Son Pişmanlık Fayda Vermez

Sevtap Mendi

VAN 22.08.2017 11:40:51 0
Son Pişmanlık Fayda Vermez
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Hızla akıp giden zamanda  bir sona doğru yaklaştığımız sadece dinlerin konusu değil,aynı zamanda bilimin de konusudur.

 

Termodinamiğin ikinci yasası olan entropi yasası yaşadığımız mekana ve zamana hükmeden bir yasadır.

 

Entropi yasası  iki hayati gerçekliği ortaya koyar.Bu gerçeklerden birisi,canlılığımızın devamını sağlayan enerji stoklarının gittikçe azalarak dünyanın ve evrenin kozmik kıyametinin kaçınılmaz olduğudur.Bir diğer gerçeklik ise zaman okunun daima ileriyi göstermesi ve zamanı geri döndürmenin imkansız olmasıdır.Zamanla eskiyen,çürüyen,bozulan her şey,bedenimizin yaşlanması ve bu süreçlerin geri dönüşümsüzlüğü entropi yasası gereğidir.

 

Entropi yasası her şeyin sonlu olduğu sınırlı bir dünyada yaşadığımızı, termodinamiğin formülleri ile ispatlayarak içinde yaşadığımız dünyanın kaçınılmaz akıbetini bildirir. Fakat insanın bu dünyaya geliş amacını,hayatın anlamını ve insanın akıbetini açıklama konusunda hiçbir şey söyleyemez.Sonsuz yaşama isteği olan insanı bu sonlu evren içinde teselli eden ve insanın akıbetini bildiren yasalar ise mutlak alim olan Allah tarafından vahyin mesajları ile insanlığa bildirilir.

 

Vahyin mesajları bizlere, her şeyin sonu zannettiğimiz kozmik kıyametin ve ölümün aslında gerçek bir başlangıcın doğumu olduğunu ve bu dünyada iken insanın yapıp ettiği her şeyin hesabının sorulacağını hatırlatır.

 

‘‘Derken ölüm kabusu tüm gerçekliğiyle çıka gelir ki; işte bu ey insan senin köşe bucak kaçtığın şeydir.Nihayet diriliş için sura üflenir işte bu da ey insan kendisine karşı uyarıldığın gündür.Ve her can kendisini yönlendiren unsurlar ve tanıklarla huzura gelir’’(kaf-19-20-21)

 

İnsana bu dünyada Allah tarafından verilen yaşam hakkı,insanın tercihlerinin sınanması içindir.

 

Bu büyük imtihanda insana bahşedilen en büyük nimet aklı,iradesi ve zamanıdır.Bu nimetleri nasıl kullandığımızı yaptığımız eylemlerle ispat etmiş oluruz.Maalesef modern dünya  sorgulayabilen zihinlerin köreltilmesi ve zamanın boş işlerle geçirilmesi üzerine kurgulanmıştır.

 

Televizyon programları,eğlence sektörü,bilgisayar oyunları ve süregelen  geçim telaşı  içinde adeta düşünce ve eylemlerimizin üzerine ağır prangalar vurulur.

 

İçgüdülerinin ayartmaları ve çevresinin yönlendirmeleri ile hareket eden bir çok  insan aklının ve iradesinin dışındaki etkenler tarafından esir alınmış olur.

Sadece dünyevi çıkarlara ve eğlenceye odaklanarak yaşamak aklın ve sağduyunun öngördüğü değerleri hiçe saymaktır.İnsan çoğunlukla aklının ve vicdanının sesini bastıracak bahaneler üreten bir varlıktır.Bu bahaneler genellikle ‘’canım öyle istiyor’’ şeklinde haz içerikli bir cümlede saklıdır.İnsanın her canının istediğinin insan için doğru olmadığı kesindir.Mesela,alkol ve uyuşturucu gibi maddeleri kullanmanın zararları tıbben kanıtlanmış olmasına rağmen bir çok insan sırf canı istediği,keyif aldığı için bu zararlı maddelere bağımlı yaşayabilmektedir.Yine birçok insan sonsuz ahiret gerçekliğine rağmen sınırlı ömrünü,zamanını gereksiz boş işlerle geçirerek hayatını heba edebilmektedir.

 

‘’Hevasını ilah edinen kimsenin durumunu göz önüne getirsene bir!Şimdi söyle böyle birinin sorumluluğunu sen üstlenebilir misin?Ya da sanırmısın ki onların çoğu ilahi mesajı işitir veya hakikati akleder?Hayır onlar sürü içgüdüsüyle davranan hayvanlar gibidirler,hatta yoldan sapma konusunda daha da beterdirler’’(Furkan-43-44)

 

Oysa ki,insanın huzurlu,mutlu bir hayat sürdürebilmesinin formülü Rad:28 ayeti ile bizlere bildirilir;

 

‘’İşte onlar, iman eden ve kalpleri Allah’ın vahyi ile tatmin olmuş kimselerdir.Bakınız akleden kalpler yalnızca Allah’ın vahyi ile tatmin olur’’

 

İnsandan bu dünyada beklenen akıl,irade ve zaman nimetini doğru yönde kullanarak sorumluluklarının farkında olmasıdır.

 

Bütün bu nimetlerin kullanım kılavuzu kuranın mesajlarıdır. Aklın hızına fark atan dolu dizgin duyguların, bitimsiz arzuların ve hırsların yönlendirmelerine ancak kuranın anlam dünyası ile beslenerek karşı koyabiliriz.

 

Vahyin mesajlarına insan ruhunun ihtiyacı bedenin her gün besinlere ve suya ihtiyacı gibidir.Bir gün aç ve susuz kalmaya dayanamayan insanoğlu kuranın mesajlarından uzak kalarak ruhunu bir ömür ölüme terk edebilmektedir.Bu nedenle içimizdeki ve dışımızdaki ayartmaların şerrinden ancak vahyin anlamlarıyla beslenerek korunabiliriz,tıpkı sürekli virüslere maruz kalan bedenimizin güçlü gıdalarla korunması gibi.

 

Kuranın anlamıyla her buluşmamızda,vicdani doğrularımızın ilahi bir kaynak tarafından teyit edildiğine şahit oluruz.

 

 Vahyin mesajlarına kulak vermek,insanın hayat yolculuğunda hangi yolda olması,hangi adrese varması gerektiğini bilmesi demektir.İnsanın başıboş bırakılmak için yaratılmadığını(kıyamet-36) söyleyen Allah’a karşı başıboşmuş gibi sorumsuzca canının istediği gibi yaşamak ise,insanı yaratan Allah’a meydan okumaya kalkmaktır.İnişli,çıkışlı ve zorlu hayat yolculuğunda yolunu ve adresini şaşıranlardan ve pişmanlık duyanlardan olmamak duası ile inşallah…

 

‘’Sizin için görevlendirilmiş ölüm meleği bir gün sizi toplayacak ve sonra hep birlikte Rabbinize döndürüleceksiniz’’

 

‘’Keşke,günaha batmış olanların hesap günü Rablerinin huzurunda başlarını öne eğerek’’ ey Rabbimiz şimdi görmüş ve duymuş olduk.Öyleyse bizi yeryüzündeki hayatımıza geri döndür ki doğru ve yararlı işler yapalım,çünkü artık hakikate kani olduk dedikleri’’ zaman ki hallerini bir görsen!’’(secde-11-12)