Süleyman Soylu: “iftiradır, saçmadır, yalandır”

Mehmet Ağar, Kutlu Adalı, Sedat Peker, Hadi Özışık, Süleyman Özışık, Ahmet Davutoğlu, Korkut Eken gibi birçok isim hakkında konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kendisi hakkında ortaya atılan iddialar için, “iftiradır, saçmad?

VAN 25.05.2021 10:35:00 0
Süleyman Soylu: “iftiradır, saçmadır, yalandır”
Tarih: 01.01.0001 00:00

Habertürk'te ‘Açık ve Net Özel'e konuk olan Soylu, Kübra Par moderatörlüğünde; gazeteciler İsmail Saymaz, Veyis Ateş, Merdan Yanardağ ve Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtladı.

Mehmet Ağar, Kutlu Adalı, Sedat Peker, Hadi Özışık, Süleyman Özışık, Ahmet Davutoğlu, Korkut Eken gibi birçok isim hakkında konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kendisi hakkında ortaya atılan iddialar için “iftiradır, saçmadır, yalandır” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun konuştuğu, 3 saat süren ve sosyal medyada çokça eleştiri alan programda organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in adı geçmedi ancak Sedat Peker’in itiraf ve iddiaları üzerinde yoğunlaşıldı.

Türkiye’de işkence olmadığını savunan Soylu programdaki konuşmasında: ‘Kırmızı bülten’ çıkarılması, ‘Bylock’, ‘koruma polisliği verildiği’ iddiası, ‘gazeteci Kutlu Adalı cinayeti’, Edirne’de ‘intihar eden emniyet mensubu’, ‘Mehmet Ağar ile olan ilişki ve Mehmet Ağar’ın marina yöneticiliği’, ‘10 bin dolar alan siyasi’, ‘Hadi Özışık’ ve ‘silahlı çatışmalar’ gibi birçok konuya dair cevaplar sundu.

Programı izleyenlerin anlık olarak takip ettiklerini sosyal medyada yazması ile beraber birçok konuda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yer yer kendisi ile çeliştiği; TRT Haber ekranlarındaki konuşmasında aksi yönde beyanlarda bulunduğu hatırlatıldı. Programda sorulan sorulara net cevaplar alınamaması ve yayının sürekli olarak süre kısıtlaması nedeniyle bitirilmeye çalışılması da tepki çekti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun konuşması esnasında yer yer hoş olmayan benzetmelerde bulunması oldukça tepki çekerken, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in de anlık olarak yayını takip ettiği ve Twitter hesabı üzerinden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun söylediklerine cevap vermesi ve kimi yeni iddialarda bulunması dikkatlerden kaçmadı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalar ve iddialarda bulunduğu programda öne çıkan noktalar:

Bakan Soylu, “Bir organize suç şüphelisinin, suçlusunun, yıllarca Türkiye'de herkesin bildiği, tanıdığı, hayatının nereden geldiği belli olan bu ismin iftiraları, iddiaları saçmadır. Bu iddialarla muhatap değiliz, bunu doğru bulmuyoruz. Birinci ve ikinci videoda dikkat ederseniz şahsımla alakalı hiçbir şey yok. Hepimiz eski Türkiye'yi biliyoruz. Bir delinin her türlü sapkınlığın içerisinde olan kişinin söylediği ipe sapa gelmez sözler olarak görmedim. İstihbaratımızda binlerce elemanımız var. Terör örgütleriyle diğer organize suç çeteleriyle nasıl mücadele ettiğimizi biliyoruz. Bazen en büyük uyuşturucu kaçakçılığını onlar vasıtasıyla öğreniyoruz.” ifadelerini kullandı.

