Uydurulmuş din’in Amentüsünün içine kattığı son farz; “Mustafa İslamoğlu’na sövmek!”

Ramazan Yaman

VAN 29.07.2017 08:41:04 0
Uydurulmuş din’in Amentüsünün içine kattığı son farz; “Mustafa İslamoğlu’na sövmek!”
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Her dinin olduğu gibi uydurulmuş dinin de kaideleri vardır! 

 

Birincisi, senin gibi inanmayan herkese, ama herkese küfür edeceksin!

 

İkincisi, senin gibi inanmayanın sözünü asla dinlemeyeceksin!

 

Üçüncüsü, senin gibi inanmayan herkese uygun bir yafta bulacaksın!

 

Eğer uygun bir yafta bulamıyorsan tarihe müracaat edeceksin!

 

Olmadı, komşu gruplardan ödünç yafta alacaksın!

 

Uydurulmuş dinin amentüsü vardır!

 

Birincisi, Allah’ı tutarsız, kendi koyduğu kurallara, kaidelere (sünnetullah) uymayan, gücünün esaretinde bir ilah olarak tasavvur edeceksin! 

İkincisi, ihlas suresinde Allah’ın kendini ifade ettiği gibi değil, arada canı sıkılıp birilerinin kılığına girerek yeryüzüne inen, kainatı bir ölümlünün bünyesinden idare ettiğine inanacaksın!

 

Her şeyden münezzeh, her şeye güç yetiren, her noksanlıktan beri, her kuluna şah damarından daha yakın, her kulunun tasavvur edemeyeceği kadar “uzak” oluşuna aldırmayacak, bazılarının kabre girerken, mahşer yerinde “pazarlık” yapabileceği bir varlık olarak hayal edeceksin!

 

Bazı sıfatlarına el koyup, kendi müritlerine, kendi mezhebindekilere, kendi anlayışındakilere kırpıp kırpıp satacaksın!

 

Cabbar, kahhar sıfatlarını da elinin altında tutacaksın ve gerektiğinde kendinin ve çevrendekilerin “dil” silahına mermi yapacaksın!

 

Allah ile ilişkini, bir bakan’a ulaşabilmek için yalakalık yaptığın sekreteriyle olan ilişkine indirgeyeceksin!

 

Mantık hatası, aptallık, salaklık, sığlık yaptığına falan aldırmadan diyeceksin ki; “Bir bakan ile görüşmek için kıytırık sekreterini, ya da bakan’a yakın adamları devreye sokuyorsun da, koskoca Allah ile görüşmek için, koskoca adamları aracı kılmak neden zoruna gidiyor?” diyeceksin!

 

Peygamberin hayatına ilişkin ne kadar kendi menfaatine yamayabileceğin, istismar edebileceğin sözler ve fiiller varsa alıp tepe tepe kullanacaksın!

Yoksa oturup uyduracaksın!

 

“Peygamber bizim yaptığımız kutlamalara katıldı!” diyeceksin!

 

Peygamberden olduğu rivayet edilen tüm sözlere (hadislere) inanmayı dininin temel emri olarak kabul edeceksin.

 

Kur’an’a tezat teşkil eden, birilerinin siyasi veya çıkarcı Saiklerle uydurmuş olduğuna falan aldırmayacaksın!

 

Falan sufi’nin, filan şeyhin, feşmekan hocanın rüyalarını, halüsinasyonlarını, vehimlerini delil olarak öne süreceksin! Ve diyeceksin ki; “Sen o Allah dostundan daha mı iyi bileceksin!”

 

Sana; “Peki senin şeyhin Allah ve resulü’nden daha mı iyi biliyor?” diye sordukların da, hemen, “ İran ajanı, sebatayist/gizli Yahudi, 

Vehhabi, hadis inkarcısı, oryantalist uşağı..” diyecek ve taraftarlarının kafalarının karışmaması için hemen bu itiraz sahiplerini aforoz edeceksin!

Zaten taraftarlarının bu etiketlerin birbiriyle çeliştiğini düşünebilecek, yani bir adamın hem Şii, hem Vehhabi, hem İran ajanı, hem sebatayist nasıl olabileceği sorusunu sorabilecek akıl ve donanım imkanını önceden ellerinden almış olacaksın!

 

İmkanların bunlarla sınırlı değil!

 

Uydurulmuş veya uydurduğun “hadislerin” kur’an’la ve peygamberin diğer hadisleriyle çeliştiğini iddia eden olursa, “Hadis usulü” diye , “Ledün ilmi” (gizli ilim! Artık kimden neden gizlendiyse, ayan olana neden ayan olduysa!) diye peygamberin ve onun sahabesinin bile bilmediği disiplinlere sığınacaksın!

İşine yarayan ne kadar yalan varsa söyleyeceksin!

 

Hiç korkmayacaksın!

 

İçinden Allah, Peygamber; hele çoğunluğun desteğini alacak “Ehli sünnet”, “Ehli beyt”, “Masum imanlar” Ali, Cafer, Ebu Hanife, Meşayık, “hazretleri”, “Gale Rasülallah” geçen cümleler kurduğun da müntesiplerinin tereddütsüz inanacağı güveniyle konuşacaksın!

 

Uydurulmuş dinini Allah’ın dininin üstüne öyle bir boca edeceksin ki, Allah’ın dini görünmeyecek! Ki, yaşanmayacak!

 

En şaşmaz ve hedefini ıskalamaz silahın, “Hadis inkarcısı!” yaftası!

 

Bu, seni beslemek için uydurulmuş, insanları sürüleştirmek, aklını iğdiş etmek, kur’an’dan uzak tutmak için peygambere atfedilmiş tüm sözleri “sahih” ve “muteber” kılar!

 

Seni, peygamberin bir numaralı “dostu”, peygambere aşağılık sözler yakıştırmaktan utanç duyanları ise taraftarlarının gözünde “zelil” kılar!

Uydurulmuş din’de “takva” derecesini, nirvana’ya çıkarmanın son yıllarda en pratik ve en kolay yolu, Mustafa İslamoğlu’na hakaret etmek, onun söylediği her şeye kafadan itiraz etmek…

 

Şeytan yanını ne kadar aktif hale getirebilir ve İslamoğlu’na ne kadar küfür edebilirsen, uydurulmuş dindeki konumun, “ihlas’ın”, itibarın o derece yüksek olup, “cennette” sahip olacağın huri sürülerinin sayıları o nispette fazla olur!

 

Yeter ki sen İslamoğlu’na küfür edebilecek potansiyelini diri ve aktif hale getir! İslamoğlu istediği kadar aktif iyiden, aktif akıldan, aktif Müslüman’dan bahsetsin!

 

Senin aktif küfür edebilme kat sayına onun ve onun kur’an çağrısına, kur’an’ın peygamberine uyma çağrısına iştirak edenlerin erişmesi indirilmiş dine uydukları sürece mümkün değildir!

 

Senin eğrilen, bükülen kıvrılan, yamulan binbir suratlı uydurulmuş dinin de ise İslamoğlu’na sövmek farzdır! O yüzden say gitsin!

 

Fakat kıyamet günü uydurulmuş dinin hükümleriyle yargılanmayacağını son söz olarak hatırlatmak isterim! Ona göre!

 

Evet! Seni Allah’ın kitabıyla yine senin lehine tehdit ediyorum!