SUFİZM VE KUANTUM FİZİĞİ

Sevtap Mendi

VAN 31.07.2017 11:40:48 0
SUFİZM VE KUANTUM FİZİĞİ
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Kuantum kelimesine bir çok kişinin aşinalığı vardır, bugün piyasada kuantum başlığı altında bilimsellik kılıfına giydirilmeye çalışılarak sektör haline getirilen bir çok alan mevcuttur. Kuantum düşünce, kuantum olumlama, kuantum tıp  v.s. gibi.

 

Bu alanlardan birisi de kuantum fiziğinin tasavvuf inancının felsefesiyle birleştirilmeye çalışıldığı sufizm alanıdır.Kuantum fiziğinin gerçekte bu alanlarla pek de ilgisinin olmadığını anlayabilmek için,kuantum fiziğinin ilgilendiği temel konuları bilmemiz gerekmektedir.

 

Kuantum fiziği atom fiziği ile ilgilenen bir bilim dalıdır.1900’lü yıllarda maddenin atom altı dünyasını inceleyen bilim adamları gözümüzle göremeyeceğimiz, mikro seviyelerde çok ilginç durumlarla karşılaşmışlardır. Klasik fizik yasaları ile açıklanamayan, bilim dünyasını şaşkına çeviren ve anlaşılması zor olan bu durumlardan bazılarına burada sadece kısaca değinmekle yetineceğiz. Bu alandaki ilk keşiflerden birisi,bilim adamlarının bir gaz atomunun ısıtılması  işlemi ile birlikte yani gaz atomunun uyarılması ile gaz atomundaki elektronların ısıtma işlemi sonucunda bulundukları yörüngeden başka yörüngeye mesafe kat etmeksizin geçebildiğini tespit etmiş olmalarıdır. Bunun anlamı atom altı seviyedeki elektron parçacıklarının anlık olarak mesafe kat etmeden ışınlanma misali bir yer değiştirme hareketi yapabilmesiydi. Bu olay fizik dünyasında ‘’kuantum sıçraması’’ olarak adlandırılmış ve büyük bir yankı uyandırmıştır.

 

Atom altı dünyasındaki şaşırtıcı keşiflerden birisi de ‘’kuantum dolanıklığı’’adı verilen  durumdur. Kuantum dolanıklığında birbirleriyle etkileşim halinde bulunan elektron çiftlerinden bir tanesi kilometrelerce  uzağa konulsa bile aralarındaki iletişimin devam ettiği gözlemlenmiştir. Yani elektron çiftlerinden birisi sağ tarafa dönecek olsa, çok uzaktaki diğer çifti bu hareketi anında algılayarak sola dönme hareketi yapmaktaydı.Elektron çiftleri arasındaki bu telepatik anlık bilgi  aktarımı fizik dünyasında hayretle karşılanmıştır.

 

Bilim adamlarını şaşkına çeviren bir başka olay ise meşhur çift yarık deneyi ile ortaya çıkarılmıştır.Çift yarık deneyinde üzerinde çift yarık bulunan bir levhaya elektronlar gönderildiğinde levhanın ardında elektronların girişim desenleri oluşturduğu bir manzara ile karşılaşılmıştır.Bu manzarının şaşırtıcılığı bir parçacık gibi davranması beklenen elektronun asla yapamayacağı dalga hareketi sergilemiş olmasıdır. 

 

Elektronların hem parçacık hem dalga gibi davranış sergileyebilmesi temel fizik yasalarını hiçe saydığı anlamına geliyordu.

 

Kısaca özetleyecek olursak,20.y.y’ın başlarında fizikçiler bu tip çalışmalarla evrendeki maddi oluşumların temelindeki atom altı seviyelerde akıllara durgunluk veren gizemli olaylar keşfetmişlerdir.Atom altı seviyedeki elektronların bu garip davranışlarının keşfiyle birlikte kuantum fiziğinin olasılıkların ve belirsizliklerin hakim olduğu yasalarının temelleri atılmıştır.