Koruma polisini kaldıracaktım istihbarat dinleme yapıyoruz, sabredin dediği için kaldırmadım

“16 Ocak 2015. DHKP/C'nin Sedat Peker'e, ilgili kişiye tehdit. 26 Ocak 2015 'ben koruma istemiyorum', daha sonra 'ben istiyorum' diyor. Tekrar komisyon toplanıyor, istihbarat ve terör biraraya geliyor ve kendisine koruma veriliyor. Şimdi şu adam, Nurettin Demir. Biz nelerle uğraşıyoruz. Nurettin Demir Kadıköy eski ilçe emniyet müdürü. Kardeşi Nurten Demir, 1992'de DHKP/C'den öldürdü, diğer kardeşi DHKP/C ile iltisaklı. İstanbul'da her dönem kimlere koruma verildiğini bilemeyebilirim. Yakın koruma, tehditlere yönelik korumalar, il emniyet tehditleri belirler. Bu riskli bir iştir. Benim dönemimde koruma 5 bine düştü. Bunun yüzde 40'ı da hakim ve savcılardır.

Öğrendiğimde ne oldu? Başında ben bu korumayı verir miydim? Vermezdim. Öğrendiğimde 2018'in ortalarından sonra İstihbarat Başkanı 'Bir operasyondayız, biraz sabredin' dedi. 'Biz bunları dinliyoruz, bir iş üstündeler, ne olursunuz sabredin' dedi. Netice itibariyle biraz sabrettik, sonra da aldık onları. Özel korumalarda yurt dışına gidildiğinde devlet sağlar. Bu tip yakın korumalarda yurt dışına gidildiğinde kendisi izin alır gider. Koruma yurt dışına çıkmak üzere kendi ilinden izin alır. Diyanet İşleri Başkanı yurtdışına gidiyorsa devlet tarafından karşılanan bir işle birlikte gider.

Ben DYP'de siyaset yaptım. Binlerce insanla, yüzbinlerce insanla diyaloğum oldu. İlçe başkanlığı yaptım, 5 yıl Gaziosmanpaşa İlçe Başkanlığı yaptım, yaşım 25'di. Hayatta bir kara leke olsun yemin ediyorum ki, milletin yüzüne çıkmayacağım. Bir tek finanse eden birisi olsun milletin yüzüne çıkmayacağım. Erdal Aras netice itibariyle partimizin adayı. Bir kişi birisiyle ilişki kurdu diye onun tamamını o günkü DYP, bugünkü AK Parti'ye teşmil etmek kadar zavallı ve zayıflık var mıdır? Ayıptır.”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun konuştuğu programa ait video kaydı

Kutlu Adalı cinayeti ve faili meçhuller

“(Atilla Peker) “Bu adamın alınmasının sebebi o (Kutlu Adalı cinayeti) değil, yapılan ihbarla, ruhsatsız tabanca sebebiyle alındı. (Kutlu Adalı cinayeti) Tam da bunun için alınması lazım. Bugün bunun için, alınması için Emniyet Genel Müdürlüğüne, KOM Dairesine yazı yazdırdım. Benim mi yazdırmam lazım. Resen devreye girilmesi lazım değil mi? İçişleri Bakanı olarak benim görevim, önleyiciliktir. Meseleyi gördüğüm an, meseleye müdahale etmektir benim görevim.

En ufak bir şey varsa eğer açık duruyorsa bu bizim namus meselemizdir. Bu birincisi. Hemen devreye girilmesi lazım. Kıbrıs içinde kim yapmışsa bedelini ödemekle mükelleftir. Türkiye'nin böyle bir hesabı kitabı yoktur. Ben bugün arkadaşlarıma talimat verdim. Bana dersen ki Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili... Bizim dönemimizde, AK Parti döneminde Hablemitoğlu ki o da FETÖ'nün işi, onun dışında bir faili meçhul var mı?”

Türkiye’de işkence yokmuş!

Süleyman Soylu, “Türkiye'de işkence ile ilgili tespit yok. Kötü muamele ile ilgili tespit var. O nerede biliyor musunuz, uyuşturucu örgütleriyle mücadelede. Ben 'bacaklarını kırın' dedim ya, benden kaynaklanıyor.” ifadesini kullandı.

