Sahi, tevekkülle aramız nasıl?

Nihat Nasır

VAN 13.08.2015 10:26:52 0
Sahi, tevekkülle aramız nasıl?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Her şey öylesine hızlı gelişiyor ki, biz gündemi değil, gündem bizi kovalıyor adeta…

Arada bir mola vermek lazım.

Kavurucu sıcaklarda gölgelik bir yer bulup serinlemek kabilinden bir yazı mesela.

Öyleyse deneyelim…

Bu satırların aciz yazarı için iman, hayat denen insanlığın evrensel serüveninin ta kendisidir. İman, her şeyin esasıdır ve tüm insani ilişkiler de, iman merkezli ahlâk anlayışının hayata tam tatbikinden ibarettir.

Elbette ki, binbir türlü kusur ve günahlarla malulüz…

Fakat bu arızalarımız, hayata bakış açımızı asla değiştirmemeli, bilakis her vesile ile dua ve tevbe etmemizi isteyen Rabbimizin muradına muvafık bir idrak iklimine intibakımızda motive edici bir unsur olmalıdır.

İbn Ataullah İskenderi adını duydunuz mu?

Peki, ya Tevekkülün İncelikleri isimli eserini?

Tabirimi mazur görün, okumaya başladığımda; ‘İşte benim iman idrakime hitap eden mantık bu!’ dememe sebep olan bir kitap…

Bir hikmet bahçesi hükmündeki sahifelerinde gezinirken, doğrusu, kendinizi saadet-i dareyn için yetiştirilmiş enva-i çeşit çiçeğin, itikat kokuları saçan bir ikliminde buluyorsunuz.

Kıymetini bilenler için değerli bir rehber ve paha biçilmez bir yol haritası…

Bakınız kitap nasıl hitap ediyor:

Ey Kardeşim! Allah seni, O’nu sevenlerden eylesin. Sana kendisine yakın olmayı nasip eylesin. Aşık olanların şarabından sana tattırsın. Vuslatın devamlılığıyla, yüz çevirmesinden ve uzaklaşmasından seni güvence altına alsın. Seni; Özel olarak temasa geçip mektuplaştığı (hikmet ile nimetlendirdiği);

Ve gözlerin O’nu idrak edemeyeceğini anladıkları zaman kalpleri kırılan;

Ve onların kırık kalplerini tecellilerinin nurlarıyla onardığı;

Kalp bahçelerini açıp oradan onların kalplerine hoş kokulu esintilerin vâridâtını estirdiği; Önceden haklarında tasarlamış olduğu şeyi onlara gösterdiği;

Ve onların da yuları (iradelerini) O’na teslim ettiği; Yarattığı şeylerdeki lütfunun gizemini kaldırıp kendilerine gösterdiği;

Ve böylece tartışma ve inattan kurtardığı kullarının arasına katsın!

Zikredilen bu bahtiyar insanlar, O’na teslim olmuşlar ve bütün işlerinde O’na dayanıp tevekkül etmişlerdir. Çünkü onlar bilirler ki, hiçbir kul, razı olmadan rızaya eremez ve tam anlamıyla kazâya teslim olmadan gerçek kulluğa ulaşamaz!

Allah’tan başkası onların kapısını çalmaz ve onların kalplerinde başkalarına yer yoktur. Tasa ve keder onların semtine uğramaz. Onlardan birinin dediği gibi:

Başlarına gelenler etkilemez onları

Güçlü hatîbin elindedir gemleri!

Evet, giriş kısmından yaptığımız bu kısa iktibas, aslında kitap hakkında bir fikir edinmemizi de sağlıyor.

Hayatın, ‘Kûn’ yani ‘Ol!’ emr-i İlahisinden başka bir şey olmadığı kanaatini paylaşanlar için “zevkle ve hikmetle tanışık olmayı sağlayan bir eser” diye rahatlıkla niteleyebilirim.

Sizin için serinletici oldu mu bilmiyorum ama ben azıcık da olsa soluklandım.

Hamdolsun…