TÜRKİYE KOMUTASINDAKİ NATO KUŞATMASI…

YENİLENMİŞ NATO SINIRI!

VAN 14.05.2016 11:26:29 0
TÜRKİYE KOMUTASINDAKİ NATO KUŞATMASI…
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Rusya ile birlikte Türkiye, Karadeniz’de “başkasını istemez”! O başkasının adını da koyalım; ABD!  
Amerika’nın kendi başına Karadeniz’e vaziyet etmesi mümkün olmadığından, bugüne kadar NATO üzerinden bölgeye sızmaya çalıştı.
Yenişafak/ Nedret ERSANEL
Ukrayna-Kırım-Suriye zincirleme krizlerinin ardından Türkiye’nin Karadeniz politikası gözden geçirilse de, “yeniden yapılma” sürecine gidilmedi…
Türk Deniz Kuvvetleri, Rusya’nın Karadeniz filosunu donatma/büyütme açıklamalarını not edip, gerekenler için kolları sıvadı ama Ankara yeni siyasi inşa süreci başlatmadı. Sabır çekti.
Karadeniz konusu biraz gıllıgışlıdır..
Türkiye’nin kuzey denizini stratejik açıdan nasıl gördüğünü üç anlaşma üzerinden anlarız; 1. BLACKSEAFOR. 2. ‘Karadeniz Uyumu Harekâtı’ ve 3. ‘Karadeniz’e Sahildar Ülkeler Sınır/Sahil Güvenlik Teşkilatı İşbirliği Forumu (BCSF).
Bu üç bölgesel mekanizmaya Rusya da dahildir, destek verir.
Dışişleri’ne alenen söyletemezsiniz ama Rusya ile birlikte Türkiye, Karadeniz’de “başkasını istemez”!
O başkasının adını da koyalım; ABD!
Amerika’nın kendi başına Karadeniz’e vaziyet etmesi mümkün olmadığından, bugüne kadar NATO üzerinden bölgeye sızmaya çalıştı.
Bunun için de Karadeniz’de “terör ve uyuşturucu kaçakçılığı”, vb mazeretler üretti.. Hemen hepsine Türkiye ve Rusya tarafından dirsek gösterildi.
İşin doğrusu da buydu.. Rusya ve Türkiye gibi iki güçlü ülkenin kapalı bir denizi kontrol edemediğini düşünmek garip olur.
Öte yandan istisnai durum Rusya-Gürcistan savaşında ortaya çıktı. ABD’nin bölgede bulunması gerekiyordu ve Türkiye bu ince-narince diplomasiyi, Karadeniz’i uluslararası ataklardan korumada temel belge/güç/sözleşme olan Montrö’ye sırtını dayayarak yürüttü.
O dönemde Karadeniz’deki savaş gemilerinin üzerinde Türkler ve Ruslar çıkış yollarını masaya yatırırken, Amerikan savaş gemileri biraz daha bölgede kalabilmek için pervane kırıyorlardı.
‘CLİCK’ SESİ…
Sonra…
“Karadeniz’e kıyıdaş ülkeler arasında güvenlik işbirliği temelinde üzerimize düşeni yapmalıyız. Hava, kara ve denizde atılması gereken adımları NATO üyeleri olarak birlikte atmak zorundayız. Eğer atmazsak tarih bizi affetmez.. NATO Genel Sekteri’ne söyledim, ‘Karadeniz’de görünmeyişiniz burayı adeta bir Rus gölüne çeviriyor. Karadeniz’i tekrar istikrar havzası kılmalıyız.” (‘Karadeniz Rus gölü olmamalı’, 12/05, Star.)
