Tefekkür Damlaları ve Ramazan

Bilgin Erdoğan

VAN 24.05.2018 11:07:22 0
Tefekkür Damlaları ve Ramazan
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Tefekkür Damlaları ve Ramazan

 

Ramazan “Oku” ermine insanlığın muhatap olduğu bir kutlu zaman dilimi. Öyleyse evvela o ayda yapılan oruç tutma ameli tefekkür edilmeli. Okumak ise sadece satırlardan değil hayatın içinde olmalı. Gözlem, okumak demektir. İnsan evvela kendi tecrübelerini gözlemlemeli. Bu yazımda oruç tutarken kendimde ve çevremde yaptığım gözlemler neticesinde tuttuğum notları paylaşacağım.

 

Söz tutma ahlakımız ve Oruç

Oruç, sahurda verdiğimiz sözü iftara kadar devam ettirebilme ahdimize sadık olmak demektir. O, bir söz ahlakı inşa eder. Öyleyse oruç, bir nevi Rabbinle olan fıtrat sözleşmesine vefalı ol hatırlatmasıdır.

 

Kelime olarak Ramazan

Ramazan kelimesi etimolojik olarak r-m-d kökünden mastardır. İslam öncesi Temmuz-Ağustos aylarına tekabül eden dokuzuncu ay olarak bilinir. “Ramad” kuru ve kavurucu sıcak demektir. Ragib el İsfahani, bu kelimenin kökünü çok sıcak olmasıyla açıklar. Onun için kimi müfessirler bu etimolojik bilgiden yola çıkarak bu ay insanların günahlarını yaktığı için ona Ramazan denmiştir demişlerdir. Bu ayda açlık ve susuzluktan hararet çekilir ve Allah için yapılan bu kutlu eylem insanların günahlarının affına sebep olur.

Elmalı ise Ramazan kavramını açıklarken ek bilgi olarak bu kavramın “Ramadiyu” kelimesiyle bağlantılı olduğunu vurgular. “Ramadiyu” ise yaz sonunda, güz mevsiminin başlangıcında yagıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur manasına geldiğini ifade eder. Dolayısıyla yağmur yeryüzünü yıkadığı gibi Ramazan’da yapılan salihat kişiyi günahlardan temizler çıkarımı yapılır.

Ramazan vahyin nazil olduğu kutlu bir zaman dilimidir. Bir yağmur gibidir o içimizin göklerinden inen yürek coğrafyamıza ve temizleyen onu tüm çirkeften ve münkerden. Yağmur ile toprak arasındaki ilişki vahiy ile insan arasındaki ilişkiye benzer. Yağmur toprağı besler, vahiy özü toprak olan insanı

 

Oruç ve  varoluşsal anlam

Oruç, insanı varoluşsal anlamıyla buluşturan muhteşem bir uygulamadır.Oruç vesilesiyle muhtaç ve sınırlı olduğunu anlayan insan sınırsız olan Rabbin kulu olduğu bilinciyle yeryüzündeki muhtaçların imdadına koşar, yaralı olanların yarasını sarar ve acısı olanlara şefkat elini uzatır. Niçin yaşadığını bilen türlü zahmetlere katlanır. "Nerde bir garip görsem yanar ta derinden ciğerim / Onu dindirmek için tekme yerim, çifte yerim" der ve huzur bulur.

 

Oruç, Rabbe olan aşkın ispatıdır

Oruç, Rabbe olan aşkın ispatıdır.Terkederek kavuşmanın, eksilerek artmanın ve arınarak bulmanın sırrıdır.

 

Oruç vicdandamizdaki ispat

Oruç iman gibi ciddi bir iddia’da samimi olduğumuzu kendi vicdanımızda ispat etme çabasıdır.

