Son Olarak NATO Vurdu

Ömer Naci Yılmaz

VAN 21.11.2017 08:19:13 0
Son Olarak NATO Vurdu
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Nato tatbikatında yaşananlar Batı bilinçaltının dışa vurumudur. Türkiye’nin kurucu Cumhurbaşkanının ve halen görevinin başındaki Cumhurbaşkanının düşman hedef olarak gösterilmesi çok da şaşırtıcı değildir.

Uluslararası platformlarda, diplomasi arenalarında ve kapalı kapılar ardında yaptıkları Nato tatbikatında yaptıklarından farklı değildir.

 

 

 

Batı kendi iç kavgalarını/Mezhep Savaşları’nı bitirince, İslam coğrafyasını ve Müslümanları düşman olarak belirledi ve hedef tahtasına koydu. Meternik sistemiyle de bunu özelleştirmiş ve parçalanması gereken

düşman olarak Osmanlı Devletini belirlemişti. Hedefledikleri ne ise hepsini birer birer gerçekleştirdiler. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’ni parçalayıp Orta Doğu coğrafyasını bizden aldılar. Peki, peşimizi bıraktılar mı? Elbette hayır. 18 Ocak 1919’da

Paris Barış konferansını topladılar ve Osmanlının bakiyesi Anadolu’nun da parçalanmasını kararlaştırdılar. Ardından işgaller başladı. Baktılar ki savaşlarla uğraşmak pahalıya mal oluyor, taktik değiştirdiler ve siyaseten işgal etmeye başladılar.

 

 

 

Cumhuriyeti ilan edince zannettik ki ayağımıza ve zihnimize vurulmak istenen tüm prangalardan kurtulacağız. Yine peşimizi bırakmadılar. Bize öyle bir zoka yutturdular ki on beş yıldır çıkartmaya uğraşıyoruz,

bunun için de başımıza gelmedik kalmadı. Çünkü yeni Türkiye onların bıraktığı yerde durmaya razı olmayan Türkiye’dir. Biz de onların biçtiği role razı olmadığımız için bu durumlarla karşılaşıyoruz.

 

 

 

Nato tatbikatında bizi şaşırtan ise hedef tahtasına Mustafa Kemal’i düşman olarak koymuş olmalarıdır. Uluslararası hiçbir platformda böyle bir aptallık ve alçaklık yapılmamıştı. Bunu da yaptılar. Batı İslam’a

vurunca, Müslümanlara vurunca, hükümete vurunca ve Reis’e vurunca, Türkiye’yi küçük düşürünce oh diyenler, sevinenler, içimin yağları eridi diyenler, alkış vuranlar bakın görün ve bunların zihniyetlerini anlayın. Doksan yıldır gizlediklerini de açığa vurdular.

Mustafa Kemal’i düşman hedef göstermek bir mesaj vermiyor mu? Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunu ve son Cumhurbaşkanını yan yana hedef düşman olarak göstermenin bir anlamı yok mu? Bunları bir düşünmek lazımdır.

 

 

 

Bilirsiniz biz İngilizlerle savaştık, Fransızlarla savaştık, İtalyanlarla savaştık, Yunanlılarla savaştık. Bunlar Anadolu’yu işgale başlayınca yüzlerce cemiyet/dernek kuruldu ve insanımız bu işgallere karşı

direniş gösterdi. Kurtuluş Savaşı’nda ne kadar şehit verdiğimizden bile bahsedilmezken bu sivillerin direnişi sırasında verdiğimiz gazi ve şehitlerimizin sayısından bile haberimiz yok. Yüzlerce dernek kuruldu dedik. Bu derneklerin üyeleri savaştan sonra savaştığımız

İngilizlerin şapkasını alacağımızı bilselerdi, Fransızların laikliğini alacağımızı bilselerdi, İtalyanların ceza kanunlarını alacağımızı bilselerdi, Kurtuluş Savaşı’nın baş aktörü Yunanlıların Latin alfabesini alacağımızı bilselerdi savaşırlar mıydı? Ya da

nasıl savaşırlardı? Bu ayrı bir bahis konusudur ve es geçilemez bir konudur. Bakın görün, gâvurun almadık hiçbir şeyini bırakmadık ama yine de yakamızı bırakmak istemiyorlar. Kabul edin ki on beş yıldır yakamızdaki elleri yeni Türkiye tarafından tutulmuş ve

aşağıya doğru indirilmiştir. Hazmedemedikleri budur. Batı Batı olalı hiç bugünkü kadar aşağılanmış mıydı, ikiyüzlülükleri yüzlerine vurulmuş muydu? Özür üzerine özür diler hale getirilmiş miydi? Onlar yeni Türkiye’nin farkında oldukları için düşmanlıklarını

artık gizleyemiyorlar, bir de bizimkiler (!) bunun farkında olsa ya…

 

 

 

Türk milleti, Anadolu insanı imkânsızlıklarla mücadele ettiği zamanda bile bunlara eyvallah etmemiş de şimdi mi edecek? Bunlardan çekinmeye, pısırık olmaya gerek yok. Hele hele korkmaya hiç gerek yok.

 

İnsan namus, şeref ve haysiyet için yaşar. Anadolu insanının karakteri bu erdemlerden oluşur. Yavuz Sultan Selim’in dediği gibi “Cesaretiyle yaşamayan esaretiyle ölür.” Biz Avrupa’yı terk ederken, balkanları terk ederken oraların yerli halkı arkamızdan ağlıyorlardı.

 

“Lehistan’ı terk eden Osmanlı askerlerinin üzengilerine yapışan Lehliler “Bizi bırakıp nereye gidiyorsunuz?” diye ağlamışlardı. Onların o günlerini biz unutmadık, onlar hiç unutmasınlar. Onların yeniden ağlayacakları günler elbette yakındır.

 

Yaptıkları gâvurluklar onları güldürmeyecektir. İnsanlığa ve Müslümanlara yaşattıklarını mutlaka yaşayacaklardır.

 

Sırtını bu milletin düşmanlarına dayayanlar, siyasal iktidarı devirmek için onlardan medet umanlar gördünüz değil mi? Mustafa Kemal üzerinden sizi de vurdular. Meselenin ne olduğunu anladınız mı?

 

Sizin sövdüğünüz, bizim ise sevdiğimiz Reis ağızlarının payını verdi. Sizin niye sesiniz çıkmıyor? Yoksa bu da kontrollü bir tatbikat mıydı?

 

Mustafa Kemal’in askerleri yoksa hala izinde misiniz? Oysa bizim izinde ve emrinde olduğumuz kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz buyuruyor ki: Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: “Allah’ın yolu asıl doğru yoldur.” Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır. (2/Bakara, 120)

yenişehir escort