Van'lı Yazarlar:“Dinlemeler ne ahlaki ne de siyasidir“

17 Aralık operasyonları sonrasında gündeme gelen, yüz binlerce insanın dinlendiği ilgili tartışmalar devam ederken, İlke Haber Ajansı'na konuşan Vanlı yazarlar, dinleme olaylarının ne ahlaki ne de siyasi hiçbir boyutunun olmadığına dikk

VAN 20.03.2014 23:23:29 0
Van
Tarih: 01.01.0001 00:00
'Selam Terör Örgütü' bahanesiyle binlerce kişinin illegal bir şekilde dinlendiğinin orta çıktığı tarihi telekulak skandalı bitmek bilmiyor.

Son olarak 30 ilde 147 bin 858 kişiyi dinleyen karanlık yapı gündemdeki yerini koruyor. Peki dinlemelerin yasalarda yeri var mı? Yüz binlerle ifade edilen dinlemenin amacı ve arka planında neler var? Önümüzdeki günlerde yeni listeler ortaya çıkabilir mi? Gibi merak edilen soruları Vanlı yazarlardan Abdulhelim Almalı ve Fırat Toprak İLKHA’ya değerlendirdi.

Dinleme skandallarıyla ilgili olarak sorularımızı yanıtlayan Gazeteci Yazar Abdulhelim Almalı ile Eğitimci Yazar Fırat Toprak, bunun topluma izah etmenin mümkün olmadığına vurgu yaparak, çarpıcı değerlendirmelerde bulundular.

Özellikle Mavi Marmara aktivistleri dinlenmiş

Dinlemelerin ahlaki hiçbir boyutunun olmadığını belirten Gazeteci Yazar Abdulhelim Almalı, özelde Mavi Marmara aktivistlerinin dinlendiğine dikkat çekerek, “Şehit ailelerinin dinlenmesi, bizlerin dinlenmesi hayali bir örgüt adı altında yapılmıştır. ‘Selam örgütü’ diye hayali bir örgüt tasarlayarak Müslümanları bu sayede mağdur etmeyi amaçlamışlardır. Burada istedikleri ses kaydını alıp montajladıktan sonra bizleri suçlu ilan edeceklerdi.” dedi.

“Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu”

Olayın en üzücü tarafının bunu yapanların Müslüman kisvesi altında görünmeleri olduğunu ifade eden Almalı, “Bir taraftan İslam ahlakından bahsedeceksiniz. Bir taraftan İslam’ın hizmetini yürüttüğünü söyleyeceksin öbür tarafta İslamın kabul etmediği bir şekilde insanların özel hayatını ve gizliliklerini araştıracaksın. Bunu neyle izah edeceksiniz. Dolayısıyla bu çok tehlikeli bir durumdur. Bugün Türkiye’nin geldiği durum kimin faydasınadır. Cemaatin hepsi kötüdür demiyoruz. Ama içerinde dış bağlantılı bir yapılanma var” diye konuştu.

“Bir evde hırsız olması o evin yakılması gerektiği anlamına gelmez”

“Darbe yapıldığında ülkenin bütün değerlerini alıp götürüyorlar. Beyin gücünü alıp götürüyor. Ayrıca hortumculardan daha da fazla hortum yapıyor. Elbette ki Ak Parti içerinde yolsuzluğa bulaşan insanların hukuk önüne çıkarılması gerekiyor. Buna itiraz eden yok. Hukuki anlamda hesap vermelidirler. Ama bir evde hırsız olması o evin yakılması gerektiği anlamına gelmez Hortumcular mı daha tehlikelidir? Yoksa darbeciler mi daha tehlikelidir?” ifadelerini kullandı.

“Süreç önümüzdeki üç seçimi hedef alıyor”

17 Aralıkta başlatılan bu sürecin devam ettiğini ve sürecin hedefinde önümüzdeki yerel seçimler, ondan sonraki genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunun altını çizen Eğitimci Yazar Fırat Toprak ise “Önümüzdeki süreçte yapılacak olan bu üç seçimi etkilemeye dönük bir toplum mühendisliği yapılmaktadır. Bu dinleme skandalları ile yapılmak istenen bir toplum mühendisliğidir. Bunun bir şekilde icra edildiğini biliyoruz. Sürecin devam ettiğini ve bunun en az bir yıl kadar daha devam edeceğini söylememiz mümkün. Burada asıl hedef Türkiye’deki siyasi yapıyı yeniden dizayn etmedir” tespitinde bulundu.

