Salih Tuna: 'Ulan oğlum ikimizden biri AKP'li'

Yenişafak Gazetesi yazarı Salih Tuna bugünkü yazısında AK Parti'nin seçim başarısını ve Başbakan Erdoğan'a karşı duruş sergileyenlerin seçim öncesinde çizdikleri senaryolarla kendine has üslubuyla alay etti...

VAN 15.04.2014 10:48:17 0
Salih Tuna:
Tarih: 01.01.0001 00:00

'Ulan oğlum ikimizden biri AKP'li'

Öyle güzelleşmiş insanlar ki işin gücün olmayacak sabah akşam dinleyip neşeni bulacaksın.

Mesela, Kılıçdaroğlu bunlardan biri.

Meydan meydan dolaşıp 'Abbas Yolcu' diyordu, şimdi sosyologlara soracağız demeye başladı.

Neyi mi?

Cumhurbaşkanı adayı gösterecekler ya, onu. Kimi aday gösterelim, diye danışacaklarmış.

Sabah gazetesinden Haşmet Babaoğlu dünkü yazısında haklı olarak, 'bir kerecik de topluma sorun' demiş.

Haklı olduğu kadar acımasız bir 'öneri' bu!

CHP cumhurbaşkanı adayını belirlemek için topluma soracak da ne olacak?!

Toplumun ne dediği belli değil mi?

En son 30 Mart'ta konuştu işte.

Hem de ne konuşma!

Onca kara propagandaya rağmen gitti sandıkta, 'Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var' dercesine haykırdı.

Bütün mesele bu toplumu görmekte, bu sesi anlamakta...

Toplum mühendisliğine itibar etmeyen, dışardan yönlendirmeleri iplemeyen, manipülasyonlara aldırış etmeyen bir halkın sesiydi bu.

Kültürle irfanın farkını kavradıklarında bu arifane sesi de anlayacaklar. (Mezkur farkı fark etmek için Cemil Meriç'in 'Kültürden İrfana' eseri fena bir başlangıç sayılmaz.)

Kültürle irfan farkına, Sarıgül'ün de anlayabileceği basitlikte bir örnek vereyim: AVM' lerden hiç çıkmadığı halde AVM'lere karşı çıkan veya protesto eden bir insan evladı aynı zamanda kültürlü olabilir ama irfan sahibi olamaz.

Çünkü irfan sahibi hiçbir insan karşı çıktığı yerde sürgit otağ kurmaz.

Gelgelelim toplumun sesini anlamak, hatta bu sesi kuşanmak işlerine gelmez.

Hayır yani, anlayacaklar da neyi elde edecekler? 'Cumhurbaşkanı adayımız Erdoğan'dır' diyecek halleri yok ya...

Uzun lafın kısası, herkese sorsunlar ama sakın topluma sormasınlar.

Tamam, sosyologlara sorsunlar.

Ahmet İnsel'e mesela. 'Başbakan sosyoloji bilmez' demişti; 30 Mart akşamı kimin neyi bildiğini öğrendik...

Çalışkan Koray adlı o çok eforik, müthiş espritüel 'siyaset bilimci' profesöre de sorsunlar, hatırı kalmasın.

Kemal Kılıçdaroğlu'yla Mustafa Sarıgül'ün İstanbul'daki buluşmasını, 'Mustafa ve Kemal yan yana geldi' şeklinde haberleştirmişti hani. Sonra hızını alamamış 'İkinci Mustafa Kemal dönemi' başlıklı bir yazı attırmıştı.

Takdir edersiniz ki her profesör, 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' sloganına meftun 'genç-çerilere' böyle incelikli mesajlar veremiyor.

Tahminlerinden de istifade edilebilir; isabet etmese de sonuçlar ortaya çıkıncaya değin moral ve mutluluk kaynağı olabilir. (30 Mart seçiminde önce attığı bir twitte 'AKP yüzde 30'lara düştü' demişti de cümbür-cemaat sevindirik olmuşlardı.)

Zıpçıktı ateist maklubecilere de (...) tadı uzmanı sosyolog E. Ö'ye de sorsunlar.

'Seçimden önce kime sorsam AKP'ye karşı, sandıklar açılıyor ki, ulan oğlum ikimizden biri AKP'li...' diyen CHP yandaşı köşe yazarlarına da sorsunlar.

Uzun lafın kısası, Kılıçdaroğlu ve partisi herkese sorsun ama topluma asla sormasın, morali çok bozulur.

Çünkü bu toplum dik duran onurlu bir lider istiyor.

Türkiye'yi iplemeyen malum sosyal mecraya, 'Twitter, mwitter' diyerek posta koyan Erdoğan'ın bu dik duruşu sayesinde, Twitter'ın iki numaralı isminin (Colin Crowell) görüşmek için tıpış tıpış Türkiye'ye geldiğini bu toplum gördü.

Bu toplum...

ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone'nin 17 Aralık darbe sürecinde CHP Genel Başkanını elçiliğe aldırmasıyla, AK Parti Genel Başkan Yardımcısıyla görüşebilmek için dün AK Parti Genel Merkezini ziyaret etmesi arasındaki farkı da gayet iyi biliyor.

Bu toplum müstekbirlere eğilmeyen bir lider, şahsiyetli dış politika istiyor.

NOT: Yargıtay 9. Dairesi 'Umut Davası' kapsamında verilen cezaları onadığı için Hasan Kılıç, M. Ali Tekin, Mehmet Şahin ve A. Hamit Çelik, haksız yere onca yıl içerde yatmaları yetmezmiş gibi, tekrar cezaevine girecekler. Mağdurların ve STK'ların katılımıyla 16 Nisan Çarşamba, saat 12.00'de Mazlumder İstanbul Şubesi'nde basın açıklaması yapılacak. Mazlum ve mağdur bu arkadaşlarımıza herkesi destek vermeye davet ediyorum.