Mehmet Ağar konusu

Mehmet Ağar hakkında somut konuşmayan Soylu, “Sayın Ağar meselesine gelelim. 1995'te DYP ilçe başkanıydım. Şunu da söyleyeyim; sayın Çiller'in aslında desteklediğini söylediği ilçe başkanına karşı kongre kazandım. 32 mahalle kongresinin 31'ine girdim, birini kaybettim, birinde kavga çıktı, 30'unu kazandık. 400 oyun 300'ünü alarak ilçe başkanı seçildim. Sayın Ağar o zaman zannediyorum milletvekiliydi. Bizim sayın Çiller'le Ağar'ın karşı karşıya kaldığı pozisyon o tarihten itibaren hemen hemen başladı. O Susurluk meseleleri. Akşener bugün söylüyor ya. Kendisine şunu söylüyorum; benimle ilgili karanlık, mafya, bir tek şey söylesin hayatımdan vaz geçerim. Her gün için geçerli. Bugün için de geçerli. Benim bir tek gayrikanuni işle ilişkim olduğunu ortaya koysunlar hayatımdan vazgeçerim. Bu ülkenin evladıyım. Tayyip Erdoğan bu ülke için büyük bir fırsattır. Bizim yapmamız gereken tertemiz kalıp, onun ortaya koyduğu adımlara destek olmaktır.

Tansu Hanım'la karşılaşmaya başlayınca Mehmet Ağar'a karşı pozisyon aldık. Sonra bağımsız aday oldu. 99 geçti. 2002'de sayın Çiller'le birlikte genel başkan kim olabilir diye konuşuldu. 32 yaşındayım, İstanbul il başkanıyım. Sayın Çiller'in sevdiği insanım. Ufuk Söylemezoğlu dedi, 'olmaz' dedim. Kemal Çelik dedi. 'Bir tarafta Kemal Çelik, bir tarafta Ağar olmaz' dedim. Hasan Basri dedi, 'olmaz' dedim. En sonunda kendim istiyorum zannetti. 'Sen olursun' dedi. Dedim ki 'Sayın Başbakanım benim şeyim Haliç'e düşmedi' dedim. Bu kadar açık 'çocuğum' dedim. İlhan Kesici dedim. Konuşuldu, edildi ve İlhan Kesici aday oldu. Kesici ile birlikte Mehmet Ağar'a karşı pozisyon aldık. Salonda birçok insanla girdik, çıkarken 2 kişi çıktık, İlhan Kesici ve ben. Bir de Nevzat ağabey vardı. Herkes bizi bıraktı. Ben namuslu bir adamım. Seçim öncesi sayın Çiller'le karşı karşıya rağmen, bir sebepten dolayı, sayın Çiller'i o dönemde terk etmedim. O kongreye ben ve arkadaşlarım sayın Çiller'i soktuk ve çıkardık. 2007'ye kadar Ağar'a muhalefet ettim.

Bir devlet bürokratının, bir sivil siyasi partide aktif pozisyonda yer almasına karşıyım. Ben sivil siyasetin tarafıyım ve karşıyım. Bu mücadeleyi bunun için gerçekleştirdik. Rahmetli Kozakçıoğlu ve Necdet Menzir'e de karşıydım. Çok net söylüyorum. Demokrasi ve sivil siyasetin buna müsaade etmeyeceğini söyledim. İnsanların kişiliğine karşı değilim. Korkut Eken gibi tiplerin, geçmişte yaptıkları görevlerden dolayı, Cevdat Öneş, Mehmet Eymür gibi tiplerin bugün hala söz söylemelerinin devlet adabıyla uyuşmadığına inanan bir insanım.

Sayın Ağar'ın marinada görev alması doğru mu? Mehmet Ağar'ın bir marinada görev alması doğru değil, ben olsam 48 saat içinde ayrılırım. İçişleri Bakanı olarak söylüyorum. Bu tip insanlar bir yerde bulunduğu zaman bunları bu meselenin üzerinden yormak kolaydır.” İfadelerini kullandı.

10 bin dolar alan “siyasi”

Soylu 10 bin dolar alan “siyasinin” ismini vermezken şöyle dedi: “10 bin dolar meselesi... Ben İçişleri Bakanıyım. Ötesi daha var. Biraz daha ötesi var. Ben yargıya başvurdum değil mi? Yargı beni çağıracak… 10 bin dolar meselesinde savcıya konuşacağım. Bu kişi siyasetçidir.”

