RİVAYETLER DİN MİDİR?

Kur'ana göre zan uyulması değil; tam tersine sakınılması gerekendir.

VAN 28.11.2016 09:59:18 0
 RİVAYETLER DİN MİDİR?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

RİVAYETLER DİN MİDİR?

Halihazırdaki yaygın dini anlayışa göre sadece vahiy değil; rivayetler de dindir. 

Oysa rivayetler en az dört temel nedenle din olamaz!

Birincisi: Din ilahi bir sistemdir. İlahi olan ise sadece ilahi kattan indirilendir. Bu sebeple de din sadece vahiydir. Bize bunu Kur'an açıkça söyler. 

"Onlara: 'Allah'ın indirdiğine uyun' denilince, 'Hayır, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız' derler; ya ataları bir şey akledemeyen ve doğru olmayan kimseler idiyseler?" 

(Bakara 170)

Din vahiyle başlamış, yine Kur'anın ifadesiyle vahyin bitişiyle de kamil manada tamam olmuştur. Zaten din sadece vahiy olduğu için sadece Kur'an korunmuştur. Kur'anı korumaktan maksat dini korumaktır. Din sadece Kur'an değil ise, Kur'an dinin ancak bir kısmısa bu durumda Allah dininin ancak bir bölümünü korumuş olmaktadır ki bu son derece akıl dışı olacaktır.

İkincisi: Rivayetleri din kabul etmek hükmün (dinde söz söyleme, hüküm verme, kural koyma yetkisinin) sadece Allah'a ait olduğu ayetini inkar etmek, Allah'ı hükümde tek söz sahibi olmaktan çıkararak elçiyi dinde Allah'ın ortağı (paralel ilah) haline getirmek demektir. Bu ortaklığın adı ise apaçık şirktir. Allah dininde hisse sahibi değildir; hükmün ve bir hükümler manzumesi olan dinin tek sahibidir. 

Üçüncüsü: Rivayetler kesin değildir. Kesin olmayan şeyin adı ise zandır. Allah "...Zandan sakının" der. "Onların çoğu ancak zanna uyar" diye ikaz eder. Kur'ana göre Zan gerçekte bir kıymet ifade etmez! 

"Onların çoğu, ancak zanna uyar. Zan ise gerçeğin yerini tutamaz. ALLAH onların yaptıklarını Bilendir" (10:36)

Kur'ana göre zan uyulması değil; tam tersine sakınılması gerekendir.

Dördüncüsü: Allah peygamberimizi resul yani elçi diye tanımlar, sadece vahye uymasını emreder, "de ki" diyen başlayan emirlerle ben sadece beşer bir elçiyim demesini ister. 

Kur'anda elçinin tek görevinin iletmek, haber vermek, Kur'anla uyarmak olduğu belirtilir. 

Rivayetleri din kabul etmek peygamberimizi sadece risaleti tebliğ eden bir elçi olmaktan çıkarmak, elçiye Allah'ın vermediği hak ve yetkiler vermek, böylece yukarıda da belirttiğim üzere elçiyi hükmün / dinin ortağı haline getirmek demektir. Oysa Allah kendisine asla ortak kabul etmez!

RİVAYET OLMAZSA DİN ANLAŞILMAZ MI?

Geleneksel dinin müntesipleri ya "Kur’an yetmez" ya da alenen "Kur'an yeter ama hadisler olmadan Kur’anı anlayamayız" diyorlar. 

Birincisi, Kur’an yetiyorsa hadis olmadan nasıl olmuyor? Hadis olmayınca olmuyorsa bu zımnen "Kur’an yetmez" demektir.

İkincisi de bu tutum, "Kur’an apaçıktır, onu kolaylaştırdık, kitap mufassaldır, onu biz açıkladık, ileride ondan sorulacaksınız, bugün dininizi kemale erdirdim" gibi bir çok ayeti alenen inkar etmektir.

Evet... Hadisler olmazsa Kur’anı anlayamayız deniyor. Malum 6000 küsur ayet var kitapta. Madem hadis olmadan olmaz, hadisler açıklıyor ayetleri. Öyleyse her bir ayetin tek tek hadis açıklaması nerede? Bu durumda her birisi ayeti açıklayan en az 6000 küsur hadis olmalıdır! 

