Size DAEŞ’ın, Esad’ın, İran’ın ve PKK’nın sonunu söyleyeyim mi?

Yeni Şafak'tan Nedret Ersanel, Türkiye'nin yakın coğrafyasında yaşanan krizler ve o krizlerin yarınına dair bir analiz yazı kaleme aldı...

VAN 9.08.2015 10:20:21 0
Size DAEŞ’ın, Esad’ın, İran’ın ve PKK’nın sonunu söyleyeyim mi?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Türkiye'nin güneyinde ve kuzeyinde baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor. Washington-Moskova hattında ipler bir geriliyor bir gevşiyor. Rusya, Ukrayna kriziyle uğraşırken, ABD, Irak ve Suriye'de kartları karıyor. DAEŞ'e karşı koalisyonu kurmuştu zaten, şimdi İncirlik'i de kullanıyor, Türkiye de saftaki yerini aldı. İran ile nükleer anlaşma sağlandı, Tahran Irak ve Suriye'de iyiden iyiye at oynatmaya başladı. Peki ama bu gidiş nereye... DAEŞ, Esed, İran, PKK... ne olacak yakın gelecekte. İşte bu sorunun yanıtına dair Yeni Şafak Gazetesi'nden Nedret Ersanel, "Size DAEŞ’ın, Esad’ın, İran’ın ve PKK’nın sonunu söyleyeyim mi?"başlıklı bir analiz yazı kaleme aldı. Ukrayna krizini ABD'nin çıkardığını belirten Ersanel, "İşte şimdi ABD, Avrupa'ya ve dünyaya kaybettirdiği eşeği bulduruyor ve bir süre sonra bütün Avrupa'nın sevinç gözyaşlarını izleyeceğiz!" diyor.

İşte ufuk açıcı o yazı...

Gazeteler, ülke yönetenlere her sabah sunulan istihbarat raporları gibidir. Tabii o göze sahipseniz. Hatta 'yarın tazesi çıkacak' diye atılan gazeteleri tutup, geriye doğru okuma zevkini geliştirdiyseniz…

Ancak Türk okuruna her gün sunulan haber ve kimi dış politika köşe yazıları, ülke içi dengeler kendilerine gölge sağlasın için kaleme alındığından.. Kötüsü, rahata yaslanmış bir tembellik ve dünyaya bakmama/okumama illetine tutulduklarından, ağırlıklarını ve kör değneklerini de size taşıtırlar…

Bu yüzdendir, “ne olacak bu terör, ne olacak Suriye, göçmenler ve ne olacak Ortadoğu ile Türkiye'nin hali” yakınmalarını sebebi.

Şöyle bir adım geri çekilin; DAEŞ ve Şam yönetiminin, hele yaşlı terör örgütü PKK'nın akıbeti için hazırlanan planı ve bunun hangi aşamada olduğunu söyleyebilen, bir haber, köşe yazısı, her akşam onlarca kişinin katıldığı haber programları, vs. görebiliyor musunuz?..

Ziyanı yok, söyledikleri akla/bilgiye yatsın, ufuk açsın da, tahminleri yanılsın. Ama yok…

ÖNÜNÜZDE DURUYOR!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ayın 3'ünde, Rusya'nın Şam'a yaklaşımında bir değişiklik sezdiğine ilişkin cümleler kurdu. Bu ipuçlarını, Putin'le Haziran başında Bakü'de yüz yüze ve 31 Temmuz'da telefonla yaptığı konuşmasından derlediği anlaşılıyor; “Esad'dan vazgeçebileceğine doğrusu inanıyorum, çok daha olumlu bir istikamete gidiyor.”

Bu tesadüfen yapılan bir açıklama olabilir mi?

Nedenleri var bunun. Daha bu açıklamanın yapıldığı an Rusya, ABD ve Suudi Arabistan Doha'da aynı masadaydı ve söyleyeyim, garip bir toplantıdır, içeriği olağanüstü gizlidir. İşte yazıyorum; sır bu toplantıdadır! Haziran'da St. Petersburg-Rusya'da Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Salman ve Putin arasında yapılan görüşmeyi de aynı mermi yoluna yerleştirebilirsiniz.

Tek cümleye indirelim; Moskova ve Riyad, önce IŞİD, bağlı olarak Suriye ihtilafının çözülmesi noktasında anlaşıyor.Bitti. Bu cepte.

İdrak gerekiyor; Suriye kazananı olmayın bir durumdur. Küresel müesses nizam bunu kabul etmez.

