Sandığa gidin ve oylarınızı “Türkiye ekseni”ne verin.. Vatanın, yüzyılın çağrısı bu!

İbrahim Karagül

VAN 23.06.2018 09:39:48 0
 Sandığa gidin ve oylarınızı “Türkiye ekseni”ne verin.. Vatanın, yüzyılın çağrısı bu!
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Sandığa gidin ve oylarınızı “Türkiye ekseni”ne verin.. Vatanın, yüzyılın çağrısı bu!
Türkiye hakkında karar vermek için bugün son günümüz. Vereceğimiz karar, tercihimiz dar anlamda bir seçim kararı değildir, hangi partiye oy vereceğimizle sınırlı değildir. Bir ülke, bir vatan, bir coğrafya, bir gelecek, bir yeniden yükseliş için karar vereceğiz.

Yüz yıl boyunca verdiğimiz mücadeleler hakkında, bundan sonra nasıl bir ülke inşa edeceğimiz hakkında, Anadolu’nun iki yüz yıldır yaşadıkları hakkında, önümüze konulan küçültme senaryoları hakkında, 15 Temmuz’daki gibi iç savaş senaryoları hakkında karar vereceğiz.

Selçuklu-Osmanlı-Cumhuriyet geleneğini, devletler sürekliliğini, bir yüz yıl daha, yüzyıllar daha nasıl devam ettireceğimize, o siyasi genetiği bütün coğrafyaya nasıl yansıtacağımıza, Çanakkale’deki gibi sınırlarımıza yığılan tehditlerle nasıl yüzleşeceğimize karar vereceğiz.

Yüzyılın yürüyüşünün son safhası bu, asla unutmayın!

Bize; “Türkiye çok büyük, küçültülmeli” diyenlere, bu yönde ardı ardına saldıranlara, bizden korktukları için “Türkiye’yi durdurmak” amacıyla dünyayı seferber edenlere, masa masa harita taslakları dolaştıranlara, içerideki ortaklarıyla milletimizin zihinlerini bulandıranlara inat, Türkiye’yi daha da büyütecek, kendi haritalarımızı masaya sürecek, yeni bir coğrafya inşa edecek meydan okumayı yapmak için bu, son fırsatımız olacak.

On beş yıldır devam ettirdiğimiz yüzyılın yürüyüşünün son safhasındayız. Bize bu ülkeyi, bize bırakanların ahitleri, bir adım sonrasına hazırlamakla yükümüyüz. Bu tarihi borç omuzlarımızda. Şehitlerimizin ve gelecek nesillerin yeminleri gibi omuzladığımız bir vaadi gerçekleştirmenin son merhalesindeyiz.

Bu ülkeyi küçültmek isteyenlere fırsat vermeyin, biz yükseleceğiz

Geleceğin bütün hedefleri ve hayalleriyle Cumhuriyet tarihinin en büyük devrimi, en büyük değişimi, tarih sıçraması, bu ülkeyi kuranların hayalleri gerçekleşiyor. 1917 Gazze savaşları sırasında şehit olan Mehmetçiğin not defterinde yazan “Bize Fatiha okumayın, intikam ah intikam” diyen çığlık, belki ilk kez bu kadar güçlü duyuluyor, hissediliyor.

Yüz yıl sonra en büyük yükseliş dönemi başlıyor. Son üç yüzyıldır esen uğursuz rüzgarların tersine döndüğüne tanık oluyoruz. Biz yükselirken onların gerilediğini artık görüyoruz. Tam da bu aşamada öz güvenimizi yok etmeye, inancımızı sarsmaya, geleceğimizi karartmaya, bizi durdurmaya, içerideki ortaklarıyla bu ülkeyi küçültmeye dönük bütün projelerin ardı ardına uygulandığını görüyoruz.

Zihinlerimiz diri, yumruklarımız sıkı, onların aklını alacağız

PKK ile vurdular, FETÖ ile vurdular, doğrudan saldırmaya kalkıştılar, iç savaş çıkartmak istediler, sayısız darbe girişimleri denediler. Türkiye’yi durdurmak için içeride ne kadar ortakları varsa hepsini harekete geçirdiler, hepsini kullandılar. Erdoğan’ı devirmenin Türkiye’yi durdurmak olduğunu biliyorlardı. Bu yüzden suikast dahil, onu devirmek için çokuluslu cepheler kurdular. Ama deviremediler. Ama bu ülkeyi durduramadılar.

Korkmadık, endişe etmedik, tereddüt göstermedik, sendelemedik, dizlerimizin bağı çözülmedi, sesimiz titremedi. Daha güçlü sözler söyledik, daha büyük meydan okuduk, daha bir kenetlendik, daha büyük iddialara sarıldık, zihinlerimizi diri, yumruklarımızı sıkı tuttuk.

Bugüne kadar kazandık. Milletimiz, bu topraklardaki bin yıllık ferasetle bu büyük yükselişe, yürüyüşe omuz verdi, yer yer hepimizden öne çıktı, 15 Temmuz gecesi dünyanın siyasi tarihin değiştirdi, güç haritasını sarstı, Batı’nın aklını aldı, içerideki ihanet şebekelerini yerin dibine batırdı.

