Türkiye ve Rusya İdlib operasyonunun ‘tasarımında’ anlaştı

Nedret Ersanel

VAN 15.09.2018 10:03:30 0
 Türkiye ve Rusya İdlib operasyonunun ‘tasarımında’ anlaştı
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Türkiye ve Rusya İdlib operasyonunun ‘tasarımında’ anlaştı
10 günün Tv tartışma programları ve gazete haberlerini toparlasak, muhtemelen İdlib üzerine bugüne değin yazılıp-çizilenleri fersah fersah katlayan bir külliyat oluşur. Ama ‘stratejik hülasa’ nedir derseniz...

Ya size 2011’den başlayarak kronoloji bayıcı bir ders tekdüzeliğiyle tekrar tekrar anlatılıyor ya da mikro-parçacıkların büyük haritayı nasıl etkileyeceğini vaaz eden “pikselizasyon kutsaması” yapılıyor...

Gerçeklikten uzak işler...

*

İdlib üzerinden Astana İttifakı’na abanan ABD/Batı cüssesinin gerçek ağırlığını tartmalıyız. Astana, hedefi pek belirgin olduğu için “geçici” olarak tanımlanabilir, zaafı da budur.

İlaveten, üç ortağın diğerlerine ilişkin nitelikli kaygıları da kaşınmaya her zaman müsait. İran, ABD-Rusya yakınlaşmasından korkuyor. Türkiye, Rusya-ABD yakınlaşmasından korkuyor. Rusya da-seçenekler içinde en kolayı-Türkiye-ABD yakınlaşmasından korkuyor...

Tahran zirvesinde Putin’in ABD’nin ismini dahi ağzına almaması İran’ın gözünden kaçtı mı sanıyorsunuz?

Yine de bu zafiyet ve korkuların hemen hiçbiri Ocak 2017’den günümüze sayısız sınamadan geçen Astana duvarını aş(ındır)amadı.

Bakarsanız, Suriye’de sağlanacak başarının bu modelin uygulanabileceği yakın coğrafyalara ve yeni ortakları erişme olasılığı da var.

Ama önce İdlib’den geçilmesi gerekiyor…

*

Rusya’nın İdlib çeperine yönelik saldırıların anlamlandırılması lazım. Türkiye’nin İdlib içini çözme planlarına hem destek veren hem zaman sınırlarını hatırlatan ataklardır. Moskova’nın İdlib içinden uzlaşmak isteyenlere şans vereceğini bu kabule yaslanarak söyleyebiliriz.

Tahran’da Türkiye, İdlib’deki menfaatleri zorlanırsa Astana formatını terk edebileceği imasını da yaptı. Rusya bu kartın ucunu gördüğü an, “stratejik ittifak” kalemlerini hatırlamış olmalı.

Bu yüzden, “Rusya sadece kendi çıkarlarını düşünür, gerisini umursamaz” düsturu üzerinden, Türkiye’nin vaadlerini İdlib’te yerine getirmesi için bekleyecek.

*

O vaatlerden biri, Rusya gibi bir süper gücün çoğu model uçak kıvamında kıytırık İHA/Drone saldırılarından mızmızlanmasını kesmek adına verdiği “üsleri kuruyacağı” sözüydü. Dünyanın gördüğü en şaşalı askeri tatbikatlardan ‘Vostok-2018’i yapan Rusya, “kendimizi koruruz” bile diyemedi canlı yayında.

‘Cumhurbaşkanı’nın ateşkes çağrısına Astana ortaklarından değil de aramızın limoni olduğu Batı ülkelerinden destek gelmesi’ni biz de anlamlı bulmalıyız ama keyfe göre elbise kesemeyiz...

Bu cümleye, ‘Batı’yla yeniden aşk’ eklemek Ankara aklına hakaret. Bu destek zehirli. Ama Batı’nın bu tavrı Ankara için “kullanışlı”.

Türkiye bu Batı kartlarını Astana ortaklarına yöneltiyor ve İdlib’de elini/zamanını rahatlatıyor. Örneğin Cumhurbaşkanı’nın WSJ’a yazdığı, “Dünya Esad’ı Durdurmalı” mesajı oydu. Amerika’da yayınlandı Moskova’da okundu.

Elimizin tersini de kullanıyoruz. Menbiç’in savsaklandığına ilişkin resmi söylemin şimdi ortaya çıkması da ABD’yi itekleme.

ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Eric Pahon’un Türk gazetelerine verdiği bir röportajda, “Türk askerlerinin Menbiç’e girmesi söz konusu değil” cevabı, Washington’un gerçekten de özel bir sersemlik döneminden geçtiğine delil. Menbiç’teki işbirliğinin neden ilerlemediğine Pentagon, “telsizleri kurmak zaman alıyor” balonunu layık görüyorsa, nükleer silahların başında kimin durduğundan herkesin endişelenmesi gerekiyor.

İşte bu ABD Türkiye’ye İdlib’te “yürü” mesajı veriyor. Türkiye-Batı ilişkilerinin düzeleceğine ilişkin temenni sahipleri bu mesajı delil gösteriyorsa, TSK yürüyeceklerin başına bu kalemleri koymalı!

*

ABD’nin bizzat BMGK’nde resmen dillendirdiklerine göre, Astana çökmüş durumda ve ateşkes teklifi reddedilince Türkiye gerçekleri gördü.

Bu cümleleri kuran, “topuklu giyiyorum çünkü BM’e İsrail karşıtı teklif getirenleri tekmelemek için” diyen Nikki Haley olmasa inanacağız. Türkiye bir tarafa, önce Rusya ve İran Astana’nın ne denli işe yaradığının farkında.

Tahran zirvesinin ardından, Ankara’nın İdlib dosyasını kapamadığını yazmıştık. Cumhurbaşkanı’nın dönüş uçağında söyledikleri asıl bu yönde anlaşılmalıydı.

Cuma günü gerçekleşen, Almanya-Fransa-Türkiye-Rusya heyetleri arasındaki ön-temaslarla beraber, Kremlin’in 17 Eylül günü Soçi’de Erdoğan-Putin görüşmesinin gerçekleşeceğini duyurması-Tahran’dan sadece 10 gün sonra!-farklı bir aşamaya geçtiğimize işarettir.

Yazabiliriz ki, Şam yönetiminin İdlib’e yönelik bir hamlesinin önüne geçip, başta Türkiye-Rusya’nın bölgeye vaziyet etmesi maddelendirilebilir olgunluktadır.

İdlib’te ne yapılacağının “tasarım” ve “düzenekleri”ş işleyiş biçimi bağlanmış görünüyor.

Önemlidir!

Lavrov: ‘Astana üçlüsü, ABD’nin Rakka’da yaptığını İdlib’te yapmayacak. Türkiye’nin kurduğu 12 gözlem noktası durumu yatıştırıyor ’…

*

Son olarak biteviye tekrarlanan ve özellikle bölgeden “bildiren” kaynakların köpürttüğü, “bu HTŞ nasıl silahsızlandırılacak, bunlar Türkiye’ye saldırır, bölgedeki bütün örgütler birleşti” türünden “arkasını” meçhul zorlaştırıcılara cevap “silah” olabilir!

Bölgedeki terör örgütlerinin İdlib’le bağları silahsızlandırılmaları ve/veya etkisiz hale getirilmelerini zorlaştıran faktör olarak sunuluyor. Tersidir! Bu yüzden çözülecekler...