ŞEKİL DEĞİŞSEDE GERÇEKLER DEĞİŞMEMEKTEDİR

OSMAN COŞKUN

VAN 14.10.2014 15:43:40 0
ŞEKİL DEĞİŞSEDE GERÇEKLER DEĞİŞMEMEKTEDİR
Tarih: 01.01.0001 00:00
 İnsanı yaratan Allah onun uyması gereken kuralları da ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem (a.s)  ve aynı hammaddeden yaratmış olduğu fıtratı ve bütün özellikleri aynı olan eşi ne de öğreterek onların hayata sıfır hata ile başlaması için her türlü tedbiri almıştır. Ancak diğer yaratıklarına vermediği bir özelliği veya birçok özelliği insana vererek te onu diğer yaratılmışlardan farklı ve üstün kılmıştır. Aynı zaman da ona sadece kendisine ibadet etmesini rab ve ilah olarak ta sadece kendisini tanımasını ve kabul etmesini vahiyler ve insanlardan seçmiş olduğu elçiler göndermek sureti ile de sürekli hatırlatmıştır.

Öyle ki elçi gönderip uyarmadığı hiçbir insan topluluğunu da helak ve yok etmemiştir. Bu onun rab ve ilah olmasının bir gereği ve sonucudur onun bu uygulamasında, kanununda, sünnetinde bir değişikliğin olmamasını da ortaya koymuştur. Bunun en son örneği kıyamete kadar aramızda tutacağı ve koruması altına aldığı Kuran’ı kerim ile bütün insanlığa meydan okumasıdır.

Eğer Kuran’ın Allah’a ait olmadığını iddia edecek kadar cahil ve azgın kimseler iseniz Allah’tan başka herkesi yardımınıza çağırın ve onun surelerinden bir sure meydana getirin. Rabbimiz bu azgınlara ve zalimlere her gün bu hitabıyla meyden okumaktadır. Bu meydan okuma karşısında her gün aşağılanan inkâr edenler Kuran’ın metni üzerinde her hangi bir değişiklik ve tahrifata gidemeyeceklerini anladıkları günden itibaren onun ayetlerinin hangi manaya gelip gelmeyeceği üzerin de tartışmalar ve şüpheler yaratarak o kitabın mensupları arasında anlayış ve kavrayış farklılıkları yaratarak arzu ettikleri hedefe ulaşma konusunda bütün gayretleri ile bu gün dâhil çalışmalarına hız kesmeden devam etmektedirler.

Aslına bakar iseniz Kuran’ın ayetlerinin hangi manaya gelip gelmediği konusun da tartışmaları başlatan bu işin ilk ağa babası şeytandır. Sizlerin de bildiği gibi cennete yerleşen Âdem ve eşine Allah’ın onlar için koymuş olduğu yasağın aslında onların ebedi ve bir melek olmalarının önündeki ilk engel gibi göstermek suretiyle metin üzerinde değil mana üzerinde tahrifat yapmanın da ilk örneğini uygulamalı olarak göstermiştir. Bununla da kendisin den sonra gelecek insan şeytanlarına da bu kapıyı sonuna kadar açmıştır. Yani fıtrat aynı yaratılış aynı bu işlem o gündür bu gündür devam edip gelmektedir.

İlk yarattığı insana rabbinin kendisi olduğunu bildiren ve emreden Allah daha sonraları insanın bu ilahi ikaz ve uyarıları bazen unutarak, bazen inkâr ederek, bazen de kendi heva ve hevesine uyarak terk ve inkar ettiğini bizlere haber vermektedir. Rab aynı rab insan ise aynı insandır. Fıtratta bir değişiklik yok ancak değişen bir şey var ki oda şekillerdeki olan değişikliktir.

Allah’a kulluğu bırakan insanoğlu kendi oluşturmuş olduğu bir takım rab ve ilahlara kulluk etmektedir. İnsanın ilk olarak Allah’a eş koşmuş olduğu yine kendisi gibi bir insan olmuştur. “Eğer bize sağlıklı bir çocuk verirsen, kesinlikle sana şükredenlerden oluruz” diye Allah’a söz verdiler. “ Fakat Allah onlara sağlıklı bir çocuk verince, kendilerine Allah tarafından verilen bu çocuk üzerinde Allah’a ortaklar koştular. Oysa Allah onların koştukları ortaklardan münezzehtir” (Araf -189-190)  O günün insanı böyle düşünüp meseleye böyle bakıp Allah’a şirk koşar iken, bakın günümüz insanı  nasıl şirk koşmaktadır:  Bu gün insanlar  halk, millet, vatan, makam, para , hevaeves, bir kısmı bir kısmını ,sistem ve ideolojilerini , parti ve cemaatlerini  birtakım ilahlar edinmektedirler. Bu ve benzeri ilahlar putperest milletlerin  (Lat,  Menat, Uzza’nın) diktikleri basit somut putlardan hiç de farklı olmayan soyut putlardır. Bunların hepsi Allah’ın yaratmış olduğu yeryüzünde Allah’a ortak koşulan ilahlardan başka bir şey değildir. Aynen eski ilahlara adaklar adanıp kurbanlar ve bir takım ibadet içerikli davranışlar sergilenip ortaya konuyorsa dikkat ederseniz modern ilah ve putlar içinde aynı şeyler yapıla gelmektedir. Söylediklerimizi abartılı bulan kardeşlerimizde her ilin merkezinde veya çevresinde mevcut bulunan ve adına yatır ve evliya mezarları denilen mekanları uygun zamanlarında gözlemelerini ve görüp hissettiklerini Kuran’ın arı duru ilah ve rab kavramıyla mukayese etmelerini acizane öneririz.  Aslına bakar iseniz bu gün insanlar rab olarak Allah’ı kabul ediyorlar, ne var ki, onlar Allah’ın emirlerine ve hükümlerine kulak asmıyor ve onları ciddiye alıp hayatlarında uygulana bilir olarak görmemektedirler. Onlar kabul ettikleri rab ve ilahlarının emir ve yasaklarını mukaddes ve kutsal olarak kabul ediyorlar. Halbuki bu ilahların emir ve istekleri yüce Allah’ın emir ve istekleri ile taban tabana zıttır ve terstir. Yaşadığımız bu günkü dünya cahiliyesinin bu uygulaması ilahlık ve şirk değil ise, ilahlık nasıl olur? Allah’a ortak koşmak nedir? Allah’a ortak koşulan varlıklara Allah’a ait bir özelliği alıp onlara vermek ne anlama gelir? Klasik cahiliye Allah’a karşı bugünkü cahiliyeden daha edepliydi.  Klasik cahiliye sisteminde insanlar Allah’ın dışında birtakım ilahlar kabul ediyorlar ve onlara çocuklarından, hayvanlarından ve ürünlerinden bir pay ayırıyorlar ve bunları ilah edindikleri mabutlarına takdim edip sunuyorlardı. Yalnız tüm bunları, ilahlarının kendilerini Allah’a yaklaştırmaları için yapıyorlardı.  Bu nedenle onların duygularında Allah’ın gerçekten yüce bir yeri vardı. Fakat modern cahiliyede ise, diğer ilahlar Allah’tan daha yüce bir konuma çıkarılmıştır. Bu nedenledir ki modern cahiliye bu ilahların emrettiklerini kutsamakta, Allah’ın emirlerini ise tamamen bir kenara atıp işlevsiz ve önemsiz hale getirebilmektedir. Kısacası Allah’ın dışında rabler ve ilah edinmenin her ne kadar şekli ve biçimi değişse de  gerçek özü ve içeriği değişmemektedir.