Oysa çoğu hadisin ayetlerin izahıyla ilgisi bile yoktur. Madem Kur'anı hadisler açıklıyor, öyleyse elçi birçok ayeti izahsız mı bıraktı? Madem öyle, ilk tefsiri neden elçi yazdırmadı?

Kur’an hadisler olmadan anlaşılamaz ise elçi niye “bu denli hayati işlevi olan” hadisleri de ayet gibi kayda aldırmadı? Niye vahiy katipleri var da hadis katipleri yok? Niye bu iş ta 150-200 sonraya bırakıldı? Elçinin dinin bir bölümü için titiz davranırken diğer bölümü için ihmalkar davrandığını düşünebilir miyiz? Elçi bu denli önemli bir izahat işini bir çok şek ve şüphe içine bırakır, hafızası nisyan ile malul olan insanoğlunun uhdesine terk eder mi?

Buhari’nin 200 sene sonra 600.000 uydurma arasından 6000 adet olarak yaptığı seçime mi bırakıldı, ayetlerin açıklaması? Dinimiz Buhari’ye mi bırakıldı yani? Böyle bir şey mümkün olabilir mi?

Hayır… Hadis denilen ve aslında peygamberimize ait olmayan, sadece peygamberimize ait olduğu iddia edilen rivayetler Kur’anı açıklamıyor. Tam tersine Kur’andan ayrı bir din inşa ediyor.

İşte bunun bazı delilleri!

Allah zina için 100 sopa derken hadisler recm diyor. Ve recm ayeti pratikte neshediyor, onun önüne hatta yerine geçiyor, din haline geliyor. Yani hadisler Kuranı açıklamıyor, Kurandan ayrı bir din kuruyor. Hadislerle bu şekilde hükmetmek indirilenle hükmetmemektir. Allah'ın indirilenle (yani Kur'anla... Çünkü sadece Kur'an indirilendir) hükmetmeyenlere ne dediği hepimizin malumudur!

Allah ihtiyaçtan arta kalanı verin derken hadisler din olunca, ayeti hadisler açıklayınca bu bir anda kırkta bire (1/40) düşüyor.

Hadisler din olunca Allah 40 yerde akıl etmez misiniz diye sorarken dinde akıl işi olmaz anlayışı din haline geliyor.

Allah müteşabihin peşine düşmeyin, onun tevilini Bana bırakın derken hadisler din olunca din tevilsiz olmaz, ilim ehli tevil edebilir anlayışı din haline geliyor.

Kur’an “Allah kimseyi hükmüne ortak etmez” derken, hadisler din olunca Kur’an kenara itiliyor, ulemanın sözleri ve rivayetler de hüküm kaynağı haline geliyor. Böylece Allah hükmün tek sahibi olmaktan çıkıyor, üç ortağından birine dönüşüyor.

Kur’an “Dinlerini parça parça edip kendileri de grup grup olanların işi Allah’a kaldı” diyor, hadisler ümmetin ayrılığında rahmet vardır diyor. Daha yazalım mı? Bu böyle uzayıp gidiyor.

Görüldüğü üzere hadisler Kur'anı açıklamıyor; tam tersine Kur’andan ayrı ve Kur'ana karşı bir din inşa ediyor.

ÇELİŞKİ VARSA KESİNLİK YOKTUR! KESİNLİK YOKSA O ZANDIR! ZAN İSE DİN OLAMAZ!

Aşağıdaki hadis - hadis çelişkileri en sahih kaynaklarda geçmektedir. Bu durum rivayetlerin korunmadığının en açık ispatıdır. Oysa Allah Kur'anı koruyacağını açıkça bildirmiştir. Sadece vahiy korunmuştur çünkü sadece vahiy dindir. Çelişkili olan rivayetlerden yani zan ve tahminden şüphesiz bir iman doğmaz! Din ilahi bir olgudur! Rvayetler ilahi değildir, beşeridir. Çünkü peygamberimiz beşer bir elçidir. Sadece onun bize tebliğ ettiği ilahidir.

