Trump, Müslüman dünyasıyla oynamaktan sadistçe bir zevk alıyor

Selahaddin E. ÇAKIRGİL

VAN 29.03.2018 09:11:49 0
Trump, Müslüman dünyasıyla oynamaktan sadistçe bir zevk alıyor
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Ne bekleniyordu, ya.. 

Siyaset meydanına ve Amerikan Başkanlık yarışına, İslam aleyhindeki yalan-yanlış ve korkutucu iddialarla ve ‘Müslümanları Amerika’dan kovacağı, câmilerini kapatacağı’yolundaki vaatlerle girip, halkın dikkatini bu şekilde üzerinde toplayan ve sonunda da, beklenmeyen şekilde, Amerikan Başkanı seçilen, Donald Trump’dan, Müslümanlar aleyhinde devamlı şeytanî planlar ve entrikalar hazırlamasından başka ne beklenirdi. 

Onun son 15 ay içindeki siyaseti, Müslüman dünyasıylakedinin fareyle oynaması gibi sadistçe bir zevk aldığını gösteriyor. 

*** 

Başta Amerikan emperyalizmi olmak üzere bütün emperial ve şeytanî güçler Müslüman dünyası aleyhine entrikaları önceden de hazırlıyorlardı elbette, ama, en azından bir takım uluslararası hukuk kuralları adına ve bir takım diplomatik nezaketler gözetilir gibi yapılıyordu. Şimdi ise, bu zamana kadar hiç bir zaman ülkesinin içinde devlet idaresinde bulunmamış ve uluslararası hukuk ve diplomasiyle de işi olmamış Trump ve yönetim kadrosu, Müslüman coğrafyalarında fütursuzca cirit atıyor, bir azgın boğa gibi, bodoslamadan dalıyor. 

Sınır tanımamak noktasında, yardımcılarından pek çoğu yine de Trump ayarında değiller ki, 15 ay içinde istifa eden veya azledilen en üst kademe yardımcılarının sayısı 25’i geçti ve son olarak da, Rex Tillerson’ı Dışişleri Bakanlığı’ndan azledip yerine Mike Pompeo gibi İslam konusunda yıllar öncesinden beri yaptığı çarpık değerlendirmeleriyle bilinen bir emekli generali getirdikten hemen sonra, Ulusal Güvenlik Danışmanlığı’ndan azlettiği General Raymond McMaster’ın yerine de geçen hafta, neo-muhafazakâr görüşleriyle bilinen John Bolton’u getirdi. Tencere yuvarlandı, kapağını buldu..

*** 

Bolton’un USA’nın BM Daimî Temsilciliği’nde bulunduğu yıllardan beri, Müslümanlar, İslam ve bu arada da bilhassa Tayyib Erdoğan ve yönetimi hakkındaki saldırgan görüşleri biliniyor. 

15 Temmuz 2016’da sahnelenmek istenen Darbe hıyanetiyle ilgili olarak, hemen o gece, Amerikan Fox televizyonuna konuşan Bolton’un 'Erdoğan devrilirse gözyaşı dökmem. Ben Erdoğan'ın Irak'taki eylemlerimizi her zaman sabote ettiğine inandım. Erdoğan'a karşı kalbimde merhamet yok. Eğer devrilirse gözyaşı dökmem. Bence o Amerika’nın dostu değil" dediğini unutmamalıyız. 

Bolton, ayrıca, Türkiye’deki, geçmiş askerî darbelerin kanunî dayanağı olarak gösterilen ve eski TSK İçhizmet Kanunu’ndaki meşhur 35. Maddeyi hâlâ geçerli kabul ederek, ‘Türk ordusuna Erdoğan'ın yıkmaya çalıştığı anayasayı koruma yetkisi verildiğini’ bile söyleyip, darbeyi kanunî- legal göstermeye çalışmış ve, "Eğer darbe başarılı olursa Erdoğan'ın Osmanlı Hilafetini geri getirmesi, Ortadoğu'da baskın bir güç olması ve Türkiye'yi daha İslamcı bir yöne götürmesi engellenmiş olacak" demişti. 

*** 

İran ve Kuzey Kore'ye karşı askeri güç kullanılması, Rusya'ya karşı ise"daha sert tedbirler alınması gerektiğini’ düşünen bir isim olan John Bolton henüz iki hafta önce de 15 Mart 2018'de de yine Fox televizyonunda, Türkiye konusundaki düşüncelerini paylaşırken, "Bence asıl endişe kaynağı Erdoğan’dır.. Endişem şu ki o türkleri bozarak, laik anayasayı iptal ederek Türkiye'de İslamcı devletin temellerini atıyor.’ diyordu. Bolton ayrıca Suriye konusunda B. Amerika’nın Türkiye'ye Batı yanlısı bir müttefik olarak ihtiyacı olduğunu, ancak Erdoğan'ın bunu tersini yaptığı ve Türkiye'yi NATO'dan koparmaya çalıştığı görüşünü paylaşmıştı. 

Bolton’un bu konuşmasının arkasından, Trump’ın McMaster’i azledip, ‘Ulusal Güvenlik Danışmanlığı gibi çok önemli bir makama onu getirmesi düşündürücü değil mi.. 

*** 

Trump’ın son günlerde Fransa Başkanı Macron’a, sanki, Türkiye’ye anlayışla yaklaşıyor gibi sözler söylemesi bizi yanıltmamalıdır. Trump gibi, onun için de en büyük korku kaynağının, Müslümanların İslamî bir yönetim kurması ihtimali olduğu bir daha anlaşılıyor. 

Biz onların kendi dinleri, dünya görüşleri üzerine bir hükûmet kurmalarına karışmıyoruz. Onlar ise, Müslümanlardan korkuyorlar ve bize, ‘Siz kölesiniz ve öyle kalmalısınız’ demek istiyorlar.