Samimiyet savrulması

Ramazan Kayan

VAN 29.12.2017 10:16:09 0
Samimiyet savrulması
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Üç gündür Almanya’nın Prüm kasabasında Avrupa İnsan Vakfı’nın (Europe Aid Foundation) düzenlediği aile ribatındayız. Almanya, Hollanda ve Belçika’dan katılan samimi dostlarla birlikteyiz.

Samimi dostlarla “İhlas/samimiyet”i konuşuyoruz…

Gösteriş çağında samimiyet sınavını nasıl vereceğiz?

Görselliğin, görünürlülüğün, göze girmenin, gövde gösterisinin öne çıktığı bir zaman diliminde gösteriş dininden nasıl korunacağız?

Rıza-i İlahi’yi rant, reyting, rekabet, reklam, rövanş, rütbe ve en önemlisi riyaya kurban vermeden nasıl yürüyeceğiz?

Sayımız çoğalırken samimiyetimiz azalıyorsa seferi sürdürebilmemiz mümkün değil… Samimiyetin olmadığı yerde hak sadır olmaz…

Evet, şu imtihan dünyasında samimiyet sınavında sınıfta kalanlar, davayı ne temsil ne de tebliğ edebilirler.

Diğer konulardaki kusurumuzu açığımızı ihlasımızla telafi edebiliriz. Fakat ihlas yetmezliğini nasıl kapatabiliriz?

İmandan sonra bizden istenen ilk şey ihlastır… Tevhit takva korumasında değilse sorun büyüktür…

Akidede ihlas şirkin reddidir…

Amelde ihlas riyanın reddidir…

İhlas netlik ve nitelik demektir… Din bulanıklık, belirsizlik, başıboşluk kabul etmiyor…

Münkirlerle sınavın yolu imandır…

Münafıklarla sınavın yolu ise ihlastır.

Şahitliğin gerek şartı samimiyettir… Kulluğun sigortası samimiyettir.

İhlas iç tutarlılığın ve içtenliğin ifadesidir… “Allah için olma” iddiasının içini doldurabilme becerisidir.

İmanın insana ve insan yaşamına nüfuzu ihlas üzerinden gerçekleşiyor…

İhlas ile hevayı, hevesi, nefsi, mahlukatı, hesabı aradan çıkarıp hasbî, kalbî, fıtrî bir iklime uzanıyoruz… Tüm davranış, düşünüş, duruş ve duyuşlarımızı ahiret üzerinden değerlendirmeye alıyoruz…

Malcolm X’in yerinde ifadesi ile…

“Samimiyetim, itibarımdır.”

Samimiyetsiz kişilerin aslında sosyal ölümleri gerçekleşmiştir, ama farkında değiller…

Kur’an’da samimiyetsizliğin resmini aradığınızda karşınıza İsrailoğulları çıkar. Kur’an’da İsrailoğullarından bu kadar çok bahsediyor olması, tüm zamanların en salgın hastalığının samimiyetsizlik olduğunu hatırlatmış oluyor.

Samimiyet iç dünyamızdaki ikinci sesimiz iç uyarı sistemimiz…

Esas mesele; insanların gözüne girmek yerine Allah’ı gücendirmeden O’nun hakkını gözetmektir…

Evet O (cc) bizden samimiyet istiyor…

Toplum bizden samimiyet bekliyor…

Dava bize samimiyet yüklüyor…

Samimiyet sınavının soru kitapçığı önümüzde cevap zamanı…

İnsanın niteliği niyetine bağlıdır…

Niyetimiz halisane Allah’a kulluk mu yoksa Allah’ı kullanmak mı?

Bizden istenen koşulları, kuralları, kanunları, öne çıkarmak değil öncelikle kulluk kriterlerini hayata geçirmektir…

Sinelerin sinsiliklerini, kalplerin sahteliklerini bilen bizden samimiyet istiyor…

Din samimiyettir. İslam’ın özü ve özeti budur…

Sakın din ile oynama… Dini oyun edinme… Gösteriş dini ile oyalanma…

Bu günler İslam adına rol yapma zamanı değil, ihlasla yol alma vaktidir.

Ninovalarımıza dönmek durumundayız… Okçular tepesini terk edemeyiz…

Mazlum coğrafyalarımızın acısına duyarsız kalamayız…

Önce Rabbimize, sonra kendimize karşı dürüst olalım, ihlası elden bırakmayalım…

Bize düşen hanif olmak, halis kalmak… Allah’ın halili olmak bununla mümkün…

Tabii ki, ihlasın istikamet istediğini unutmadan… İhlas istismarına prim vermeden adımlarımızı hızlandırmalıyız…