Rojava yiğidi şu 683 idamı nasıl değerlendiriyor?

Ahmet KEKEÇ

VAN 29.04.2014 10:13:10 0
Rojava yiğidi şu 683 idamı nasıl değerlendiriyor?
Tarih: 01.01.0001 00:00
Hasan Cemal Rojava’dan döndü mü?

Her arızayı Erdoğan’a bağlama işgüzarlığının sonucu olarak “kısa erimli seyahatler” yapıyordu ya...

Dağa çıkmıştı hani... “Bu Erdoğan var ya, sizi satacak” demişti.

Kendince “çözüm sürecini” itibarsızlaştırmaya çalışmıştı.

Sonra Rojava’dan ses verdi.

Meğer Suriye Kürtleri de iflah olmaz bir Erdoğan saplantısı içindeymiş... Bütün o IŞİD re
zilliklerinin sebebi Erdoğan’mış... Aslında Erdoğan olmasaymış Suriye Kürtleri çoktan özgürlü
ğüne kavuşurmuş...

Demek ki Rojavalıların “Suriye vatandaşı” sayılmamalarının tek sorumlusu Türkiye
Cumhuriyeti hükümeti: Erdoğan yüzünden kimlik alamıyorlar. Erdoğan yüzünden mülk edi
nemiyorlar. Erdoğan yüzünden ülke içinde rahatça seyahat edemiyorlar.

Bütün bunları Hasan Cemal’den öğrendik.

Motamot böyle demiyordu tabii ama seriye bağladığı Rojava yazılarının toplamından çıkan
sonuç buydu...

Rojava mesaisi bittiyse, bir başka zorlu ve “bereketli” mesaiye davet ediyorum onu...

Mısır’a gitsin... İncelemeler yapsın... Mursi’ye ait yeni hatalar tespit etsin...

Mısır’da olağandışı gelişmeler yaşanıyor şu sıralar... “Halk isyanıyla” kurulmuş devrim
hükümetinin mahkemeleri, ilk batında 529 darbe karşıtının idamına hükmetmişti.

Mahkeme el yükseltti...

Dün itibariyle bu rakam 1212’ye çıktı... Yani, 529 kişilik ilk kafileye 683 kişi daha eklendi.

İdam cezasına çarptırılanlar, Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın üyeleri... Bugüne ka
dar hiç şiddet eylemi içinde yer almamış ama istikbalde şiddete bulaşmasından korkulan bir
teşkilat... Zaman gazetesinde yazan sağcı bir muhterem, Mısır’da darbe olurken, “İhvan
şiddeti” gibilerden bir şeyler geveliyordu ama asıl problem, dediğim gibi, teşkilatın şiddete bulaşma ihtimaliydi... Bir ihtimali cezalandıran, daha doğrusu ihtimale dayalı olarak kan dökenlerin uyguladığı şiddet ise, ilginçtir, hem Batı’dan, hem de o sağcı muhteremlerden destek görüyordu.

Batı, Mısır’daki darbeye “darbe” demedi.

Diyemedi.

Darbeye direnenleri ise, ya görmedi, ya da “terörist” ilan etti.

Batı darbeye “darbe” demiyorsa, Doğu’daki mümessillerin de dememesi gerekiyordu.

Nitekim demediler.

Mesela liberallerimiz ve “demokratlığı” kimselere bırakmayan Beyaz Türk’lerimiz hiç
oralara girmediler. Mısır’da olup bitenlerin sorumluluğunu henüz seçilmiş “yetkisiz ve parla
mentosuz” (daha doğrusu parlamentosu feshedilmiş) Cumhurbaşkanı’na yıktılar.

Binlerce darbe karşıtının kurşunlandığı nümayişleri ise soğukkanlı bir sessizlikle
geçiştirdiler.

Muhalefetimiz daha “ileri” bir icraat sergiledi: Darbe hükümetine iyi niyet heyeti gön
derdi.

Hasan Cemal gidemedi ama “Gezi”nin kahraman ismi Can Dündar (“Taksim’de çocu
ğumu kaybettim” demiş, yalanı ortaya çıktığı halde arsızca provokasyonlarını sürdürmüştü
hani) bizzat Mısır’a gidip olay yeri incelemesi yaptı ve suçlunun İhvan olduğunu tespit etti.

Darbenin hemen ertesinde Hürriyet gazetesinin yazdığı “Sisi güzellemesini” hatırlaya
caksınız: “Dindardır, duygusaldır, karısı peçelidir, karizmatiktir, beş vakit namaz kı
lar, şiir yazar...”

Şunu demek istiyorlardı: “İslamofobik darbe yap, karın isterse peçeli olsun.”

Hasan Cemal ağabeyimiz bütün bir darbe sürecini, “Mursi’nin hatalarını” sıralayarak
geçirmişti.

Rojava’dan döndüyse, hayrına şu 683 idamı da bir değerlendirsin...

Mursi nerede hata yaptı, iyice öğrenelim.