 

Kuantum fiziğinin bu tuhaflıklarla dolu keşifleri özellikle sufizm gibi inanç alanlarının istismarına kapı aralamıştır.Sufizmin klasik fizik yasalarıyla asla kabül edilemeyecek olan görüşleri kuantum fiziğindeki elektronların garip davranışlarıyla analoji yapılarak açıklanmaya çalışılmaktadır.Özellikle sufizmin vahdeti vücut olarak bilinen felsefesinde varlık hiyerarşisinin alt üst edildiği,klasik fizik kanunlarının ve nedensellik ilkelerinin tamamen reddedildiği bir alem ile karşılaşılır.Bu alemde insanlar da elektronlar misali nedensellik yasalarını ihlal ederek tuhaf şekillerde davranabilir.Aynı anda her yerde bulunabilen,birbirlerine anında bilgi aktarabilen,hem varmış hem yokmuş gibi davranabilen elektronların hareketleri sufizmdeki mucizeler,kerametler,mana alemleri ve rabıta gibi akıl almaz olaylar için adete biçilmiş bir kaftandır.

 

Gerçeklik algısının yerle bir edildiği,anlamsız ve amaçsız bir dünyanın resmedildiği sufizmin hayali holografik evreni kuantum fiziğinin belirsizlikler ve olasılıklar yasalarıyla bağdaştırılmaya çalışılır.Oysa ki,sufizmin kuantum fiziğinden kotarmaya çalıştığı bu yasalar sadece atom altı seviyesinde geçerlidir.Atomlardan oluşan nesneler dünyasında ise nedensellik ilkelerinin hakim olduğu klasik fizik yasaları hakimdir.Günlük yaşantımızdaki nesnelerin hareketleri kuantum fiziğinin yasaları ile değil,klasik fiziğin yasaları ile açıklanır.Mesela elimizde yazı yazmak için tuttuğumuz kalem hem varmış hem yokmuş gibi davranmaz.Ya da odamızdaki eşyaların her an her yerde gezindiğine şahit olmayız.Susadığımızda sadece düşünce gücümüzle bir bardak suyu kendiliğinden ayağımıza getiremeyiz.Yani günlük yaşantımızda kuantum fiziğinin tuhaflıklarla dolu dünyasıyla karşılaşmayız.

 

Sufizmin kuantum fiziği yasaları ile kendisine bilimsel bir kılıf araması aslında atom altı dünyasının yasalarını nesneler dünyasına taşımaya çalışarak,klasik fiziğin yasalarını yok saymaktan ibarettir.Halbuki evrenin işleyişi atom altı gibi mikro seviyelerde kuantum fiziğinin yasaları ve makro seviyelerde klasik fizik yasaları ile açıklanır.Bu yasaların alanını karıştırmak ya da klasik fizik yasalarını yok saymak bilimsellikten, uzak bilim dışı davranmak demektir. Sufizmin yapmaya çalıştığı; devasa bir puzzle tablosundaki resmin tamamını puzzleın küçük bir parçasına bakarak anlamaya çalışmak gibidir.

 

Allah’ın kainattaki varlık yasaları,her varlığın tabiatına koyduğu yasalar çerçevesinde işleyişini sürdürür.

 

‘’O ki,tüm mahlukatı yarattı ve yaratılış amacını gerçekleştirecek bir donanım verdi’’

 

‘’O ki,her şeye yaratılıştan bir ölçü ve amaç takdir etti…’’(A’la-2-3)

 

Kuranda insan hayatına dair yasalar sünnetullah olarak ifade edilir.

 

‘’İnsan benliğine iyiyi ve kötüyü tanıyıp sorumsuz ve sorumlu davranma yeteneğini yerleştiren şahit olsun ki,kim kendini geliştirip arındırırsa,o kesinlikle ebedi mutluluğa ulaşacaktır’’(şems-8-9)

 

‘’…ve sen Allah’ın sünnetinde hiçbir değişiklik bulamazsın’’(ahzab-62)

 

İnsan hayatına dair yasalarda insanın kaderi seçmektir.İnsan seçimlerinin sonuçlarıyla karşılaşan sorumluluk sahibi bir varlıktır.Bu nedenle hayatımıza dair Allah’ın yasalarında anlamsız ve amaçsız hiçbir şey yer almaz.Kuran yaşadığımız dünyayı sufizmin iddia ettiği gibi anlamsız amaçsız ve hayali bir yer olarak  değil;yaptıklarımızın ve tercihlerimizin sonuçlarının gerçekliğiyle karşılaşacağımız anlamlı ve amaçlı bir yer olarak tanımlar.

 

‘’Biz gökleri yeri ve o ikisi arasındakileri ancak gerçek bir anlam ve amaç uğruna –ama sınırlı bir süreliğine yarattık;ne ki inkar eden kimseler uyarıldıkları hakikatten yüz çeviriyorlar’’(ahkaf-3)

 

Yani görülen o ki, ne kuranın mesajlarından ne de kuantum fiziğinden sufizmin felsefesine ekmek çıkmaz,ves-selam…