 

Kelamullaha vefa

İnsan, hayatta en çok vefa arar. Oruç, insanın bu kutlu arayışının yüreklerde neşv-ü nema ollmasına vesile kutlu bir ibadettir. Zira oruç, kelamullaha olan vefadır. Oruç tutarak vefa ve sadakat öğrenen insan, Ramazan sonunda sadaka-i fıtr verir. Fıtrat sadakası, fıtrat sözleşmesinin altına irade kalemiyle atılan hakikatli bir imzadır.

 

Biblioterapi ve Ikra !

Ramazan'da nazil olan ve bir adı “Şifa” olan Kur’an’ın ilk hitabı “İkra” yani Oku ! emridir. Zira okumak aslında hem hastalıklı cemiyetler hem de bireyler için bir nevi şifadır. Zira biblioterapi denilen bu kadim yöntem, şifa bulmanın en kestirme yoludur.

 

Kıymetini bilmek

Yokluğunu bilmediğimiz şeyin kıymetini bilemeyiz der oruç. Hayati bir ders verir bize. Firak ve iftirak ve dahi hatta ölüm, bu dersi vermek içindir belki de .Kıymet bilmek ve bildirmek için. Hayatın verdiği en büyük dersin büyük bir mesajı olmalı degil miydi zaten? Mahrumiyet, nimettir.

 

Bekleme potansiyeli

Oruç, insana en çok bekleme tecrübesi kazandırır. Mesela hapishanedeki mahkumlar en çok beklemeyi öğrenirler. Zira diyeblirim ki, onlar bu tecrübenin eksikliğinden dolayı içerdeler. İşte onun için oruç, takva yani kalkandır.

 

Zahmet ve Rahmet

Tuttuğumuz orucun, yüzlerce hikmetinden biri de bizleri iftar vesilesiyle her zahmetin neticesi rahmettir bilincine hazırlamasıdır.

 

Sabır aşısı

Oruç, hayat isimli yolculuğumuzda zor yokuşları aşmak için edindiğimiz manevi bir azıktır. Direnç veren sabır aşısı.

 

Kendini iyi besle !

Sahur yani seher yemeği yola çıkmadan azığını iyi al! Kendini iyi besle !dersi veriyor yolcu olan insana. Öyleyse insanın ilim ve salihat ile kendisini beslemesi lazım ki bu uzun yolculukta ve bekleyişte perişan olmasın.Veyl olsun kendine yazık edene! Geçiciyi kalıcıya tercih edene!

 

Oruç, “Hayır” diyebilme irademizi güçlendirir

Oruç, “Hayır” diyebilme irademizi güçlendirir. Gün içinde acıkan ve susayan insan, nefsine “Hayır” diyebilme şansı elde eder. İşte bu tür bir iradenin koruyucu gücü vardır. Zira insanın “hayır” demeye hayatın her anında ve alanında ihtiyacı vardır. Memurun rüşvete, amirin yolsuzluğa hayır diyebilme ihtiyacı vardır. Öfkelenen kimsenin öfkesine hayır demeye, şeytani çağrıları hissedenin bu çağrılara hayır demeye ihtiyacı vardır. Tevhid dahi evvela “hayır” diyerek başlar. Zira şirki, hurafeyi ve batılı tekzip edemeyen Hakkı tasdik edemez. Ne mutlu diliyle ve eliyle zulmedenlere “hayır” diyebilen Hak yolcularına ! Oruç, Hak yolcusunu besleyen muhteşem bir azık ! Bu sırrı idrak edemeyenlere çok yazık !

 

Oruç ,bize atamız Adem kıssasını hatırlatır

Oruç ,bize atamız Adem kıssasını hatırlatır.İlahi kelam daki “ve lâ takrabâ hâzihiş şeçerete..” "şu ağaca yaklaşmayın" ayetini hatırlatır. Gün içinde canımızı çekenler sanki o yasak ağaç gibidir. Oruç, lisan-ı haliyle atan Adem’in düştüğü hataya düşme ve bu dünya hayatında dahi sınırlarını koru ihtarı verir gibidir. Koru ki korunasın ve zulmedenlerden olmayasın !

