ŞİDDETE MAZERET ARANMAMALI!

Van Kadın Derneği (VAKAD) aktivisti Sosyolog Belde Bayındırlı, sistem tarafından erkeğin kadına şiddet uygulamasına mazeret arandığını belirterek, 'Oysa şiddete mazeret aranmamalıdır' dedi.

VAN 16.04.2014 10:26:38 0
ŞİDDETE MAZERET ARANMAMALI!
Tarih: 01.01.0001 00:00
Haber: Fazıl ERÜŞ

Kadına yönelik şiddet çeşitli önlemlere rağmen sürüyor. Türkiye'de her gün çeşitli bölgelerde kadınlara yönelik şiddet haberleri basına yansırken, Van'da geçen hafta yine bir kadın eşi tarafından bıçaklanarak öldürüldü.

İKİ YÖNLÜ EŞİTSİZLİK

Kadına yönelik şiddete ilişkin gazetemize bilgi veren VAKAD aktivisti Sosyolog Belde Bayındırlı, kadınların hem sınıfsal hem de cinsiyet eşitsizliği yüzünden ezildiğini söyledi.
Erkeğin kadını doğru algılamadığını ifade eden Bayındırlı, "Erkek, kadını tanımlamak yerine onu tanımaya çalışmalıdır. Önce dinlemeli, sonra onu anlama çabası içerisine girmelidir. Birbirimizi anlamak için gösterdiğimiz çaba ile ancak güvenli bağlar kurabiliriz. Şiddet yerine sevgiyi, saygıyı iletişim yöntemi olarak kullanmalıyız." dedi.

ŞİDDETE MAZERETLER ARANIYOR

Bölgedeki kadının, eğitimsizliği ve emeği karşılığında ücret almaması nedeniyle de şiddete maruz kaldığını belirten Bayındırlı, şöyle dedi:
"Şiddet gören kadının bedensel, ruhsal ve üreme sağlığı bozuluyor. Erkek egemen dil ve kültür ortamı, hem özel hem toplumsal alanda cinsiyete dayalı ayrımcılığın bir araç olarak kullanılmasının ve yeniden üretilmesinin temel taşıyıcıları olmuştur. Şiddeti uygulayanlara karşı verilen cezalar maalesef kadına yönelik şiddeti sürekli kılmaktadır.
Bu nedenle yetkililerin gereken önlemleri alması gerekir. Şiddeti uygulayanlara karşı verilen cezalar caydırıcı olmalıdır. Aile içi şiddeti uygulayan erkek değil, gündeme getiren kadın suçlu görülmekte, evin namusunu, mahremiyetini kamusal alana taşıdığı için suçlu gibi muamele edilmektedir. Şiddet uygulayan erkeğin şiddet uygulamasına mazeretler aranırken, kadına şiddetle mücadelenin her aşamasında travma yaşatılmaktadır.
Bu nedenle de her gün kadın cinayetlerini haberlerde görmekteyiz. Her ne kadar medyada her gün aile içi şiddet vakaları ve travmatik yaşanma biçimleri gündeme gelse de, sosyal öğrenme süreci erkeklere şiddeti uygulamadan vazgeçtirebilecek yaptırımları içermediği sürece aynı sahneler sergilenmeye devam edecektir."

ŞİDDETE SESSİZ KALINMAMALIDIR

Şiddete maruz kalan kadınların büyük bir kısmının intihar girişiminde bulunduğuna da dikkat çeken Bayındırlı, şuları söyledi:
"Kadınlar öldürülüyor ve psikolojik baskılarla intihara sürükleniyorlar. Kadınlar bu duruma sessiz kalmamalılar ve kendilerini korumak adına hemen harekete geçmeliler. Hemen en yakın karakola gidip şikâyette bulunabilirler. Tutanak tutturun ve hatta bir örneğini de kendiniz alıp, saklayın. Muayene olduğunuz hastaneden mutlaka şiddete maruz kaldığınıza dair rapor alın ve bu raporları asla kaybetmeyin. Şiddet gösteren kişiyi mutlaka şikâyet edin. Fiziksel şiddetten sonra gelen iyimser davranışlara inanmayın çünkü olay, bir süre sonra tekrarlanacaktır. Boşanma davalarında sadece konuşmak istediğini söyleyen kocalara inanmayın, bu inanmaların çoğunun sonu, kadınların öldürülmesi ile bitiyor."

CEZALAR CAYDIRICI DEĞİL

Şiddet uygulayanlara verilen cezaların caydırıcı özelliklerinin olmadığını da anlatan Bayındırlı, şunları kaydetti:
"Ailede dayağı, fiziksel şiddeti ve diğer şiddet türlerini uygulamayı kendinde bir hak olarak gören erkeğe karşın, şiddete maruz kalmak ve susmak da kadının namusu ve katlanması gereken bir ödev haline dönüşmüştür. Bu eril bakış açısı kamusal alanda ve kurumlarda da çoğu kez kabul gördüğünden şiddetle mücadeledeki başarı düzeyi düşük kalmaktadır. Bunun da en büyük nedeni verilen cezaların caydırıcı olmamasıdır."



Kaynak / Editör: Prestij Haber Merkezi -Fazıl Erüş