Sizi affetmeyiz!

Ömer Altaş

VAN 8.04.2015 10:27:04 0
Sizi affetmeyiz!
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

Sel dağda birleşince

    Dağda güller ezilince

    Yara açtı gül tenimde

    Ağlar dağlar, dağlar ağlar

    Yüreğimi sancı sarar.


Yürek coşkusu ve yürek sancısı

İnsan ‘çağrılmayı’ sever. Her çağırana koşarak gider. Kendini ne beklediği sonraki iştir.

İnsan, kendi kendine ürettiği, “nihayet biri beni keşfetti” ontolojisinin kahrolası fısıltısına karşı koyamaz: “İstiyorlar, oysa ben kendi halimdeydim!”

Onu öyle basit objeler de çağırmaz: Tarih çağırır, kader çağırır, aşk çağırır, toplum çağırır.

İnsan kendine mütevazı değildir; en azından “siyaset” çağırır.

Her şeyden daha gerçek; derinden bir ses iç dünyasında yankılanır durur: “Bundan sonra beni izleyin dostlar!”

Aslında insan belasını arar.

Ve bulur.

İş işten çabuk geçer. Hayatın ona sürprizleri vardır: “Sen, zavallı ve aciz bir fanisin!”

Hayatta her şey ‘zeval’ olur.

Geriye sadece “şeref” kalır.

Politikacı kirlenmeye en yakın yerde durur. Onurlu yaşama ulaşmak için herkesten çok çaba sarf etmek zorunda kalır. Sınavı büyüktür ve çetindir. Ama gel gör ki politikaya atılan; göğsü mendilli her kravatlı, daha en başta, bir asilzade olduğunu vehmeder.

Dün politika çarkı bir kez daha döndü. Tüm partiler kesinleşmiş aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na teslim ettiler.

Kendini şanslı addeden yüzlerce heyecan dolu insan, artık, sonraki sabaha milletvekili olarak uyandığına inanıyor.

Oysa siyaset mahkûmiyettir. Bundan böyle tüm çabaları bu mahkûmiyetten çıkma, sıradan vatandaş olma çabasına dönüşecektir.

Ancak davası olan müstesna olacaktır.

Diğer partileri ve vekil adaylarını kendi olağan akışına bırakabiliriz.

Ama AK Parti’nin bu şansı yok.

AK Parti adayları da, ilan edilen listelerde talih kuşu haberini coşkuyla aldılar.

Watsapları, DM’leri, messengerleri, mailleri tebrik mesajlarına boğuldu.

Ancak onları daha kapıda bir ödül değil alev topu bir gerçek bekliyor.

AK Parti adayları, bundan önce hiç olmadığı kadar yakıcı bir misyonun, sefer görev emri belgelerini ellerine aldılar.

Onları tarih çağırdı.

Dava çağırdı.

Devrim çağırdı.

Zaten istiyorlardı, koşa koşa gittiler.

En iyi görünen açıdan alınan pozlarla, afişlere; “Yeni Türkiye Yolunda Hep Birlikte” yazmak yetmiyor.

Şimdi tarihi, davayı ve devrimi sırtlama dönemi.

Bundan önceki vekillerin kurtuluşu vardı. Onlar fetret çocukları. Sıradan, özelliksiz parlamenterler. Hatta mesul bile değiller.

Ama bu dönem vekilleri için durum farklı. Her şey açık ve net.

Onlar Yeni Türkiye, sivil devrimin adayları. Belki yürekleriniz pır pır ama misyon sarsıcı.

Çok renkli, demokratik Türkiye devrimi öncülerinin verdiği bütün sözlerin birinci dereceden muhatapları.

Ey son vekil adayları, seçilerek alındınız!

Savaşlardan çıkarak buraya kadar geldiniz.

28 Şubat, Gezi, Paralel gibi kor dolu imbiklerinden süzülerek öne çıktınız.