 

Irade ve Siyam

Oruç, haramdan ve batildan mütemadiyen vazgeçebilecek bir iradeyi kazanabilmek için helal olanlardan geçici olarak uzaklaşarak nefsini terbiye etme çabasıdır.

 

Kendini özel hissetme ihtiyacı ve Kulluk

İnsan fıtratında olan kendini özel hissetme ihtiyacını en hakiki tatmin edecek makam ubudiyettir.Amerikan hapishanelerinde Ramazan coşkuludur. Benim bulunduğum kurumda toplam 527 kadar Amerikalı müslüman mahkum var ve Ramazan’da 465 kişi oruç tutuyor. Duvarların ardında dahi Ramazan etkisini gösteriyor. Sahur vaktinde hapishane yönetimi bu mahkumlara kahvaltı ve sıcak süt temin ediyor. Akşam vakti olunca hep birlikte akşam namazı eda ediliyor. Ardından mahkumlara yemekhane de iftar veriliyor. Ramazanda oruç tutan müslüman mahkum sayısının bu denli fazla olmasını ben onların kendilerini özel hissetme psikolojisi ile ilişkilendiriyorum. Zira sıradan muamelesi görmek insan ruhuna ağır gelir. Her insan kendisini özel hissetmek ister. Özellikle mahkum oldukları süre zarfında hep aynı renk kıyafetleri giyip hep aynı şeyleri yapmak zorunda olan mahkumlar için bu tür rutin işlerin sıkıcı geldiği aşikardır. Lakin Ramazan’da bu rutinin dışına çıkılıyor. Evet aslında insan hayatında insana zor gelen sıradanlaşmaktır. Hayat sıradanlaşınca kasavet olur. Onun için sevmek ve sevilmek insan ruhuna iyi gelir.Bu nedenler bireylerin yetişmesinde aile’nin bu anlamda fonksiyonu büyüktür. Ebeveyn sevgisi insanı özel hissettiren bir güce sahiptir. Lakin insanın kendisini özel hissetme ihtiyacını mutlak anlamda tatmin edeceği tek makam kulluktur. Zira Allaha hakiki kul olan Rabbisinin biricik kulüdür. Yalnız kaldığında Allaha iltica eder. O’nun şefkatiyle güç bulur. Şair’in dediği gibi “ Beni alnımdan kimseler öpmüyor madem – Beni alnımdan sen öp seccadem “ der ve Allaha rücu eder.Rabbimiz belkide bizi kendimizi özel hissedelim diye bizleri ayrı suretlerde ve parmak uçlarına kadar farklı ve rengarenk yarattı.

Merhamet

Oruç,insandaki en asil damar olan merhameti ve şefkati güçlendiren bir değerdir. Zira merhamet sefil kalabalıkları asil cemiyetlere inkılab ettirebilen müessir bir kudrettir. O nebevi bir ahlak. Ramazan merhamet tohumlarının yüreklerimize ekildiği kutlu bir mevsim.

Vahdet tohumu

Ramazan tek olan Rabbimiz için yek vücud olmamız gereken bir zaman dilimidir. Zira birlikte aç kalıp birlite doyanlar birlikte tebessüm edip birlikte ağlayabilirler. Ramazanın ruhunda rahmet ve bereket ve dahi tesanüd ve vahdet var.

Mahkumiyet orucu ve özgürlük adlı iftar

Suçsuz yere senelerdir hapis yatan bir mahkuma dedim: Oruç tutmak kendimize geçici olarak ekmeği ve suyu yasaklamaktır.İftar ise tahliye olmak gibi.Rabbimden mahkumiyet orucunu özgürlük adlı iftar ile açmanı dilerim. Zira her orucun bir iftarı her zahmetin bir rahmetli tarafı var.

Namaz ve Oruç

Kıldığımız namaz, tuttuğumuz oruç ile kemal bulur. Zira insan kıyamda günahlarını,rükuda  güçsüzlüğünü ve secde de  muhtaç olduğunu hatırlar. Oruç ise bu üçünü birden hatırlatan kutlu bir ibadettir.