KIRXAYAX!!!!!!!!!!!!!
Aday adayları içinden sekiz adayı belirlemek için çeşitli seanslar uygulanıyor.
Ne zaman kadar 7 Nisan tarihine kadar!..
Muhtemelen aday adaylarına sorulan sorulardan biri "neden AK Parti?" sorusu olmuş.
Bence sorulan bu soru yerine "AK Partiden önce" ve "toplumdaki karşılığınız nedir?" gibi bir soru sorulsa aşağıda okuyacağınız kırğayağ hikâyesindeki gibi bocalamayla dolayısıyla dökülmelerle karşılaşacaksınız.
Maharetlerini sunarlarken acaba neden, niçin, nasıl sorularına verebilecekleri cevabı olanların tercih edilmesi bence hem toplum hem de AK Parti adına daha isabetli olur diye düşünüyorum.
Evet, aday adaylarını ihtimallerin insafından kurtarıp bir an evvel sonuca gidilmeli.
Siyaseten bir takım özelliklerden yoksun aday belirleme gerçeğinin aksine rasyonalitenin “güvenli, ehil, riyasız, verilmediğinde tüymeyecek” birilerinin olmasını sağlamak ve toplum için kaçınılmaz sonucun en güzel bir şekilde ifade eden güzel bir hikâyeciğe işi havale edeyim.
“Ormanın birinde adı rakkas olan bir kırkayak varmış.
Bu isim ona, hayranlık uyandıracak denli güzel raks etmesi nedeniyle ormanda yaşayan hayvanlar tarafından koyulmuş.
O raksa başladığında tüm hayvanlar işlerini güçlerini bırakır onu seyrederlermiş. Bu özelliğinden ötürü kırkayak ormanın sevgilisi makamına ulaşmış.
Yalnız hayvanlar içerisinde haset isimli kurbağa hiç sevmezmiş kırkayağı. Diğer hayvanların ona duyduğu hayranlığı ve sevgiyi ölesiye kıskanır, hasedinden çatır, çatır çatlarmış.
Haset bu sahibini kahreder…
İşte bu yüzden haset kurbağa türlü hainlikler düşünmüş kırkayak aleyhine. Ayaklarından birkaçını kırmak hatta öldürmek gibi düşüncelere kapılmış çoğu zaman. Fakat böyle bir teşebbüsün kendisinin de sonu olacağını bildiğinden bir türlü cesaret edemezmiş bu suikastlara…
“Ne yapmalı ne etmeli?” diye düşünürken haset kurbağa birden, kırkayağı mahvedecek bir fikir gelmiş aklına ve hiç vakit kaybetmeden düşüncesini tatbike koyulmuş.
Bir mektup yazmış kırkayağa haset kurbağa.
Sözde onun bir hayranı gibi sıralamış sözcükleri.
Mektup, son kısma kadar övgü cümleleriyle doluymuş.
Onun nasıl harika raks ettiğini, o oynarken fevkalade bir haz aldığını ifade edip durmuş.
Bu abartılı metihler tabiatıyla kıvrandırmış kırkayağı.
Böylesine Haranlara sahip olmak pek gurur verici diye düşünmüş içinden.
Haset kurbağa mektubunu bir soruyla bitirmiş. Soru şuymuş: sevgili kırkayak… Merak ettiğim bir şey var. Acaba sen raks ederken, mesela kırkıncı ayağın yerde, ikinci ayağın havada yahut ikincisi yerde otuz sekizinci ayağın havada mı oluyor? Doğrusunu isterseniz çok merak ediyorum bunu. Eğer beni aydınlatırsanız çok memnun kalacağım.
Soru üzerine kırkayak, o güne kadar bu hususa hiç dikkat etmediğini fark etmiş. Ve hayatının hatasını yaparak sorulan şeyi denemeye kalkışmış…
Orman ahalisi derki, “Zavallı kırkayak o gün bu gündür bir daha hayvanların içine çıkmadı...”
Evet, kırkayağı mahveden, “Tabii yeteneklerini bilinç dairesine alma çabası olmuştu.”
Haset kurbağanın tuzağına düşmüş, reflektif fiillerini düşünce planına dahi ederek kendi meziyetine(değerine) son noktayı kendi elleriyle koymuştu.
Yani bir anlamda düşünerek tuzağa düşmüştü!..
İşte hizmeti, ihtimallerin(olabilirliklerin) insafından kurtarıp rasyonalitenin güvenli(?..) çemberine dahil etme yanılgısının kaçınılmaz sonucu.”
Kamuoyuna gerçek liste diye düşürülen listelerin hiçbir ama hiçbiri gerçeği yansıtmamaktadır. Gerçeği yansıtmamasına rağmen kırğayağ ı mat eden bir tarza yol vermenin anlamı nedir?
Hepiniz aklı başında adamlar olmanıza rağmen, güya topluma vekalet etmek için varlığınızı ortaya koymanıza rağmen! Ne gerek var?????????????????
Benimki sadece bir tespit… Gerisi muhataplara kalmış!!!...
Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.
