Sen Mehdi Beklerken...

Ramazan Yaman

VAN 25.11.2017 07:22:39 0
Sen Mehdi Beklerken...
Tarih: 01.01.0001 00:00
 "Bir Musa gelecek deniz yarılacak!"

“Bir İsa gelecek deccal geberecek!” 

“Bir Mehdi gelecek müslümanlar dünyaya hakim olacak!"

Bilir misin hacı dayı?; Peygamberlerin sırtındaki ağır yükleri sen?..  

Hiçbir deniz Musa'nın hatrına yarılmamıştır! 

Hiçbir Ömer Muhammed'in hatrına müslüman olmamıştır! 

Bu rabbinden kabul edilmezdi zaten! 

Deniz hakikat için mücadele edip bittim raddesine gelen ve artık tüm gücünü hak uğruna tüketen Musa'nın davası için yarılmıştır!

Nuh gemi için malzeme toplarken, aşağılanırken, fırtınanın ne zaman kopacağını bilmiyordu! Nuh’un yüzü suyu hürmetine değil, onun emeğinin üzerine kaldırıyordu gemiyi sular! 

Tesbih taşlarını saymakla, duvarlara “ismi şerif” çivilemekle, bir ölümlüyü hayal etmekle, bir kulübe, bir takıma, bir kol’a bağlanmakla, Allah’ın emrini yerine getirmek yerine, sadece terennüm etmekle geminin imal olacağını, yeryüzünün mamur olacağını, bu çağda yaşasaydı da öğrenseydi Nuh; çölün ortasında gemi yapmak gibi “gülünç” bir duruma düşmesiydi keşke! 

Lut, yeryüzünde görülmemiş pisliği, hiç yaşanmamış aşağılıklığı,  ve buna şahit olan taşların utançtan gözlerini kapadığı ve dayanamayıp parça parça olup yerinden fırlayarak yeryüzüne yağdığı çağı tesbih taşlarını sayınca, bir ölümlünün eteklerine tutununca temizleyebileceğinin ilmine vakıf olsaydı keşke!.. Koca peygamber o kadar üzülmese, yanına gelen meleklerden belki yüzünün damarları yanacak kadar mahçup olmasaydı!...

 

Evlat acısıyla gözleri kör oluncaya kadar ağlayan Yakup, senin efendinin sahip olduğu görme mesafesine sahip olsaydı, gözlerinden olmazdı! 

 

Bilir misin hacı dayı?; Yakup evladı için gözlerini kaybederken, senin efendi islamın evlatlarını gözlerinin daha iyi nimetleri temaşa etmesi için, doymayan gözleri için feda ediyor! Yakup evladı için gözleri kör olana kadar ağlarken ve küçücük bir haber verilmezken, senin efendinin bir adamı uçkur davasından hapse düşünce, “Allah bizzat harekete geçtiğini!” söylüyor! 

Düşün! Çocuk, mazlum ve bir peygamber; baba da peygamber! Diğer dava uçkur davası! Ve gök kapıları uçkur davasının halli için sonuna kadar açık! Ta “Allah’a kadar!” Fakat iki peygambere duvar! 

“Allah istese olmaz mı?” diyeceksin” Olmaz! Çünkü Allah senin şeyhinin adamının uçkur davasının avukatı olmaktan münezzehtir!

 

Yusuf hasretiyle sığınılan, yakarılan Allah, şimdi güç devşirmenin aracı yapılıp, nesnelerin üzerine yazılarak pazarlanıyor! Ve Yusufların, Yakupların, İsaların, Musaların, Nuhların, Lutların, İbrahimlerin, Muhammetlerin davası güce ulaşmak için tepe tepe kullanılıyor! 

 

Yine, Allah’ın ayetlerinden daha etkili sözleri, daha kestirme yolları bilseydi Hz. Muhammed’de, onca çileyi çekmese, ümmeti için onca yanmasaydı yüreciği! Kendisinden sonra, islam ümmetinin “medar-ı iftarı” kurtarıcısı, dinin eğilmez bükülmez direkleri olan adamların geleceğini bilseydi de, “Kuran’dan hesaba çekileceksiniz!” ayetini bir güzel şerh etseydi! Bu ayetin yanına, kendisine kitapta olmayan ve “gizli” inen ayetleri de ekleseydi! Kendisine kur’andan bağımsız vahyedildiğini, bunları bilmeden “sakladığını” ve bunu 200 küsur yıl sonra kendisine hatırlatacak adamları tanıyabilseydi; “Ben gaybı bilmem, bana ve size yarın ne yapılacağını da  bilmem!” ayetini de tebliğ etmese, gizli kalsaydı! Keşke yine bilmeden belki de, “Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım!” “ayetinin” de kendisinden birkaç asır sonra keşfedileceğini bilseydi de, ümmet ne maksatla, neden ve niçin yaratıldığını öğrenseydi! En yakın dostları bu “ayetten” mahrum gitmeselerdi! “Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım!” ayetiyle birlikte bu “gizli ayete” de iman etselerdi!..

 

Peygamberden hemen sonra savaşa tutuşan, peygamberi görmüş olması hasebiyle, senin hepsine birden, toptan “sahabe” dediğin o insanlar birbirlerini katledecek noktaya geldiklerinde,  islama değilde, senin tarikatının “pak koluna” mensup olsalardı da, neyin doğru neyin yanlış olduğunu senin şeyhine uykudan kalkınca soruverselerdi! 

 

Şimdi hacı dayı! Kur’an’ı, tevhidi, peygamberlerin mücadelesini, acılarını, yaşamlarını, aciz kaldıkları anları bir kefeye; seni kendine çağıran, sana kutsal nesneler satan, sana önerdiği yaşamın tam tersini yaşayan, seni Allah’ın emirlerini yerine getirmeyi değil, kendi arzularını dayatan, seni insan değil sayı olarak gören adamların anlattığı dini de diğer kefeye koy! Tart bakalım elde hangisinden ne kalacak! 

Aldanma hacı dayı! Allah hiç kimseyi hükmüne ortak etmez! Allah’ın cehennemi hak eden bir kulunu hiç kimse cennete götüremez!

 

....ve hacı dayı, dünyayı tek başına imana getirecek bir gücü rabbin hiç kimseye vermemiştir! Sen Musa gelecek deniz yarılacak diye göğe bakarken ne canlar boğuluyor bir kaşık sularda! 

Mehdi beklerken sen, ne deccaller bebeklerin sütüne petrol doğrayıp, kan rafinerileri kuruyor!

İsa’nın gökyüzünden insanlığı seyrettiğini ve inmek için zaman beklediğini düşlerken sen, zulümatın bağrında nice insan helak oluyor! 

Ve tevhid için can veren peygamberlerin davası, senin şeyhinin, mezhebinin, tarikatının, cemaatinin, hizbinin güçlenmesinin payandası olarak kullanıldığından beridir insanların çoğu şirk koşmadan iman etmiyor! Edemiyor!