Türkiye’nin dış politika açmazı...

Hasan CEMAL

VAN 24.11.2012 15:31:35 0
Türkiye’nin dış politika açmazı...
Tarih: 01.01.0001 00:00
Irak’la 48 anlaşma, Suriye’yle 52 anlaşma, İsrail’le Filistin arasında arabuluculuk, İran’lanükleer diyalog, Rusya’yla gelişen ilişkiler, Başkan Obama’yla şahsi dostluk, PKK ileOslo süreci derken, nereden nereye geldik. Çıkmazdayız. Sürekli yeni cepheler açtık, hiç durmadan hedef büyüttük. Böyle dış politika olur mu?

 

2009 yılı kasım ayı.  Irak’la, Bağdat’taki merkezi hükümetle imzalanan, çoğunluğu ekonomi ve enerjiyle ilgili 48 anlaşma... Bağdat’ta yapılan ortak bakanlar kurulu toplantıları...
Suriye’yle imzalanan 52 anlaşma ve Şam’da ortak bakanlar kurulu toplantıları...
Lübnan’la 54 anlaşma...
Şimdi bu anlaşmaları hatırlayan ya da ne çıktı bu anlaşmalardan sorusunun karşılığını merak eden var mı?..
Bağdat’taki merkezi hükümetle, Başbakan Maliki’yle Ankara’nın ilişkileri kötü seyrediyor.
Suriye malum, Esad’la düşmanız.
İsrail’le çoktan beri kapıştık.
Suriye’den dolayı İran’la da iyi değiliz.
Suriye sınırına Patriot füzeleri, Rusya’yla ilişkileri germeye başladı.
Bir tek Irak Kürdistan yönetimiyle ilişkiler iyi seyrediyor. Ancak, Barzani’yle Talabani’nin Türkiyekonusundaki tavırları arasında da bazı nüanslar, görüş farklılıkları dikkati çekiyor.
Ayrıca şu rahatça sorulabilir:
Bağdat’la Tahran, Ankara’nın Barzani’yle ilişkilerini de torpillemek için ilginç tezgahlar içinde mi?..
Yazımın başından beri çizmeye çalıştığım bu resmin bütününe bakınca, önplana çıkan bir mesele daha var:
PKK’nın Türkiye’ye karşı genişleyen manevra alanı...
Bağdat, Şam, Tahran ya da İsrail, hatta Rusya, bunlar öylesine odaklar ki, PKK’nın değirmenine istedikleri zaman su akıtabiliyorlar.
Bazılarının şimdiden musluğu açtığı söylenebilir. İki hafta önce Erbil’de, PKK’yı çok iyi bilen ve yıllardır yakın markajda tutan bir kaynak bana özetle şunları söyledi:
“PKK’nin silahtı, mühimmattı, hiçbir sıkıntısı yok bugün... Ayrıca, bunları elde etmek için dağlardan, tepelerden katır sırtında taşımak da gerekmiyor.  Eskiden nakliyat böyle yapılır ve füzelerin çok hassas olan tetik sistemleri dağa gelene kadar bozulurdu. Artık böyle değil. İran tarafından kamyonla, arabayla getirilip PKK’ye teslim ediliyor. Bugün PKK’nin elinde uçak ve helikopterlere karşı füze var, doçka var uçaksavar silahı olarak... Bu yüzden Türk uçak ve helikopterleri eskisi gibi alçaktan uçamıyorlar.”
Çekmeye çalıştığım bu fotoğrafla neyi mi anlatmak istiyorum?
Özeti şu:
Evet, Suriye’deki iç savaş Türkiye yüzünden çıkmadı. Arap baharı da Türkiye’nin işi değil. Evet, Mavi Marmara gibi insanlık dışı, hukuk dışı baskını da biz yapmadık.
Bunlar doğru tespitler.
Ama bu tespitler, bugün Türkiye’nin içine düşmekte olduğu sarmalı, cendereyi değiştirmiyor.
Türkiye fazlasıyla hedef büyütmüş durumda. Kendine sürekli yeni cepheler açıyor.
Bu bir olgu.
‘Sıfır sorun’dan gelmiş olduğumuz bu nokta, eski deyişle tam bir vakıa.
Irak’la 48 anlaşma, Suriye’yle 52 anlaşma, İsrail’le Filistin arasında arabuluculuk, İran’la nükleer diyalog, Rusya’yla gelişen ilişkiler, Başkan Obama’yla şahsi dostluklar, PKK ile Oslo süreci derken, bugün içte ve dışta gelinen nokta budur.
Bu kadar cephe açılır mı?
Böyle dış politika olur mu?