Üç FETÖ’cü karakter: Bir öğretmen, bir general, bir temizlikçi

Ergün Yıldırım

VAN 26.08.2018 10:36:48 0
 Üç FETÖ’cü karakter: Bir öğretmen, bir general, bir temizlikçi
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Üç FETÖ’cü karakter: Bir öğretmen, bir general, bir temizlikçi
FETÖ operasyonları başladığı andan itibaren Ankara’da tahkikatlarda bulunan bir hakim arkadaşım benimle çok önemli gözlemlerini paylaştı. Özellikle bu yapıyı bir sosyolog olarak daha iyi tanımam gerektiğini hatırlatarak benimle konuştu. Bunlar içinde üç önemli olay tam manasıyla birer örneklem. Bir açıdan FETÖ’nün nasıl bir teoloji ve sosyolojiyle birleşen bir hareket olduğunu bize gösteriyor. FETÖ’nün ruhunu bu üç örnek olayda görebiliyoruz. Sapkın bir dinsel hareketin
sosyolojisini gözler önüne seriyor.

Birinci örnek: Soruşturulan zanlı daha 2014 yılında hakim arkadaşıma “mehdi karşısında helak olacaksınız” diyor. Henüz darbe girişimi yok. FETÖ’nün medya organları zehir zemberek propaganda üretiyorlar. Bir zanlı hakime tehditler savuruyor: Mehdi karşısında helak olacaksınız! Helak olan kim ve mehdi kim? Bunlar önemli sorular, cevapları da önemli. Mehdi, Fethullah Gülen. Onun karşısında helak olacak ise onun peşinden gitmeyen herkes. Tam manasıyla bir dehşet senaryosu! Hayır senaryo değil. Buna inanıyor insanlar. 15 Temmuz, aynı zamanda bir “mehdi hareketi” girişimi. Ülkenin Cumhurbaşkanını, devletin en üst organlarını, Millet Meclisini ve halkını helak etmeye kalkışıyor. Darbe, bir mehdilik hareketi! Bu motivasyon ile ortaya çıkıyor.

İkinci örnek: 15 Temmuz darbe mehdi hareketi girişimi olmuş! Bir tümamiral, hakim arkadaşımın karşısına çıkarılıyor. Ağlıyor general. Hakim kızıyor. Generale “sana ağlamak yakışıyor mu?” der. General “ ahirette onunla karşılaşınca başaramadığım için ne diyeceğim” diye cevap veriyor. Bir general düşünün! Ülkenin en yetenekli çocukları arasından seçiliyor, özel eğitimlerden geçiyor, ciddi bir bilgi donanımına sahip oluyor ve belli bir yaşın üstüne geliyor. Sonra bütün bunları aşarak “ahirette onunla karşılaşınca başaramadığım için ne diyeceğim” diyor. Kime diyecek? Tabii ki Gülen’e. General olacak kadar bilgi donanımına ve yaş olgunluğuna sahip olmasına rağmen Gülen’i bir kült olarak benimsiyor. Onu mutlaklaştırıyor. Ona hesap verecek konumda kendisini görüyor. Bütün eleştirel bilinç yerle bir olmuş. Körleşme buna derler. General de olsa körleşme oluyor. Neden bu körleşme çıkıyor ortaya veya neden çıktı? Bugün derinlemesine araştırmamız gereken bir konu bu. Sosyologlar ve psikologlar iş başına!

Üçüncü örnek: Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki temizlikçi, Meclis’teki FETÖ’cülerin abisi. Saat 17.00de, darbeden haberi var. Bir generalden bir temizlik işçisine geçiyoruz. Bütün temizlik işçilerine saygımız var. Ancak insanların yaptığı iş ile üstlendikleri rol arasındaki orantısızlık dikkat çekici olur her zaman. Bütün illegal terör yapılarında bunlar var. Osman Baydemir belediye başkanı iken bir belediye temizlikçisi tarafından sorgulandığını hatırlayalım. Burada da halkın seçtiği ve önemli saygınlığı olan insan ya da insanları bir temizlik işçisi yönetiyor. Neden? Çünkü bütün terör örgütleri elemanlarına şunu hissettirmek istiyorlar. “O görev sana ait değil, bizim sayemizde oradasın. Biz olmadan sen bir hiçsin”. Öznelliği ve şahsiyeti öldüren illegal politika budur. Nitekim yıllar önce bu hakim arkadaşım bana Gülencilerin hakimlerine ve profesörlerine kurban derisini toplamalarını eleştirirken buna benzer şeyleri söylemişti bana. “Bunların şahsiyetlerini eziyorlar, kendilerini hakim ya da büyük adam görmesinler diye” demişti. Oysa insanların gözünde bu davranışlar ne kadar mütevazi görünmüştü! Sonunda hakim arkadaşım haklı çıktı!

Bir öğretmen, bir general ve bir temizlikçi örneğinde FETÖ yapısı kendisini ele veriyor. Üç kişide üç temel özellik kendini ele veriyor: Mesiyanik, şahsiyetsizlik ve körleşme . Bu özellikler insanları tehlikeli gruplara dönüştürüyor. Toplumu dinamitleyen varlıklar haline getiriyor. FETÖ ile mücadele ederken bu bilinçler ve inançlarla da mücadele etmeliyiz. Biz sosyal bilimcilere bu konuda çok iş düşüyor. Çünkü bu tehdidi tümüyle savmamız ve benzerlerinin yeniden ortaya çıkmasını engellememiz için siyaset tek başına yetmez, güvenlik mücadelesi de yetmez. Bunlara yol gösterecek ilmi çalışmaların yapılması zorunludur.