Salon demokratlığı salonda son buldu

Yeni Şafak gazetesinden Yasin Doğan, tüm hesabını paralel yapıya göre yaptığını belirtti.

VAN 12.02.2014 11:33:07 0
Salon demokratlığı salonda son buldu
Tarih: 01.01.0001 00:00

Yasin Doğan , “Atın onu dışarı” başlıklı yazısında Kemal Kılıçdaroğlu’nun paralel yapının kasetlerine bel bağladığını belirtti.

Doğan , Kılıçdaroğlu’nun grup konuşmasındaki tavrını da eleştirerek “Muhalefetteyken bu kadar basit bir olaya bu kadar kızgınlıkla ve hışımla karşılık veren bir siyasetçi iktidarda olsa acaba ne yapar?” diye sordu.

İşte Yasin Doğan ’ın yazısı:

Salon demokratlığı salonda son bulur.

Lafla gelen demokratlık lafla gider.

Son dönemde paralel yapının üflemesiyle hareket eden, eline tutuşturulan dosyaları okuyan Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'demokrat' makyajı çok çabuk döküldü.

Erdoğan’a tahammülsüz diyen partiliyi kovdu

Grup konuşmasında kendisine seslenen partiliye karşı takındığı tavır gerçek yüzünü ortaya çıkardı.

En ufak bir farklı sese karşı kimyası değişen, sinirden rengi kararan, kürsüyü yumruklayan Kılıçdaroğlu 'Parti kültürünü benimsemeyen genel başkanın sözünü kesen derhal burayı terket kardeşim, atın onu dışarıya, çıkarın dışarıya' diye avazı çıktığı kadar bağırdı.

Başbakan Erdoğan'ı tahammülsüzlükle, aykırı görüşleri dinlememekle, protestoculara tepki göstermekle suçlayan Kemal bey, karşılaştığı ilk protestoya hiç de demokrat bir şekilde yaklaşmadı.

Demek ki, CHP'de parti kültürü farklı düşünmemeyi, eleştirmemeyi, genel başkana tepki göstermemeyi gerektiriyormuş...

İktidara gelse “atın onu içeri”

Muhalefetteyken bu kadar basit bir olaya bu kadar kızgınlıkla ve hışımla karşılık veren bir siyasetçi iktidarda olsa acaba ne yapar?

'Atın onu dışarıya' diyenler elinde güç olsa 'atın onu içeriye' de demezler mi?

Kılıçdaroğlu bütün yumurtaları 'paralel yapı' sepetine koydu, onların verdikleri kasetlere, tapelere, ses kayıtlarına bel bağladı. Kasetle gelenin kasetlerle yükselmeye çalışması çok şaşırtıcı olmasa gerek.

Düşmanımın düşmanı dostumdur ilkesiyle hareket edenler, eline tutuşturulan malzemelerle başkasının amacına hizmet edenler kendi siyasi varlıklarını geliştiremezler.

CHP'nin bu derece muhtevadan, fikirden, ilkeden, değerden uzaklaşması, onu sadece magazinleştiriyor. Siyaseti magazin olayı olarak algılayan bir siyasetçinin ülkeye vizyon kazandırması mümkün değildir.

Eline tutuşturulan kirli silahı kullananlar, bir gün aynı kirli yöntemlere maruz kalırlar.

CHP daha da karışacak

CHP'yi klasik siyasi ekseninden uzaklaştırarak sağ kulvara açmak, tamamen makyavelist ve oportünist davranmak CHP yönetiminin ömrünü seçimlik yapar. Seçimde başarı olursa bir süre idare edebilirler, ama başarısızlık olursa bir gün bile duramazlar.

Bugün salondan atılanlar yarın meydanlarda, sandıklarda hesap sorarlar.

Görünen o ki, seçim yaklaştıkça ve mağlubiyet sinyalleri arttıkça CHP daha da karışacak, daha da çalkalanacaktır.

Her türlü ittifakı deneyen ve her türlü yola başvuran Kılıçdaroğlu iki büyük şehri kaybetmenin liderliği kaybetmek olduğunu gayet iyi biliyor olsa gerek. Bu yüzden her geçen gün kızgınlığı daha da artacaktır.

Kendi partililerine tahammül edemeyenlerin, muhaliflerine tahammül etmesi mümkün değildir.

30 Mart'ı bekleyen Kılıçdaroğlu muhalifleri yaşanan bu tür olaylardan sonra herhalde daha erken harekete geçeceklerdir.