Geri adım yok, devam edeceğiz, biz vuracağız

İçerideki müdahaleler bir dış müdahaleydi, Suriye’nin kuzeyinde inşa edilen cephe Türkiye savaşı çıkarmanın hazırlığıydı, 15 Temmuz’u başaramayanlar savaşa hazırlanıyordu, Suriye ve Irak’tan işgal planlıyordu. ABD oradaydı, İsrail oradaydı, Avrupa oradaydı, PKK ve FETÖ oradaydı, bir takım zihni bulanık ahmaklar oradaydı.

Gördük, anladık, kavradık. Savunmaya geçmedik, geri çekilmedik. Fırat Kalkanı ile biz vurduk, Afrin operasyonuyla biz vurduk, şimdilerde Kandil operasyonuyla yine çokuluslu müdahale cephesini biz vuruyoruz. 24 Haziran’dan sonra devam edeceğiz. İran-Akdeniz arasında Türkiye karşıtı bütün cephe dağıtılacak, o bölgelerde mevzilenen bütün çokuluslu senaryo ellerinde patlayacak.

Güçlü devlet, güçlü millet, güçlü hafıza, güçlü gelecek

Türkiye, 24 Haziran’dan sonra içeride değil dışarıda tartışılacak. Dünya şaşırtıcı bir güç yükselişine tanık olacak. O tarihten sonra bu ülkenin bileğini bükmek artık mümkün olmayacak. Onlar değil biz senaryo yazacağız. Onlar değil biz coğrafya inşa edeceğiz. Onlar birbirlerinin boğazına sarılırken biz yüzyılların gücünü inşa edeceğiz. Güçlü devlet, güçlü millet, güçlü hafıza, güçlü gelecek tasavvuru ile yıldızlaşan bir ülkeyi bütün dünyaya göstereceğiz.

Küçük sözlere, küçük hesaplara, küçük kırgınlıklara, küçük öfkelere, dar-ufuksuz siyasi söylemlere, vizyonsuz liderlere, şaklabanlara, proje partilere aldanmayın. Gizli FETÖ’cülerin, kripto PKK’lıların, ABD-Avrupa istihbarat aygıtlarının dezenformasyonlarına prim vermeyin. Vatan ekseninde düşünün, tarih ekseninde, Türkiye’nin geleceği ekseninde karar verin. Bu ülkenin 21. Yüzyıl’a dair en büyük sınavını başarıyla geçelim, yolumuz açılsın..

‘Erdoğan düşerse Türkiye düşer’, diye umutla bekliyorlar

Erdoğan düşerse memleket düşer. İnanın bu böyledir. Bunu ABD biliyor, İsrail biliyor, 15 Temmuz’un arkasındaki güçler biliyor, Marmaris’e suikastçi gönderenler biliyor, Türkiye’yi çepeçevre kuşatmaya çalışanlar biliyor. Biz niye bilmeyelim.

Biz niye unutalım, biz niye bu kadar kör olalım.

Biz büyük bir imparatorluğun üç kıtaya dağılmış çocuklarıyız. İki yüz yıldır acıyla, vatansızlıkla, ezilmişlikle, muhtaç bırakılarak, korumasız bırakılarak yaşamak zorunda kaldık. Biz, Yirminci Yüzyılı, bir Anadolu devletine sığınarak atlatmayı başarabildik. Ama biz, bize tayin edilen kadere hiç razı olmadık, olmayacağız.

Yalvararak, artık başka güçlere sığınarak ayakta kalmayacağız.

Biz artık Selçukluyuz, Osmanlıyız, Cumhuriyetiz, bunların hepsiyiz..

Biz, 21. Yüzyıl’ı onlara sorarak, onlardan onay alarak yaşamayacağız. O güçlü siyasi genetiği bu yüzyıla taşıdık, artık onunla yol yürüyeceğiz. Biz artık Selçukluyuz, Osmanlıyız, Cumhuriyetiz, bunların hepsiyiz. Dünya bizi böyle bilecek, böyle kabul etmek zorunda kalacak. Biz bu üç devletin, üç mirasın devamıyız, o geleceğin kurucu nesliyiz.

24 Haziran bir seçim değil, bu büyük değişimin son aşamasıdır. Bu bir vatan eksenidir. Bütün siyasi kimliklerin ötesidir. Parti kimliklerinin çok ötesidir. Kişisel hesapların çok ötesidir. Bu ülkenin geleceğini, kaderini böyle hesaplara kurban vermemek için bir büyük kararın hemen öncesindeyiz.

Sandığa gidin ve oylarınızı “Türkiye ekseni”ne verin

Kaybedersek yüzyılı kaybederiz. Kaybedersek Türkiye’yi küçültürüz. Kaybedersek coğrafyayı, tarihi, bu büyük fırsatı kaçırırız.

Bu yüzden yarın büyük Türkiye için saf tutun, sıraya girin, vatan cephesinde yerinizi alın. Aklınızla, vicdanınızla, ferasetinizle hareket edin. Sandığa gidin, Türkiye’nin geleceğine, “Türkiye ekseni”ne oy verin. Bundan büyük ‘yerli’ hesap yok!