Sahih denilen rivayetlerde bile birçok uydurma olduğu artık açıkça bilinmektedir. Bu olgu, sözü edilen sahihliğin ve kriterlerinin doğruluğa yüzde yüz delil olmadığını ispat etmektedir.

Dolayısı ile sözü edilen rivayetlerin elçiye ait olduğu savı kesin bir gerçeklik değildir; sadece bir iddiadır, zandır, tahmindir. Allah ise bu hususta "Onların çoğu ancak zanna uyar ve onların çoğu ancak zan ve tahminle yalan söyler"der. 

(Kaldı ki rivayetler yüzde yüz doğru bile olsalardı yine de dinde kaynak kabul edilemezdi. Çünkü dinin ve hükmün tek sahibi sadece Allah'tır. Peygamberimiz sadece abduhü ve resuluhü yani Allah'ın kulu ve risaleti tebliğe memur olan bir elçisidir. Elçiyi dinde ikinci söz sahibi saymak elçiyi paralel otorite haline getirmek yani paralel ilahlık makamına çıkarmak demektir. Çünkü dinde ancak ilah olan hüküm koyabilir. İlah olmanın birinci şartı hüküm koyma hak ve yetkisine sahip olmaktır.)

***

Bu bölümde hadislerin kendi aralarındaki çelişkilerini de gösterip; hadislerin çelişkili ve korunmamış olduklarını, dolayısıyla dinin kaynağı olamayacaklarını bir de bu yönden gözler önüne sereceğiz. Böylece hadis kitaplarında, doğru ile yalanın ayırt edilemeyecek şekilde karıştıklarını bir kez daha anlayacağız. Herhangi bir hadis Kuran, başka bir hadis ve mantıkla çelişmiyorsa dahi zandır. Din ise aşağıdaki ayetten de anlaşılacağı gibi “zan” üzerine bina edilemez.

Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar sadece zanna uyuyorlar ve onlar sadece tahminde bulunup saçmalıyorlar.

6- En’am Suresi 116

Onların çoğunluğu zandan başkasına uymaz. Doğrusu zan gerçek adına hiçbir şey ifade etmez. Şüphesiz Allah onların yaptıklarını bilendir.

10- Yunus Suresi 36

 Ey iman edenler! Zandan çok sakının çünkü zannın bir kısmı günahtır.

49- Hucurat Suresi 12

Ayetlerden insanların çoğunluğunun “zan”na uyduğunu fakat bunun bir şey ifade etmeyeceğini görüyoruz. Dini hadislere bina etmeye çalışmak; dini, “zan” gibi çürük bir temele bina etmektir. Oysa elimizde Kuran gibi her açıdan mucize, korunmuş, çelişkisiz, sapasağlam bir temelimiz vardır. Şimdi de aşağıda vereceğimiz on örnekten hareketle hadislerin kendi aralarındaki çelişkilerini ortaya koyup, başından beri söylediğimiz gibi hadislerin güvenilmezliğini ve dolayısıyla dinin temeli olamayacaklarını farklı bir açıdan görelim:

1- ORUÇLU İKEN KAN ALDIRILIR MI?

1. Çelişik Hadis: “Kan aldırmak, yapanın da yaptıranın da orucunu bozar.”

Tirmizi Oruç 60; Ebu Davud Oruç 28; Buhari Oruç 32

2. Çelişik Hadis: “Peygamber’imiz oruçlu iken kan aldırmışlardır.”

Ebu Davud Oruç 29-30; Tirmizi Oruç 59; Buhari Tıp 11

Peygamberimiz eğer kan aldırmanın orucu bozduğunu söyleseydi, hiç şüphesiz kendisi kan aldırmazdı. Üstelik Kuran’da orucu; yemek, içmek ve cinsel ilişkinin bozduğu geçer. Yani birinci çelişik hadis, ikinci hadisle olduğu gibi Kuran’la da çelişmektedir. Fakat “en doğru” denen altı hadis kitabının üçünden yaptığımız bu alıntılar, çelişik hadislerin “en doğru” kabul edilen kitaplara bile girdiğinin bir delilidir.

2- TUVALET HANGİ YÖNLERE KARŞI YAPILABİLİR?

1.  Çelişik Hadis: “Gerek küçük, gerek büyük tuvaletinizi yaparken kıbleye dönmeyin.”

