Sizi Yüzyıl Önce De Görmüştük

Ömer Naci Yılmaz

VAN 17.11.2017 09:24:10 0
Sizi Yüzyıl Önce De Görmüştük
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Geçmişe dair biraz kitap karıştıranlar, tarihten haberdar olanlar bilirler ki bugün yaşananların aynısı yüz yıl önce de yaşanmıştır. Doğu/Şark ve Ortadoğu meselesi, 1878 Berlin Konferansı’yla Batı’nın zihnine, gönlüne düşmüş ve gözüne girmiştir. Petrolün bulunmasıyla iştahları daha da kabarmış, siyasal obezliğin sembolü İngiltere’nin savaş bakanı Winston Churchill Avam kamarasında yaptığı konuşmasında bunu açıkça ifade etmiştir: “Bir damla petrol, bir damla kandan daha kıymetlidir.” Bu aynı zamanda petrol için dünyayı kana bulayacaklarının da açık seçik beyanıydı. Bölge o günlerde emperyalist kavganın merkezine yerleştirilmişti ve merkez konumunu hâlâ sürdürmektedir.

 

Birinci Dünya Savaşı öncesinde İttihatçıların Almanlarla birlik olmak istemesinden daha ziyade Almanlar Osmanlı ile birlikte olmak istiyordu. Almanların Osmanlının kara gözüne ve karakaşına âşık olmadıkları belliydi. Bakü petrollerini gözüne kestiren Almanlar bu vuslatın yolunun Osmanlı ile birlikte olmaktan geçtiğini biliyorlardı. Sarıkamış faciası bu hayallerini suya düşürmüştü. Ortadoğu’da kimlik ve inanç değerleri üzerinden yapılan ayrıştırıcı hareketler emperyalistlerin bölgedeki etkinliğini ve nüfuzunu iyice artırmıştı. Rusların vazgeçmedikleri boğazlara sahip olma arzuları emperyalistlerin politikalarında zikzaklar çizmelerine yol açıyordu. Dış politikanın doğası bunu gerektiriyordu. Bugün Türkiye böyle yapınca bizim İngilizler (!) başımız dönüyor sitemlerine başladılar. Hünkâr İskelesi Antlaşması’nın gizli maddelerinden birisi de Ruslarla savaşa giren ülkelerin gemilerine boğazlar kapatılacaktı. Bu durumdan rahatsız olan İngiltere ve Fransa durumu gözden geçirmek için Londra’da bir konferans topladılar. 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi ile ‘Boğazlar’ uluslararası bir mesele haline getirilmiş oldu. Sonraki yıllarda Rusların sıcak denizlere inme, petrolü güvenli taşıma arzuları boğazları, Ortadoğu’yu ve haliyle Osmanlıyı Batının bir numaralı meselesi haline getirdi. Onlar için Ortadoğu Osmanlıya bırakılmayacak kadar önemliydi. Sanayinin gelişmesi, otomobil üretiminin artması petrole sahiplenme arzusunu kamçılıyordu.

 

İşte bunun için öncelikle Ortadoğunun Osmanlıdan koparılması gerekiyordu. Koparmakla bırakılmayacak aynı zamanda küçük küçük uydu devletçiklere bölünecek, bölünen parçalar ise birbirine düşman edilecekti. Çoğunluğu aynı ırktan olanları milliyetçilik duygusunu harekete geçirerek birbirlerine düşman edemeyeceklerini çok iyi biliyorlardı. Önce Osmanlıya düşman etmek için Halifeliğin aslında kendilerinin hakkı olduğunu, Türklerde olmasının kendileri için bir eksiklik olduğu düşüncesini bölge insanlarının zihnine kazıdılar. Böylece bazı sivri akıllı Arapları Osmanlıya düşman etmeyi başardılar. Sırada ise birbirlerine düşürmek kalmıştı. Bunu da çok iyi becerdiler ve mezhepsel duyguları kışkırtarak bölge insanını birbirlerine düşman ettiler. Osmanlı egemenliğinde yüz yıllarca huzur ve güven ortamında yaşayan bu insanlar can ve mal güvenliği noktasında birbirlerinden endişe eder hale geldiler, gelmekle kalmayıp birbirlerini boğazlamayı dini bir vecibe olarak görebildiler. Bugün İslam için ortaya çıktığını söyleyen örgütlerin sadece Müslüman katletmeleri emperyalistlerin başarısıdır.

 

Sizi yüz yıl önce de görmüştük. Yüz yıl önce de zalimdiniz, bugün de zalimsiniz. Sizden insanlığın hayrına iyilik olmaz, olmasını beklemek de aymazlık olur. Müttefikmiş, dostmuş, ortakmış bütün bunların hikâye olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu kavramları kullananlar bizden daha iyi biliyor. Bulundukları mevki belki böyle söylemelerini gerektiriyor. İşte onların söylemediklerini biz söylüyoruz ve yazıyoruz. Zalim tiynetlilerden müttefik olmaz, dost olmaz, ortak hiç olmaz.

 

Yüz yıl öncesinde olduğu gibi emperyalist zalimlik neyi gerektiriyorsa onu yapıyorlar, buraya kadar anlaşıldı. Yani onlar işini yapıyor, hem de çok iyi yapıyor. Peki, bizim aymazlara ne demeli? Yüz yıl önce yuttuğunuz zokanın aynısını yüz yıl sonra yutmak ve yutmak için adeta yırtınmak neyin nesi? Hiç mi akıllanmayacaksınız, hiç mi adam olmayacaksınız? Osmanlı yıkılmakta olduğu günlerde bile bunların oyunlarına gelmedi, olur ağam demedi. Osmanlı bakiyesi izzetli Türkiye Cumhuriyeti devleti on beş yıldır hiç demiyor. Demediği için de başına gelmeyen kalmadı. Her şeye rağmen, içeriden ve dışarıdan bütün hainliklere, satılmışlıklara rağmen eğilmiyor, eğilmeyecek. Peki, sizin içinizden/Ortadoğu’dan bir tane adam çıkıp da one minute/van munit diyemeyecek mi? Firavun İsrailoğullarının izzetini, şerefini ve onurunu almıştı. Sizinkini Lavrens mi aldı? Sizi yüz yıl önce de görmüştük. Silkelenmeyecek ve kendinize gelmeyecek misiniz? Bu onursuzluğa ne kadar daha razı olacaksınız? Gâvur bize öyle yaptı, gâvur bize böyle yaptı ağlaşıp dövünmelerini bırakalım. Bizim aymazların niye böyle yaptıklarını konuşma ve sorgulamaya zamanımız gelmedi mi? Yeter artık…