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’da düzenlenen 10’uncu Balkan ülkeleri Genelkurmay Başkanları Konferansı’nda kurduğu bu cümlelerin bir önü ve arkası var…
En anlaşılır haliyle “harekât alanı” üzerinden görebiliriz. Balkan ülkeleri ile Türkiye’nin durumu bu ve Romanya’daki güçlü gelişmeyi ek olarak sunabiliriz; «ABD, Rusya’nın itirazına rağmen Romanya’daki AEGİS füze savunma sistemini aktif hale getiriyor.» (Tarih: 12/05, BBC.) Tabii bu durumun Rusları delirttiğini söylemeye gerek yok. (‘U.S. activates Romanian missile defense site, angering Russia‘, 12/05, Reuters.)
Üstelik bu törenle yapılacak ve NATO, «genel sekreter» gibi en üst seviyeden temsil edilecek. Sistem, haydut devletlere, İran’a karşı dense de buz gibi Rusya’ya karşı ve NATO’nun, “Türkiye’nin komutasındaki” kuşatma bölümünün en Batı bölümünü oluşturuyor.
Balkan ülkeleri ve Karadeniz’den sonra kuşkusuz Gürcistan ve “devamı” var; “Gürcistan, ABD ve İngiltere, Gürcistan’ın başkenti Tiflis yakınında ortak askeri tatbikata başladı. ‘Noble Partner (Asil Ortak) 2016’ adı verilen tatbikatta yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Margvelaşvili, ‘Böyle bir tatbikatın ülkemde düzenlenmesinden gurur duyuyorum. Gürcistan’ın gelecekte NATO üyesi olmasını ümit ediyorum’ dedi”. (Milliyet, 12/05.)
Bu mesajlar, Azerbaycan-Ermenistan anlaşmazlıkları konusunda da Moskova ve Erivan’daki kulaklara kar suyu kaçırmalı.
YENİLENMİŞ NATO SINIRI!
4 Mayıs tarihinde NATO Avrupa Müttefik Kuvvetleri’ne yeni bir başkomutan atandı.. General Curtis Scaparrotti.
General Scaparrotti diyor ki, “Rusya’nın saldırgan politikasının devam etmesi durumunda ittifakın Rusya ile savaşa hazır olması gerekiyor. Bir sınır belirleyeceğim ve Rusya’nın bu sınırı aşması durumunda NATO harekete geçecek. Ayrıca yeni Amerikan birliklerinin Avrupa’ya getirilmesi için teklifte bulunacağım. O zaman işin ciddiyetini anlayacaklardır.” (‘Büyük Savaşa Hazırlık‘, 12/05, Yeni Şafak.)
SURİYE, CEPHENİN DOĞAL MEVZİSİ…
Doğu-Batı eksenindeki alışıldık gerilimlerden biri gibi durmuyor bu yükseliş…
Böylesi bir cereyanın, Suriye’ye kadar esmesi de sürpriz olmaz. Hatta esmemesi garip kaçar. Suriye’nin kuzeyine ilişkin son zamanlarda başta Ankara olmak üzere Batı ülkelerinde de duyulan, “bir şey yapılması lazım” mealindeki çıkışları da akışa ekleyebiliriz.
Kısa süre önce sınırlı sayıda özel kuvvetini Suriye’ye göndermesini Ankara’nın ön hazırlıklarından sayabilir miyiz? Ayrıca, psikolojik bir sınırın olmadığı da dosta-düşmana gösterilmiş oldu; “İstediğim zaman girer, istediğimi ‘alır’, istediğim zaman çıkarım”.
Operasyondan sonra ortaya atılan, “Rusya’ya haber verdiler” spekülasyonları da eşyanın tabiatına aykırı. “Haberi olduğu halde kılını kıpırdatamadı” derler adama.
Aynı toplantıda, “Vatandaşlarımızın güvenliğini temin etmek için sınırımızın öte tarafını terör örgütlerinin sığınağı olmaktan çıkaracak adımları atmakta kararlıyız” demişti Erdoğan..
Demek, ABD Dışişleri Bakan yardımcısı Antony Blinken’in, ‘IŞİD’in elindeki Münbiç-Mare hattının temizlenmesi için Ankara’yla uzlaştık‘ sözleriyle bitirebiliriz.