yine en tepeden öğrenmiş bulunmaktayız. Silahlı kalkışmaya katılanlar ve bu kalkışmaya birinci dereceden destek olanlar hariç; kandırılmış insanların durumunun bir daha gözden geçirilmesi gerekli görüyoruz. Yoksa bu yara bünyemizde böyle durdukça iç huzurumuza zarar veriyor.

 

Vatandaş şunları öneriyor ;

 

İçeride dini ve içtimai alanda devletin kontrol gücü olmak durumdadır. Devlet ; vatandaşının düşünce alanına , fikirlerini ifade etmesine kesinlikle karışmamalı, fikirlerin fikirler ile mücadele edildiği yerde devlet susmalı, fikre karşı tehdit ve şiddete baş vurulduğu yerde müdahale etmeli...

 

Her düşünce özgürce konuşulmalı, düşünen insanlar el üstünde tutulmalı..

 

Dini düşünce alanları "akla, vahye ve fıtrata" uygun yenilenmeli /tecdit edilmeli.. Eğer yenilenme olmaz ise; sosyal, siyasal ve ekonomik alanda doğru, hakkaniyetli ve adil bir gelişme sağlanamayacaktır.

 

"İlmin başına" "hurafeci" ve liyakatsiz "yandaş" ve ideolojik kafaları doldursanız kısa vadede size hizmet eden bir "ilim kurulu " yaratabilirsiniz; ancak uzun vadede ise ülkenin ilerlemesini durdurursunuz.

 

Aklın şeytani olduğuna inanan, felsefeyi ve düşünmeyi yasaklayan bir toplumda ancak bu şeytanın tuzağına düşmüş "köle" ve "müritler" çıkarırsınız.

 

Dini asıl kaynağından değil de, ataların söyledikleri olarak anlatırsanız, her anlatana göre bir din icat edersiniz. Sonrada bu uydurulan dinin müntesiplerini ülkenin başına bela edersiniz.

 

Torpile (şefaat) iman edenbir “dinin” mensuplarına torpili asla yasaklayamazsınız.

 

Aracılığı dine sokan bir din anlayışının olduğu bir yerde “Hamili kart yakınımdır” anlayışını yok edemezsiniz.

 

Yolsuzluğu, "hayır kuruluşu" adına yapılınca meşru gören zihnin kanaat önderi, fikir babası olduğu bir ülkede bitiremezsiniz.

 

Kadını dövün, diyen bir "dinin" inanç mensuplarının yaşadığı ülkede, kadına şiddeti bitiremezsiniz.

 

Biz vatandaşlara; dindar insanın "ibadet hanelere" kapanan değil ; sorumluluk yüklenen, sosyal hayata müdahil insan olduğu bilinci verilmeli. Çünkü; dini/imanı/ibadeti sorumluluk değil de, yalnızca çok namaz kılmak anlayan bir toplumda sosyal bilinç, sosyal duyarlılık oluşturulmaz diye düşünüyoruz...

 

Ve diyorlar ki ;

 

Ülkemiz de öncelikle iç barışı ve acilen adaleti tesis etmeliyiz ki; dışarıya karşı bu bizim caydırıcı gücümüz olsun. İçeride ve dışarıda güçlü ve huzurlu bir ülke olmamız için bunlar olmazsa olmazlardır.

 

Vatandaş böyle düşünüp böyle söylüyor..