VER UKRAYNA'YI AL ESAD'I YA DA HDP'Yİ SATTIĞI GİBİ UKRAYNA'YI DA…

Amerika'nın açmazı hâlâ aynı; “ Esad gitsin de, kim gelsin?” İşte Riyad Sarayı ve Kremlin, “Esad sonrası” için Beyaz Saray'la konuşuyorlar, alternatif üretiyorlar. Ve diğer cebe koymamız gereken ikinci bilgi; perde arkasında ABD ve Rusya, bunun pazarlıklarını yapıyorlar.

Daha basit yazılamaz; Batı ve bölgedeki müttefikleri yeni düzen için önce 'hafriyat' ardından inşaya girişmek istiyorsa, Ukrayna krizinde Rusya'nın çıkarlarına uyum sağlamak zorundadır. Üç. Yine cepte.

Avrupa bu alış-verişe ne der? Dua eder. Böylece aylar aylar önce bu köşenin okurları tarafından not edilmiş bilgilere; Ukrayna, ABD'nin stratejik önceliği olan bir ülke değildi. İki, Rusya için öyleydi. Ukrayna krizini Avrupa çıkarmadı. ABD çıkardı. İşte şimdi ABD Avrupa'ya ve dünyaya kaybettirdiği eşeği bulduruyor ve bir süre sonra bütün Avrupa'nın sevinç gözyaşlarını izleyeceğiz! Dört. Cepler şişiyor.

ABD'nin Ukrayna'ya yönelik “duruşu” değişmeyecek ama “duracak”. Beyaz Saray'ın Kiev'i anlaşmazlık çıkaran bölgelerin yönetimlerine Rusya'ya yakın isimlerin getirilmesine ikna ettiğini görebiliriz.

YALILARDA MOSKOVA VE WASHİNGTON'U ANLAYAN BİRİ YOK MU?

Ukrayna, Obama'nın söylediği ABD'nin müdahalesi için gerekli 'yaşamsal şartları' sağlamıyor. Washington istediği an, 7'nci karede duran piyonun vezir olma tehdidi gibi Kiev'i tahtaya sürebilir.. Ama Ortadoğu öyle değil.

Moskova da Beyaz Saray'la hep temas aradı. Politikası buydu. İran'da beraberdiler. Şimdi Rusya-İran'ın oyuna dönüşünden hareketle-kendi bölgesel politikalarını tanzim ediyor.Suriye'deki müstakbel uzlaşı, Körfez ülkelerini başta Katar olmak üzere Rusya'nın önüne gönüllü getirecektir ve getiriyor da; S.Arabistan'la yaşanan son temaslar hep odur.

Buradan İran'ın bölgesel güçleri tehdit eden bir ülke olarak parlatılmasından çok, terbiye edilmiş kafes aslanı olarak sisteme dahil edileceğini anlamak gerekiyor. Büyük enerji ve para var orada ve yolu Batı'ya çıkacak. Nükleer anlaşma odur. Peki Tahran'dan ara-sıra duyulan, bizim de canımızı sıkan çıkışlar?.. Kükremesi 'kafesin içi'ne. Yelesini okşayın geçer. Cumhurbaşkanı'nın Ruhani'yi araması odur.

Herkesin kazan-kazandığı masa böyle kurulur. 'Önümüzde duran' gazetelerden Ukrayna-Suriye denklemini utangaç biçimde işaret eden iki dipnot verelim; 1. “NATO'dan şaşırtan Baltık hamlesi: NATO, Baltık ülkelerinde görev yapan savaş uçaklarının sayısının sonbaharda yarı yarıya azaltılacağını söyledi.” (04/08, AA, Vatan.) 2. “ABD ile Rusya anlaştı. ABD ile Rusya, Suriye'de kimyasal silah saldırılarının araştırılmasını öngören bir karar tasarısını cuma günü BM Güvenlik Konseyi'nin gündemine getirecek.” (06/08, Deutsche Welle.)

Sistemin ve bölgedeki müstakbel düzenin bir türlü görül(e)meyen, maddeleriyle doldurduk ceplerinizi. Üzerine, Türkiye ile ABD/Batı'nın son, büyük anlaşmasını koyun. Ankara'nın hangi oyunu, kendi planlarını nasıl kurduğunu derhal fark edeceksiniz.

PKK?..

Cebinizdekileri çıkarıp iyi bakın. O'na ihtiyaç yok. Çoktan engel olmaya başladı.

'Buradan git' dendiğini de herhalde duydunuz!