Valileri halk seçsin!... Adil HARMANCI yazdı...

Tartışma da, bölünme fikrine şöyle götürüyor bayları; Güya ‘büyük şehir’ uygulaması ile federasyonlar oluşacak, valiyi, kaymakamı, emniyet amirini halk seçecek, bu da ilerde Kürdistan devletine yol açacak!

VAN 26.11.2012 15:17:56 0
Valileri halk seçsin!... Adil HARMANCI yazdı...
Tarih: 01.01.0001 00:00
13 ilin ‘büyük şehir' statüsüne alınması ‘bölünüyor muyuz?' tartışmasını da beraberinde getirdi. Tartışmayı başlatanların başında ise, MHP, BBP gibi aşırı milliyetçi çevreler geliyor.



Adil HARMANCI yazdı...




Zaten bunlara Allah tarafından, “dünya yaşamına artık son veriyorum, haydi herkes cennete” diye bir vahiy bile gelse, onlar yine de “Bölünebiliriz, Misak-ı Milli sınırlarına dokundurtmayız” diyecekler.


Bir sınır olsun da içinde ne dolap dönerse dönsün önemli değil bunlara göre; o sınırın içindekiler devşirmemidir, devşirme bile olsalar aç mıdır, hergün onlarcası katliama uğruyor mudur, fuhuş diz boyu mudur, yüzde 65’nin akıl zekası izne çıkmış mıdır, bu onlar için o kadar da önemli değil.



Bu gibi çevreler ‘sınıra zeval gelmesin de ne olursa olsun’ hesabında. Adem döneminden kalan yöntemlerle mi idare ediliyoruz, teknoloji ve bilim yoksunu olarak yerlerde mi sürünüyoruz, umurlarında değil bunların, yeter ki Kürtlere nefes aldırılmasın da, memleketin ‘çakıl taşına’ zarar gelmesin de, gerisi ne olursa olsun! 
Tartışma da, bölünme fikrine şöyle götürüyor bayları;



Güya ‘büyük şehir’ uygulaması ile federasyonlar oluşacak, valiyi, kaymakamı, emniyet amirini halk seçecek, bu da ilerde Kürdistan devletine yol açacak!
 Oysa Türkiye’de bu uygulama yeni değil. Yıllar önce başlatılmış bir uygulama. İstanbul’u, Ankara’sı, İzmir’i, Adana’sı, Antep’i, Kayseri’si yıllar önce büyük şehir olmuş bir ülke burası ve ne bir federasyon ne de bir eyalet kurulmuş bu güne dek. Bu 13 vilayetle Kürdistan devletinin ön hazırlığı nasıl yapılıyor, gerçekten bunu anlamak mümkün değil.



Kürdistan devleti bir yana da, bizim gerçekten de şu anda bir şeye çok ihtiyacımız
var. Şu valileri kendimiz seçsek de, biraz çağı yaşasak; kentimizi tanıdığımız, huyunu-suyunu, karekterini, bilgi seviyesini, niyetini, tutumunu bildiğimiz, kendi dilimizden konuşan, halktan birisine teslim etsek.


Öyle bir vali seçsek ki, canı her istediğinde belediye ile zıtlaşmasın, bir afet durumunda parti ayrımı yaparak, halkın bir kısmına sırt çevirmesin. Hizmet konusunda belediye başta olmak üzere, ildeki tüm kurumlarla eşgüdüm içerisinde çalışma yürütsün. Evet, böyle bir vali. 


Ve kendi valimizi kendimiz seçsek de, şu Ankara’nın gönderdiği, her hangi bir üniformalıdan farklı davranmayan resmi valilerden kurtulsak.
Aslında şu milliyetçi çevrelerin cekincesi de budur galiba. Yoksa Kürdistan falan değil. Valileri, halkın sırtındaki devletin sopası olarak biliyorlar ve bu sopanın eksik edilmemesi gerektiğini düşünüyorlar. Valileri, devletin devamı için bir garantör gibi görüyorlar. Her ilde dikta bir yönetim ve köle bir yaşam.. Bunların esas istedikleri bu!
Hatırlarsanız OHAL döneminde Süper Vali’miz bile oldu bir ara. Hayri Kozakçıoğlu.
Diyarbakır’a üs kurmuş, bölgedeki gelişmeleri bir hükümdar havasıyla yönetiyordu.


Mahmut Yılbaş gibi, köy boşaltan, faili meçhullere zemin hazırlayan valilerimiz oldu. Zenginleşip tatil beldelerinde bina diken valiler... O derece valilere ihtiyaç duyan ve o derece valilere düşkün bir ülkeyiz..

Oysa ister geçmişte, ister şimdi valiler hiçbir zaman kentin valisi olamadılar, her zaman ‘devletin valisi’ ve kendi çıkarlarının koruyucusu olarak kaldılar. Hele bu Doğu için çok daha acı bir gerçektir.


Elbette ki, valinin, kaymakamın, emniyet müdürünün halk tarafından seçilmesini istemezler. Ve bakmayın onların seçim meydanlarında oy için halkın ayağına kapanmalarına, aslında onlar asla halka güvenmezler... Valileri halk seçmesin diye Kürdistan devletini bahane etmeleri de koca bir yalan...
Tek neden halka olan güvensizlik...