Süleyman Soylu’nun Hadi Özışık ile diyaloğu

“Hadi Özışık'a telefon açtım 'Yaptığın çok yanlış memleketi de sattın, bizi de sattın' dedim. Sonra aklıma geldi. Bir dönem beni aramış Munbarız Rasimov ile haber yapmış. Aradım telefonla 'yanlış işler yapıyorsun, hükümeti suçluyorsun, bunlar sana yakışmaz' dedim. Yakınlığımız dolayısıyla kriminal mesele olduğu için bunu benden bilebilirler bu çok ayıp bir şey dedim. Ben böyle söyleyince attığı mesaj şu 'Seni Sedat Peker'e sattım öyle mi, ben dostlarımı satmam, ama sen inandın beni sattın' dedi. 'Ben bu konuyla ilgili hiç konuşmadığım halde seni sattım öyle mi?' Ben devletin İçişleri Bakanıyım. Bir genç kıza tecavüz eden adamın önünü nasıl açabilirim. Allah rızası için söyleyin.”

Kırmızı bülten ve gelip teslim olacak

Sedat Peker için ‘Kırmızı bülten çıkardınız mı?’ sorularına Soylu, “Onunla ilgili hemen müracaat ettik. Hem İstanbul hem Bursa'dan. İkisinden de araması var. İzmir'de var bir tane. İçişleri, Adalet Bakanlığı Peker'le ilgili mücadele ettik. Difüzyon denilen bölüme aldılar. Biz FETÖ'cüleri kırmızı bültenle arayamıyoruz. Müracaat ediyoruz. Difüzyon bölümüne alıyor, ondan sonra 'ilgisizdir' deyip geçiyor. Arkadaşlarımız 'bu yanlıştır' diye söylemelerine rağmen.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlü bir devlettir. Bunu klişe cümle olarak söylüyor değilim. Yaptıklarımız ortada. Doğu Akdeniz'de, Libya'da biz varız. Karabağ'da biz varız. Suriye'de biz varız. Kuzey Irak'ta biz varız. Bunların her biri Türkiye'nin rüyasında görüp de inanmayacağı adımlardır. 15 Temmuz'da ABD'nin, FETÖ'nün bize yaptıklarına karşı attığımız adımlardır. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nde bu tip olaylara müsaade etmeyiz. Bu suç örgütü lideri Türkiye Cumhuriyeti'nden özür dileyecek, gelecek adalete teslim olacak, cezasını çekecek. Çıktığından sonra etrafındaki şebeleklerle hiçbir irtibat kurmayacak. Cezasını çekecek, bu bedeli ödeyecek. Bir taraftan FETÖ'ye burada methiyeler dizeceksin öyle mi? Çocuklarını mürebbiyeye verdin dedim. Daha da kötüsü var. Bu, yakayı kurtaramayacak. ByLock konuşmalarında nelerin geçtiğini, onun için nelerin ifade edildiğini tek tek biliyoruz. Onun için nelerin ifade edildiğini tek tek biliyorum.”

Emniyette açığa almalar ve Fetullah Gülen plakalı araç

Soylu, Sedat Peker için: “Bir yalan makinasıyla karşı karşıyayız. Bu arabayı kiraladım diyor. 2014 bu araba. Plakasının (34 FG 0202) 01 olmamasının sebebi nedir? Fetullah Gülen'e ayıp olmasın diye. Bugün sabah komiser yardımcısı ile emniyet görevlisini açığa aldım. Bu suç örgütüyle ilişkide bulunan herkes bedelini ödeyecektir. Hiç kimse bunun aykırısında bir şey düşünmesin. Bedelini ödeyecektir. Hukuk mu, demokrasi mi üstün; yoksa yıllardan beri ülkeyi yeraltı örgütlerine, Türkiye'yi derin bir yapıya teslim etmeye kendisini odaklamış dış güçler, ABD de dahil olmak üzere onlar mı üstün göreceğiz? Türkiye'ye operasyon yaptırmayacağız.

Almanya'nın derin devleti güçlüdür. Mahkemenin verdiği kararda Türk hükümetini uyuşturucu ile suçlamıştı. Şimdi Kolombiya ile suçlanıyoruz biz.

