Şehir Mümkündür

Ali BULAÇ

VAN 13.05.2013 11:15:27 0
Şehir Mümkündür
Tarih: 01.01.0001 00:00
Şehrin ruhu kurucu felsefesidir. Fiziki yapılar tabiatları gereği dayanıksızdır. Şehirler de fanidir. Ya zamana karşı tabii ömürlerini doldurup ölürler veya başlarına büyük bir musibet gelir, yerle bir olabilirler.
 

     Hiçbir afete tabiatın kendisi karar vermez, vukuunda rol oynayan beşeri-İlahi fiiller söz konusudur. Tabii afetler yeryüzünde hiçbir şeyin ve hiçbir beşeri eserin baki olmadığını bize hatırlatır. Korkulacak olan fiziki yapıların şu veya bu sebeple ecellerini doldurması değil, bedendeki kalbin hastalanması, ruhun kurumaya başlamasıdır ki, bu beşerin kendi başına musallat ettiği afettir.

     Ruhu kurutan sebep İlahi olanla irtibatın kopmasıdır. Nasıl kupkuru iken gökten bir ikram (nüzul) olarak yağmurun yağması ile yeryüzü şenlenip ürün vermeye başlıyorsa, şu veya bu sebepten dolayı hayatiyetini kaybeden bir şehri diriltmek de mümkündür. Bu ancak ruhun bedenle buluşmasıyla gerçekleşir. Ancak aynı şeyi piyasa kapitalizminin ürünü olan kent için söylemek mümkün değildir. Çünkü kentin ruhu yoktur, kurucu ideolojisini oluşturan nefsin istek ve tutkularıdır. Kazanç hırsı, tüketme tutkusu, sınırsız sermaye biriktirme hevesi ve her insani etkinlik rekabet ve çatışma esasına göre tanzim edilmeyecek olursa kent hareketten kesilir. Kent şehre dönüşemez, bedeviyi de şehirleştiremez. Tarihte Müslüman şehirler büyük sıkıntılar yaşansa bile eninde sonunda bedevileri medenileştirip medineye ait kılabilmiştir. Ama kentin bu türden misyonu olmadığından bedevi onu dönüştürür. Kent bedeviye değil, bedevi kente üstünlük kurar. Bedevinin kentteki profili badiyedeki giyim kuşamıyla varlığını olduğu gibi sürdürmesi değildir, kentlinin giyim kuşamına bürünür, mesela takım elbise giyer, pahalı arabalar kullanır, erkekleri metroseksüelliğe özenir. Kadınları dekolte kıyafetle gezer, siyah saçlarını sarıya boyatır, diyetisyenlerden çıkmaz. Ama ruh bedevidir. Bedevi demokratik rejimi sever, siyasetçiyi kendine benzetir. Beden diliyle konuşan, sağa sola tehdit savuran, gerektirdiğinde efelenen, kitlelere bu özelliğiyle dokunan siyasetçi bedevinin imagosudur. Bedevi ona hayrandır, çünkü kendisi de öyle olmak istemektedir.

     Kentin bedevisine ve yönetimine pozitivist felsefeden beslenen aydın, bürokrat karşı koyamaz. Bedevi yapıları parçalayarak kente gelir, sonunda tarihin derinliğinden gelip asaletini sürdüren zümreler, aileler, dinin ruhuyla terbiye olmuş mü’minler iffetlerini koruyarak kenara çekilir. Meydan bedeviye kalır, dünyanın güç odaklarıyla iş tutar, bu arada eskiye ait ne varsa yıkıp yok ettikçe tarihin şanlı sahifelerine atıfta bulunmayı ihmal etmez. Her neyi savunuyorsa aksini yapar. Bedevi kentlerin toplamından ortaya çıkan uygarlığın tepe noktasında Amerika yer alır. Avrupa’nın kültür ve medeniyet varlığı da bu köksüz, saldırgan ve tahripkâr uygarlık karşısında geri adım atmak zorunda kalmıştır. Hüzün verici olan İslam’ın zengin birikimine sırtını çevirenlerin de küresel bedevilerle işbirliği halinde kadim şehirleri, medeniyet merkezlerini ucube yapılardan müteşekkil badiyeye çevirmeleridir.

     Anadolu bağlamında 20. yüzyılın son ikinci yarısından itibaren başlayan kitlesel göçler, Amerikan tasavvuruna uygun geleneksel şehirleri bedevilerin istilasına maruz bıraktı. Anadolu’nun şehirleri zaten –şehzadelerle anılanla birkaçı hariç- zaten 600 yıllık Osmanlı döneminde birer harabeye dönmüştü. Şehirleri Anadolu’da Selçuklular kurdu, imar etti, Osmanlılar kendi kaderlerine terk etti. Osmanlıların vurgusu ve yönelimi Balkanlar’dı; ne Arap havzası ve Kürt coğrafyası, ne Türklerin kesif yaşadığı Anadolu Osmanlı’nın hayrını gördü.

     Şehir refleksleri hayli zayıflayan kitlelerin birkaç kente akın etmesi yeni bir olgudur. Sömürge sonrasında Araplar Baasçı ve Nasırcı, Türkler Kemalist modernizasyon felaketine uğradı. Anadolu büyük bir hamle yapacaktı, 1980’lerden başlayarak küresel bedevilerin sermaye ve kültürel tahakkümü altına girdi. Ruhumuz bedene döndüğünde kentten kurtulur, güzel şehirler kurarız. Bu mümkündür.

     ZAMAN