SAVAŞAN TARAFLARIN GALİPLERİ YOKTUR...

Bakın insanlık tarihinin geçmişine savaşların geride bıraktığı yıkımlar acılar yetmedi mi, Yeniden savaş çığırtanlığı yapacak söz ve söylemlere yer veriliyor olmasının 'kime ne faydası var?.. '

VAN 9.10.2014 11:51:12 0
SAVAŞAN TARAFLARIN GALİPLERİ YOKTUR...
Tarih: 01.01.0001 00:00

Artan şiddet ve terör olaylarının yeniden kanın, gözyaşlarının akmasına sebebiyet vermesinin "kime ne faydası var?.."

Ağlayan anneler-babalar, dul kalan eşler, yetim kalan çocuklar geride bıraktığı acı, topluma salınmaya çalışılan korku, kin ve nefretin "kime ne faydası var?.."

Çözümün silah ve güç kullanmakta olmadığı ayan beyan ortadayken, hala bundan medet bekleyenlerin gerek ideolojik yapılanma gerekse ulusal mantıkta ısrar etmenin "kime ne faydası var?.."

Sosyolojik yönden toplumsal hareketlenmeler hiçbir zaman anlık olayları gelişmeleri ortaya çıkarmaz. Çıkan her olay, şiddet, terör ve gelişmeler mutlaka bir geçmişe sahiptir. Aynı zamanda bu tür gelişmelerde bir takım çevrelerin çıkar ve hesapları vardır. Bu çıkar ve hesaplarda maalesef, hesabı ödeyen tek taraf vardır mazlum bırakılan halklar!..

Ulus mantığının ortaya çıkardığı en büyük acı (ki, bu gün gelinen nokta bunun bedelidir) halkların birbirlerine düşman olarak yetişmesi, savaşların katliamların çıkması ve yeni yeni silah pazarlarının ortaya çıkmasıdır.

Bakın insanlık tarihinin geçmişine savaşların geride bıraktığı yıkımlar acılar yetmedi mi, Yeniden savaş çığırtanlığı yapacak söz ve söylemlere yer veriliyor olmasının "kime ne faydası var?.. "

Günümüzde savaşın içinde olan halkların çektikleri acılar ıstıraplar her gün ekranlarda boy gösteriyor bütün bunlar bizim ders çıkarmamız için yeterli değil mi, hala savaşlarda insanları katletmede medet bekler bir tavır içinde olunması hangi vicdanla bağdaştırılıyor?..

İnsanlık için en tehlikeli ve soğuk kavram, kimi kesimlerin ısrarla savunduğu değindiği, kaşıdığı, arzuladığı "savaş" Sanki savaş terimi kahramanlıkları simgeliyor çağrıştırıyor gibi!..

Övünerek savaş cümlesi kullanılıyor. Sanki savaşın yıkım olduğu, insanlık suçu olduğu, yeni zalimleri ve yeni mazlumları doğurduğu bilinmiyor muş gibi!..

Adam hiçbir şey yapmasa bile şu anda iç savaş yaşamakta olan bölgelere bakar ve oralardaki halkların yaşadıkları acıları, yoksullukları görür ve savaştan ibret alır, savaş sanki bir marifetmiş gibi sunmaz…

İnsanların insan gibi yaşamalarının, tüm insanlara eşit şekilde yaşam haklarının verilmesi için gereken tek mücadele insanların can-mal ve namus emniyetlerinin sağlanması noktasında verilmesi gereken mücadeledir!.

Silahla kurşunla bombayla insanları korkutarak bezdirerek kin ve nefret uyandıracak içinde şiddet ve terörü barındıran savaşlar değil. Sadece siyasal iradeyi kıskaca almak, zora sokmak için artırılan şiddet olayları sivil itaatsizlik boyutunu aşarak sadece ve sadece halka zarar vermektedir. Bunun bedelini masum-mazlum-mağdur-mahrum-mahküm bırakılmış olan halkların çocukları ödüyorlar.

Sorumluluklarının bilincinde olamayan ve kendilerine yüklenilen görevin gereğini yerine getirmeyen siyasiler ömürlerini tüketip tarihin sahifelerine gömülüp kaybolacaklardır. Tarihin sahifelerinden dersler çıkarıp yaşayabilenler geleceklerini hep aydınlık yapmayı başaracaklardır.

Savaşan tarafların galipleri yoktur, çünkü savaşan insan dolayısıyla kaybedende insan olmaktadır. Bu savaşların durması için korkudan emin olunan, insanı kaybetme korkusundan uzaklaştıran maneviyat buna bağlı olarak Allah korkusu olmalıdır. Savaşa taraf olmak veya olmamak sonucu değiştirmemektedir, önemli olan yapılan eylem noktasındaki duruştur o da peygamberi metottaki duruştur.

Dillerin haykırışıyla: “EDİ BESSE” “ARTIK YETER” “NO MORE” “ՈՉ ԱՎԵԼԻ,”

Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.