24 TV'de Halime Kökçe'nin moderatörlüğünde 'Politik Eksen' programında Yusuf Ziya Cömert, Ahmet Kekeç ve Yıldıray Oğur gündemdeki konuları tartıştı.
Yusuf Ziya Cömert, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin her zaman önemli bir mesele olduklarını söyledi.
“Şuna dikkat etmek lazım; biz Cumhurbaşkanlığı seçimine yaklaşıyoruz. Bir-iki ay kaldı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri Türkiye’de her zaman önemli mesele olmuştur. Buna birkaç sebep sayabilirim. Fahri Korutürk’ün Cumhurbaşkanlığı sürecinde de krizler vardı, 70’li yıllarda. Sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de krizler oldu. Cumhurbaşkanı seçilince bir takım odaklar niye böyle huylanıyorlar, heyecanlanıyorlar, ortalığı kurcalamaya başlıyorlar onu tam olarak anlamış değilim. Tahmin ve yorumda bulunabilirim ama bu yorumlar gerçeği ne kadar yansıtır bilmiyorum. Bu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de belli ki bazı çalışmalar olacak. “Ne olacak, ne olabilir” diye düşünüyordum baktım ki bunlar oldu. Bu sefer PKK’da kurcalayacak noktalar bulmuşlar.”
BEŞİR ATALAY’IN AKTARDIĞI TESADÜF…
Yıldıray Oğur, Beşir Atalay’ın bahsettiği ilginç tesadüfe dikkat çekti. Çözüm sürecinin ikinci aşamasına geçileceği bir zamanda aniden bu eylemlerin arttığını ifade etti.
“Lice meselesinde on beş gündür o yol kapalı. Orada eylemler oluyor, bayraklar asılıyor ve devlet uzun bir süre müdahale etmedi. CHP, MHP, cemaat, ulusalcılar falan bunu sarakaya almaya başladılar. “Devlet orada yok, nasıl siz iktidarız diyorsunuz” gibi söylemlerle tahrik etmeye başladılar.
Beşir Atalay ilginç bir şey söyledi. Dedi ki; "tam ikinci aşama tartışmaları başladı bir anda bu eylemler arttı” diye bir tesadüfe dikkat çekti.”
ÇÖZÜM SÜRECİNİN ÇÖZÜLME İHTİMALİNDEN DOLAYI MUTSUZLAR
Ahmet Kekeç, cemaate yakın yayın organlarının çözüm sürecinin başarılı olma ihtimalinden dolayı mutsuz olduklarını belirtti. Kekeç, cemaatin yayın organlarının son dönemdeki yayın politikalarını “ayıp ediyorlar” sözleriyle eleştirdi.
“Zaman Gazetesi ve versiyonları bu meseleye nasıl baktıklarını biraz izledim hakikaten çok ayıp ediyorlar. Sen on beş gün boyunca sürekli devlet zaaf içinde. PKK burayı aldı. Burada bunlar yapıldı, seyrediyorsun. Dalga geçen yayınlar falan. Dicle’deki olaylardan sonra da birden bire başka bir takım insanlarla ittifak görüntüleri vermeler, hele o çalıştaydaki konuşmalarla ilgili verdikleri haber hakikaten içler acısıydı. Beşir Atalay’ın herhangi bir cümlesi alınıyor, işte itiraf falan diye veriliyor. “İşte itiraf” falan. Bir şey söylemiyor ki adam. Efkan Ala’nın bir cümlesi yine cımbızla alınıyor. Şu mealde bir cümle; “artık aracılar yok. Bu meseleyi biz kendimiz konuşuyoruz” demeye getiren bir cümle. İşte “terör örgütü ile görüştüğünü itiraf etti.” Kardeşim adam onu söylemiyor ki.
Bir kez daha altını çiziyorum; cemaate yakın yayın organları bu meselenin çözülecek ihtimalinden dolayı mutsuzlar. Bunu açık açık söylemek lazım. Nereden baktıkları da çok belli değil.”
SAVAŞIRKEN KÜRTLERİ DESTEKLİYORLAR, BARIŞIRKEN DEĞİL
Yıldıray Oğur, bir grup insanın Kürtleri savaşırken desteklediklerini ama barışırken desteklemediğine dikkat çekti. Oğur, ‘savaşlarda bazı insanları itibar kazanıyorlar’ dedi.
“Bir buçuk yılda şöyle bir şey çıktı; bir grup insan savaşırken Kürtleri destekliyorlar ama barışırken desteklemiyorlar. Kürtler ölürken yanlarındalar ama yaşarken… Bir problem çıkarırken Kürtlerle irtibat kuruyorlar, bir çözümün parçası olan Kürtleri pek sevmiyorlar. Burada tabi tuhaf bir şey var. Savaşlarda bazı insanlar itibar kazanırlar. Onlar mağduriyetlerin savunucusu olarak bir itibar sahibi olurlar.”