“Bu siyaseti dizayn etme operasyonu yani bir darbe sürecidir”

Olayların sadece bir dinleme ya da bir yolsuzlukla mücadelesi gibi sonulsa da, aslında bunların Türkiye’deki siyaseti dizayn etme çabası olduğuna dikkat çeken Toprak, “Bu siyaseti dizayn etme operasyondur. Yani bir darbe sürecidir. Bunun özelikle açıkça vurgulanması lazım. Bizlerin hem yolsuzlukla mücadele etmemiz gerekir, hem de yaşanan darbe sürecine karşı çıkmamız gerekmektedir. Bu manada bizlerin takım tutar gibi bir tarafı tutmak yerine, adaletten yana tavır almamız gerekir. Ortada yaşanan bir darbe sürecinin olması, yolsuzluk iddialarını örtülmesini, haklı kılmaz. Ama yolsuzluk iddialarından yola çıkılarak da siyaseti dizaynetmeye yönelik bir takım operasyon yapılmasına da gönlümüz razı olmaz. Müslümanları, olayı çift boyutlu olarak görmeye davet ediyorum” diye konuştu.

“Dinlemeler ne ahlaki ne de siyasidir”

Dinleme olaylarını Ahlaki ve siyasi tarafların da değerlendirmesi gerektiğini söyleyen Toprak,Ahlaki anlamda olaya bakıldığında hangi sebepten olursa olsun kişinin mahremine nüfuz edilmesinin gayri ahlaki olduğunu vurgulamak lazım. Bunun ne beşeri hukukta, ne de ilahi hukukta yeri olmadığını biliyoruz. Bu manada özel hayatın dokunulmazlığı esastır. İslam şeriatı da bu anlamda açık kaideler içermektedir. Burada toplum itibarı ile belki olayın siyasi yönü daha ağır basıyorsa da, olayın asıl altı çizilmesi gereken yönü ahlaki yönüdür. Çünkü siyasetin geldiği bu seviyesizlikten kurtulması da, Ahlaki kurallara bağlıdır. Dolayısıyla dinlemelerin ahlaki olarak hiçbir karşılığının olmadığı, bilakis kötü ahlaklardan bir tanesi olduğunu vurgulamak isterim. Bu ahlaksızlığın önüne geçilmediği takdirde, ne kadar şey yapılırsa yapılsın boştur. Bir değer ifade etmez” diye konuştu.

“Önce olayın ahlaki yönüne vurgu yapılmalı”

Olayın siyasi yönüne de dikkat çeken Toprak, “Genel anlamda Türkiye’deki siyasi hayat bu şekilde medyatik manipülasyonlar, ince işçiliklerle ve toplum mühendisliği ile yürüyor. Onun için bu insanlar bu noktada mücadele edemedikleri insanları, bu gibi açıklarını arayarak, siyaseti dizaynetme yoluna gittiklerini görüyoruz. Siyasetin içine düştüğü güvensizliği yozlaşmanın getirdiği boyutu ortaya koyuyor. Benim buradaki düşüncem olayın önce ahlaki yönüne vurgu yapmak, sonra siyasi yönüne vurgu yapılması gerektiği kasnısındayım” şeklinde konuştu.

Olayın arka planında İsrail ve Amerika’nın çıkmasının da manidar olduğuna dikkat çeken Toprak, dinlemelerin amacını ise şu şekilde dile getirdi:

“Dinlemelerin ucunun İsrail ve Amerika’ya dayanması bunun ucunda farklı bir hedefin olduğunu da ortaya koyuyor. Yani yerli işbirlikçileri vasıtasıyla dinledikleri verilerden yola çıkarak toplumun ve siyasetin dizayn edilme yoluna gidildiğini ve bu uğurda büyük bir toplum mühendisliğinin yaşandığını söyleyebiliriz. Bu manada küresel egemenler buralarda elde ettikleri verileri kullanarak, siyaseti ve toplumu dizayn etme yoluna gidiyorlar” (Murat Dalgın-İLKHA)