Her şeye gözlerinizle tanık oldunuz.

Her şeyi bizzat gördünüz.

Hiçbir mazeretiniz yok.

Artık eylem zamanı. Teoriye, belağatlı sözlere herkesin karnı tok.

Kendinizi ispat edin. Dönüşüm süreci enerjisi ile benliğinizi güçlendirmeyin, nefsinizle bu sürece katkıda bulunun.

Yüklendiğiniz misyonların hakkını verin.

Bu tarihi misyonu taşıyabilecekseniz, buyurun! Ya da yol yakınken istifa edip kutulun!

Gelinen noktada, bugüne kadar AK Parti, insani ve İslami erdemlere dair her iddiayı yüksek sesle dile getirdi. İnsanlığın tüm birikimini, AB müktesabatını Türkiye’de uygulayacağını tekrar edip durdu. İslam’ın en müstesna ilkeleriyle toplumu domine etti, bazen onları kendine kalkan yaptı.

Tam ve ileri demokratik, milli ve adil yeni bir düzen vaadinde bulundu.

Eski düzenin yıkım süreci, çatışmalar, komplolar içinde bunların bazıları yapıldı, bazıları yapılıyor, iddiaların çoğu ise gerçekleştirilmeyi bekliyor.

Fatura kesildi. Hesap ödenecek.

Bugüne kadar hep fatura kestik.

7 Haziran’dan sonra, şimdi, sürekli hesap vereceğiz.

Diğer taraftan, ülke, en kritik sürecine kapı aralıyor.

Demokratik Türkiye devrimi, sırat köprüsünden aşağı düşüp düşmemek ile karşı karşıya.

Milletvekili adayları bu köprüde olduklarının bilincinde olmalı.

Bir önceki dönemde; bayrağın dikildiği burca tırmanacak kadar nefesi yeten, vekil ve bürokrat sayısı o kadar azdı ki!

Yozluk ve şuursuzluk o kadar fazlaydı ki!

Şimdi gece ve gündüz çalışmalısınız.

Niye oturuyorsunuz o kadar vakit var mı?

Bölgenizde her kapıyı çalmalı, yüz yüze gelerek onları dinlemelisiniz.

Her biriniz; cesaretiniz, kararlılığınız, çalışkanlığınız, dizinizi kırmanız, netliğiniz, hayalleriniz, alçak gönüllülüğünüz, dava bilinciniz, inancınız ile birer Recep Tayyip Erdoğan olmalısınız. Toplum bunu onayladı. Ama siz bu özelliklerini değil de onun, sadece diksiyonu ve mimiklerini örnek alırsanız yüzünüzden ışık kalkar.

Bir öncekiler gibi kendinizi suyun akışına bırakmamalısınız.

İhale peşinde koşmamalısınız. Haram yememelisiniz. Yalan söylememelisiniz. Kamu hakkını kamuya vermelisiniz. Sadece iyilik için lobi yapmalısınız. Kendini garantiye almak, siyaset geleceğini daha kariyerli hale getirmek gibi gizli bir ajandanız olmamalı. Mecliste, düşük profil ile toplumu mahcup etmeyin.

Erdemli ve iyi insan olmalısınız.

Devrimci ve düzen kurucu olmalısınız.

Çalışkan ve gözü kara olmalısınız.

Öncekilerin gördüğü toleransa bakıp yanılmayın.

Sizi affetmeyiz.

Sizi toplum affetmez.

Sizi dava affetmez.

Sizi demokratik Türkiye dönüşümünün ruhu affetmez.

Belki dün listeler açıklandığında yüreğiniz coşku ile doldu.

Bu insani bir durumdur, anlarız. Tebrik ederiz. Hayırlı olsun.

Eğer, hemen ardından, yüreğinizi bir sancı sarıp uykunuz kaçmadıysa, siz, olanı hiç anlamamışsınız demektir.

Boşuna heveskâr olmayın!