Üç fotoğraf karesi ve O FOTOĞRAF

Celal Kazdağlı

VAN 5.09.2015 10:36:32 0
Üç fotoğraf karesi ve O FOTOĞRAF
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Çok şey anlatır bir fotoğraf karesi... Bakarsan; görebilirsen...

Size 4 fotoğraf karesinden söz edeceğim. İlk üçü bir süreci anlatıyor; işin nereden nereye geldiğini gösteriyor. Dördüncüsü bir kırılma anı, dönüm noktası... Hayata, olaya başka türlü bakmamızı bize mecbur bırakan bir fotoğraf.

İlk Fotoğraf:

Tarih 21 Mart 2011. Yer Şırnak, Silopi.

Olaylı bir Nevruz.

BDP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel bir Başkomiser’e tokat atıyor.

Donuk fotoğraf karesinin biraz öncesine gittiğimizde tablo şöyle:

Sabahat Tuncel iki erkeğin önünde hızla geliyor, iki kişinin arasında duran Komiser’in suratına şamarı yapıştırıyor. Polis durumu kabullenip geri çekiliyor.

Sonuç: Emniyet Müdürlüğüne yükselen O Başkomiser faizi ile birlikte 36 bin 720 TL tazminat kazanıyor.

O tarihte PKK ile Oslo görüşmeleri yürütülüyor.

Belli ki “O Fotoğraf”, “örgütün tokat attığı devlet” görüntüsünü vermek için özel üretilmiş bir mizansendi.

“Bölgede devletin değil örgütün borusu öter” mesajı verilmek isteniyordu.

Oysa gerçek bu değildi.

Oslo süreci akim kaldı; 2013’te çözüm süreci başladı.

“O Fotoğraf” bu defa “çözüm sürecinin örgüt için ne mana ifade ettiğini anlatmak için” kullanıldı.

İkinci Fotoğraf:

Tarih 9 Haziran 2014. Yer Diyarbakır Meydanı.

Kadınlar... Kürt kadınları... Anneler ortaya dökülüp “Dağdaki çocuklarımızı istiyoruz” dediler ve 25 gündür sürdürdükleri eylemi bir adım ileriye taşıdılar; iki günlük açlık grevi başlattılar.

Herkesin sustuğu, PKK’nın çizdiği zihin dünyasının dışına çıkılmasına bile cesaret edilemeyen bir yerde Kürt Anneler PKK’ya sadece meydan okumadı, “çocuklarımı geri ver” dedi.

Bu ezberbozan bir fotoğraftı. Bize aşağılarda, diplerde nelerin değiştiğini gösterdi.

Üçüncü Fotoğraf:

Bu fotoğrafı çeken olmadı. Önümüzde siyah beyaz da olsa bir kare yok.

O fotoğrafı ben size anlatacağım.

Tarih 3 Eylül 2015. Yer Şırnak.

Bir Jandarma Uzman Çavuş... Eşi hastalanıyor. İki çocuğuyla birlikte hastaneye götürüyor. Belli ki, evinde çocuklarını bırakabilecek bir başkası yok.

Hastane dönüşü PKK’lı 4 terörist çarşı içinde güpegündüz yolunu kesiyor. Aracını durdurmak zorunda kalan Uzman Çavuş önce silahına sarılıyor... Yanında eşi ve çocukları var... Onlar zarar görmesin diye hızla araçtan inip PKK’lıların yanına gidiyor.

Orada şehit olacak. Belli. Ailesi için kendini feda ediyor.

Eşi... Çocuklarının annesi... hastalığını unutuyor eşinin yanına PKK’lı 4 teröristin silahlarının karşısına dikiliyor.

“Öleceksek beraber öleceğiz” diyor.

O ana kadar durumu izlemekle yetinen Şırnaklı Kürt vatandaşlar birden harekete geçiyor. Onlar da 4 PKK’lı ile Uzman Çavuş ve Eşi’nin arasına giriyor ve Uzman Çavuş’u kurtarıyorlar.

“Yiğit düştüğü yerden kalkar” diye bir laf vardır ya...

Bu çekilmeyen Üçüncü Fotoğraf tam anlamıyla odur.

21 Mart 2011’de Sebahat Tuncel’in Şırnak Silopi’de Başkomiser’e attığı o şamara verilen cevaptır.

Şırnak’ta Kürtler 4 yıl 5 ay 14 gün sonra PKK’ya “Burada senin borun ötmez” demişlerdir.

Gerisi devletin işidir.

Dördüncü ya da O FOTOĞRAF:

Tarih 2 Eylül 2015, yer Bodrum.

Doğan Haber Ajansı Muhabiri Nilüfer Demir’in çektiği 2 yaşındaki Aylan Kurdi’nin fotoğrafı.

187 gazeteye manşet olan ve dünya liderlerinin konusu haline gelen bu fotoğraf çok şeyi değiştirecektir.

Bir fotoğrafın neyi değiştirebileceğini göreceğiz.

O fotoğraf bize de gazetecilere de bir işin nasıl yapılacağını, bir mesleğin nasıl icra edileceğini ya da edilmeyeceğini gösteriyor.

Teşekkürler Nilüfer Demir.