Seçime doğru AK Parti’yi bekleyen tehlike

Abdullah Şanlıdağ

VAN 8.05.2018 09:52:40 0
Seçime doğru AK Parti’yi bekleyen tehlike
Tarih: 01.01.0001 00:00
 İyi Parti lideri Meral Akşener, Kahramanmaraş’ta seçim startını verdi. 24 Haziranda Cumhurbaşkanı olacağını adı gibi bildiğini iddia eden Akşener, sadece kendisine oy istemediğini, başta Karamollaoğlu olmak üzere imza toplayan herkese imza vermelerini istirham etti. 15 Temmuz darbesinden önce de Başbakan olacağını söylüyordu Akşener. Darbe gerçekleşmeyince iddia da havada kaldı. Şimdi neye dayanarak Cumhurbaşkanı olacağına kesin gözüyle bakıyor bilmiyorum ama Erdoğan’ı da ittifak yapmakla eleştirdi. 

Abdullah Gül formülünü devre dışı bırakan Akşener, çatı aday yolunu da tıkayarak herkesin kendi adayını çıkarmasını sağladı. Kılıçdaroglu’na rağmen HDP’yi muhalefet ittifakına almadı. Akşener’i dikkatle izlemede fayda var. Zira Erdoğan’ın tek zorlu rakibi o gibi duruyor. İnce’nin proje adam olduğunu düşünmüyorum. Lakin Akşener için aynı şeyi söyleyemem. Şu anda 130 bin imza topladığını söyleyen Akşener, CHP’nin kendisine adam transfer etmesinden de rahatsız değil ancak yine de grupla değil imza toplayarak seçime gireceğini itina ile vurguladı. 

Allah’ın izniyle Tayyip Beyin ilk turda Cumhurbaşkanı olarak yeniden seçileceğini ve fiilen Başkanlık sisteminin başlayacağına inanıyoruz. Tek endişemiz; yasamada aritmetik olarak güçsüz kalırsa Erdoğan, eli kolu bağlanmış olur. İnşallah yüzümüzü ak edecek vekil adayları listesi ile millete gidilir. FETÖ’nün seçim üstü kurguladığı bir algı operasyonu var, o da şu. Alttan alta kimler eliyle yayıldığı bilinen slogan şöyle: “Cumhurbaşkanlığında oyumu Erdoğan’a vereceğim lakin milletvekilliğinde vermeyeceğim.” Belki sizler de duymuşsunuzdur, hatta Cumhurbaşkanına yakın gazeteci arkadaşlardan Hilal Kaplan da yazdı bu algıyı lakin Anadolu’da böyle bir algının olduğunun da altını çizdi. İyi de henüz milletvekili adayları belirlenmedi. Güya millet, belirlenen veya belirlenecek isimlerden hoşnut olmadığı için yasama noktasında AK Parti’ye destek vermeyecekmiş. Bu bir tuzaktır. Erdoğan’ı sandıkta yıkamayanlar yeni bir algının peşindeler. Herkese bu mesajı ulaştırıyorlar. Ben bir gazeteci olarak yaptığım araştırmada böyle bir tehlikenin kokusunu aldım. “Oyum Erdoğan’a ama milletvekilliğinde değil” Bunun anlamı ne? Sen Erdoğan’a oyunu verip yürütmenin başı ilan ettiğinde yasama yetkisini eğer bir başkasına verirsen, FETÖ’ye hizmet etmiş olursun! Evet, mesele bu kadar nettir. Yetkisi olmayan, yasa çıkaramayan, yürütmenin başı Erdoğan mı daha güçlü olur, yoksa hem yasama ve hem de yürütmeye hakim bir Erdoğan mı daha güçlüdür? Elbette ki hem mecliste (yasamada) hem de sahada (yürütme) güçlü Erdoğan için çalışılmalıdır. Bu algıyı kırmalı ve listeler açıklandıktan sonra kırgınlık göstermeden çalışmalıdır. AK Parti de üzerine düşeni yapmalı ve şaibeli, FETÖ’cü, ihaleci, akçe işine bulaşmış adamlardan uzak durmalıdır.

Aklın yolu birdir, mevcut zeminde Erdoğan’dan başka destekleyebileceğimiz kimse yok. İnsanlığın belki de son adası olan Türkiye, Erdoğan’la istikrarlı bir şekilde ilerliyor. Başkanlık sistemi hem içerideki terör ve kutuplaşmaları, hem de sınırlarımızdaki hareketliliği bitirebilir. Seçime ramak kala üslubumuzu, ahlakımızı ve dik duruşumuzu bozmamalıyız. Ötekileştirmeden kendi dinamiklerimizi dillendirmeli ve adil bir seçim kampanyası yürütmeliyiz. Bekir Bozdağ’ın Karamollaoglu için söylediği “Erbakan’ın kemikleri sızlayacak” sözünü onaylamıyorum. Siyasette bir yerlere varmak için ittifak yapılabilir. Kaldı ki baraj sistemi diye bir şey var, sen onu kaldırmaz isen o da kendisini meclise taşımak için bir parti ile ittifak yapacak. Adil olmalı, tüm mesele bu. Siyasi kültürümüzü yozlaştırıp kutuplaştırmamalı. Bilmem anlatabildim mi? Benim oyum yasamada da yürütmede de Erdoğan’a, yani AK Parti’ye. Lakin düşüncesi ve ideolojisi ne olursa olsun herkesin sizin kadar söz söyleme ve siyaset yapma hakkı olduğunu unutmayın.

Belki şu süreçte yeri midir bilmiyorum ama yine de hatırlatmakta fayda var. AK Parti, geçmişte HDP ile terörü bitirmek için bir çalışma yürüttü. Bu sürecin sonunda yapılan ilk seçimde AK Parti özellikle Güneydoğu’da oy kaybı yaşadı. Kürt seçmen, AK Parti’nin HDP ile kurduğu diyaloğu HDP’ye oy verebilirsiniz olarak mı algıladı? Ya da AK Parti’nin Kürt sorununda samimi olmadığını mı gördü de HDP’ye yüklendi? Yani PKK terörünü bitirme adına başlatılan çözüm süreci arayışları sonuç vermediği gibi Kürt seçmenin de desteğini kaybettik. MHP ile girişilen Cumhur ittifakını desteklemekle ve Sayın Bahçeli’nin devletçi kimliğini alkışlamakla beraber, uzun vadede ittifakın milletvekilliği ve yerel seçimlerde nasıl davranacaklarını görmek lazım. Kısa vadede değil ama uzun vadede ittifakın bazı eksi sonuçları olabilir. PKK terörünü sonlandırmak için HDP ile yapılan yakınlaşmada Kürt seçmenin desteğini kaybettiğimiz gibi MHP ile yaptığımız ittifakta da AK Parti içerisindeki kızgın ve kararsızların Cumhurbaşkanı oylamasında değilse bile meclis ve yerel idare seçimlerinde MHP’ye kaymayacağını kimse garanti edemez. Tekrar altını çizerek söylüyorum. Zor bir süreçten geçiyoruz, şimdi yeri değil biliyorum. Seçmenini bilgilendirme ve oy verme konusunda kendi potasında tutmayı başaracak bir dil, bir strateji geliştirmeli AK Parti.