Bunun bir asimetrik bir operasyon olduğunu biliyorum. Ucuz bir eleman tarafından gerçekleştirildiğini, sistematik bir şekilde sürdürülebilir olduğunu görüyorum. Kendimi niye yalnız hissedeyim. Organize suç örgütleriyle mücadele kimin işi? Terörde, göçte, afette ben konuşmuyor muyum? ifadelerini kullandı.

İstifa etmeyi hiç düşünmedim

İstifa etmeyi düşündünüz mü sorusuna Soylu, “Ben Türkiye'de en çok istifası istenen adamlardan bir tanesiyim. Parlamento sistemi içinde en çok gensoru verilen adam benim. Bir deli kuyuya taş atmış. Yarın bu deli çıkar derse ki, 'Ben sadece onu değil, şunu da şunu da' dedikten sonra. 'Ben Süleyman Soylu'ya 5 bin dolar para gönderdim' diyebilir mi? Der. 'Ben 20 yıldır buna yatırım yaptım' diyor. Hayatımın hangi noktasında var? CHP, ben böyle adım atınca 'bu yetmez' diyor. Ben savcılığa başvurdum mu? İki ayrı madde var. İddiaların araştırılmasını istiyorum, doğru mu? İddialarda tek ben miyim? İddialarda tek ben değilsem. Bir sürü insan var. Hadi Özışık var. Süleyman Özışık var. Birçok isim söyleniyor. Hepsini çağıracaklar, soruşturacaklar. Ben de gideceğim, anlatacağım.” diyerek cevap verdi.

Ağar’ın dayısı ile silahlı çatışma yaşanmış!

Süleyman Soylu DYP dönemindeki siyasi icraatlerden bahsederken silahlı çatışmalar yaşandığını şu sözlerle dile getirdi: “Adalet Partisi binası var daha sonra DYP binası oldu. Bunların da burada ofisi var. Burada herkes birbirini tanır. Onu tanıyıp tanıyamamak önemli değil; bununla girdiğim ilişki önemli. Benim kendi ilçemde, ilimde, genel başkanlığımda organize suç örgütleriyle, yer altı örgütleriyle bir tek işimi ortaya koysunlar.

Mehmet Ağar'ın dayısı Yalçın Akçadağ, onun yerine genel merkez getirdi beni il başkanı atadı. Tam 5,5-6 ay benim ilimi silahlı adamlar bastı. 3 ay belimde silah arkadaşlarımla beraber. Ben sosyeteden gelmiş bir adam değilim. Kimseye sırtımı dayamadım bugüne kadar. Orada üç ay boyunca Tansu Hanım 'Allah'ını seversen burayı bırakma' dedi. İçeri girdiler, silahlı çatışmalar oldu.

Dünyanın en iğrenç yalanlarını ortaya koyup, bunu siyasetin ana malzemesi haline getirip, bir tarafına koymak, bu videoları izletmek esas itibariyle bir operasyondur. Öyle işler var ki, dünyada hepimizin iğrendiği ama netice itibariyle bunu insanların zafiyetlerini kullanarak ortaya koyduğu işler de var. Adamın birisinin yalanları üzerinden bir ülkede Başbakanlık yapmış kişi ve aileyi bir noktaya getirmenin doğru olup olmadığını düşünüyorum. Dünyada milyonlarca insan film seyrediyor, Türkiye'de bir ara kedi ayinleri yaptılar. Bunların üzerinden genel bir karine çıkarırsak doğru olur mu?”

AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım'ın oğlu Erman Yıldırım hakkındaki uyuşturucu ticareti hakkında sorulan sorular ve Youtube’da izlenen Sedat Peker videoları için Soylu, "Bu ateşi yakmayın ya. Yapmayın, rica ediyorum. Milyonlarca insan çocuk pornosu da izliyor, Allah'ınızı severseniz yapmayın. Milyonlarca insan sapık işler de izliyor. Biz aklı başında insanlarız. Dünyanın en iğrenç yalanlarını ortaya koyup, bunu siyasetin ana malzemesi haline getirip, bir tarafına koymak ve bu videoları izletmek, esas itibariyle bir operasyondur." sözlerini kullandı.