Statükonun Hesabını İslamcılar Ödeyecek

Ayhan Bilgen

VAN 1.12.2012 15:30:00 0
Statükonun Hesabını İslamcılar Ödeyecek
Tarih: 01.01.0001 00:00

Değiştirme iddiası siyasetin temel dinamiklerinden birisidir. Değişim beklentisi üzerine söylem inşa etmek, değişim rüzgarının semeresinden faydalanmak elbette bazı riskleri de göze almayı gerektirir.

Ortadoğu’da statükonun sürdürülemez olduğu görüldükten sonra yeni iktidarın hangi aktörlerle inşa edilmesi gerektiğine dair arayış ve tartışmalar da başladı.

Toplumsal dışlanmaya itirazı olan ve geniş halk kesimlerine başka bir dünyanın mümkün olabileceği umudunu aşılayan siyasal aktörlerin başında kendini İslama referans eden siyasi aktörler gelmektedir.

En radikalinden, gelenekçisine, ılımlı yada muhafazakarına kadar muhtelif tonlarda dini söylemi ön plana çıkaran siyasi aktörleri tanımlamak için iktidara yönelik arzuları üzerinden genelleme yapmak kaçınılmaz gözükmektedir.
Nasıl bir İslam-toplum-siyaset ilişkisine inandıklarını  karşılaştırdığınızda ortaya çıkan tablonun tüyler ürpertici boyutu dinin insanlık tarihindeki yerini sorgulatacak düzeydedir.

Ahlaki öğretinin son derece geri plana çekildiği, hırs ve egemenlik arzusunun her şeyi kirlettiği bir dindarlık tablosu, toplum psikolojisinde derin kırılmaları da beraberinde getirecektir.

Değiştireceklerini iddia ettikleri statükonun tüm kokuşmuşluğunu içselleştirip sadece yeni yüzler marifeti ile devamına hizmet etmeleri, İslam’ın 21. Yüzyıla damgasını vuracak zor sınavıdır.

Halkla kavgalı, toplumdan kopuk siyasal iktidarları yıkıp  yeni bir alternatif inşa etmek yerine sadece gücü ve parayı yöneten aktörlerin değişmesini sağlamak İslami değerlere ve tüm insani kazanımlara vurulacak en ağır darbedir.
Türkiye siyasetinin karşı karşıya bulunduğu durum yada Arap Baharı adı altında ortaya çıkan yeni iktidarların analizini yaparken bu gerçeği göz ardı etmemeliyiz.

Eski rejimlerin ortaya çıkarttığı haksızlık ve zulmün faturasını ödemeye bu kadar istekli pozisyon almanın başka bir izahı mümkün değildir. 20.yüzyıla damgasını vuran her türlü baskıcı uygulama ve sömürünün son kertede İslamcı siyasal aktörlerin hanesine yazılacak olması neredeyse kaçınılmaz hale gelmiştir.

Mısır bunun en kolay izlenebilir olacağı ülke konumundadır, Türkiye’yi saymazsak.
Türkiye iktidarının bu noktadaki performansını görmek içinse Kürt sorunu yeter de artar bile.