Hanbel 3/12

 

2. Çelişik Hadis: “Peygamberimiz bir takım insanlar küçük ve büyük tuvaletleri için kıbleye dönmeyi hoş karşılamadıklarından, bu bidatı (hurafeyi) kaldırmak için tuvaletini kıbleye doğru yaptırdı.”

Buhari 4/11

Bir hadiste kıbleye karşı tuvaleti yapmanın hurafe olduğu anlatılırken; diğer bir hadiste ise Peygamber “hurafe uygulayıcısı” olarak gösterilmiş oluyor. Görüldüğü gibi hadisleri Peygamber’e atfetmek aslında Peygamber’e iftira etmek demektir.

3-  ORUÇLU İKEN HANIM ÖPÜLÜR MÜ?

1. Çelişik Hadis: “Peygamber oruçlu iken hanımlarını öptü.”

İbn-i Kuteybe, Hadis Müdafası

2. Çelişik Hadis: “Oruçluyken hanımını öpenin durumu sorulduğunda Peygamber; ‘Orucu bozulmuştur’ dedi.”

İbn-i Kuteybe, Hadis Müdafası

Bu hadisler aslında İbn-i Kuteybe’nin dışında kütübü sitte denilen meşhur altı hadis kitabında da vardır. Fakat bu hadislere, İbn-i Kuteybe’nin, çelişik ve mantıksız hadisleri zorlama yorumlarla kurtarmak çabasından ibaret olan eserinde de rastlayabilirsiniz. Eğer hadislerin mantıksızlığını ve çelişikliğini bu hadisleri savunan birinin eserinden öğrenmek istiyorsanız size İbn-i Kuteybe’nin “Hadis Müdafası” kitabını tavsiye ederiz. Bir hadise göre Peygamber oruçlu iken hanımını öpüyor, diğer hadis oruçlunun öpüşemeyeceğini söylüyor. Belli ki bu hadislerden en az biri uydurmadır. İkisini de doğru olarak kabul etmek; Peygamber’i, ne yaptığını bilmez, çelişkili hareketleri olan bir kişi gibi göstermektir. Bu yüzden Peygamber’e en büyük iltifat; hadisleri bir kenara bırakıp din adına yalnız Kuran’ı esas almakla olur.

 

4-  BİR NAMAZ İKİ KERE KILINIR MI?

1. Çelişik Hadis: “Biriniz evinde namazı kılar da sonra namaz kılmakta olan imama yetişirse, onun arkasında namaza dursun. İkinci kıldığı onun için nafile olur.”

İbn-i Kuteybe, Hadis Müdafası

2. Çelişik Hadis: “Bir namazı günde iki defa kılmayın.”

Ebu Davud 2/56

İkinci hadis hem birinci hadisle, hem de Kuran’la çelişir. Kuran’da namaz kılmak övülmüştür. Fazladan kılınan namazın ne zararı olabilir? Kimi durumlarda, kılınacak olan bir namazın kılınmamasına neden olacak bu hadis, kişilerin Allah’ı daha çok anmasını engellemektedir.

5-  KÜÇÜK TUVALET NASIL YAPILIR?

1.  Çelişik Hadis: “Kim size Peygamberimiz’in ayakta küçük tuvaletini yaptığını söylerse inanmayın.”

neni Nesei 1-2/25

2.  Çelişik Hadis: “Peygamberimiz  bir kavmin süprüntüsüne  varıp ayakta küçük tuvaletini yaptı.”

Buhari 1/167

Birinci hadisin anlattığı ve Kuran’da bahsedilmeyen bu uygulamanın; aslında dinsel bir anlam yüklenerek tartışılmasına hiç gerek olmamasına rağmen, geleneksel İslam anlayışında, sevap getiren bir uygulama gibi sunulduğunu görüyoruz. Peygamberimiz’in küçük tuvaleti ayakta yapmayı yasakladığı söylenen uydurmalara binaen, bazı kişilere rahatsızlık vermesi muhtemel olan oturarak tuvalet yapmaya “sünnet” denmiş ve bundan sevap umulmuştur.

 

6-  SU NASIL İÇİLİR?

1. Çelişik Hadis: “Peygamber ayakta su içilmesini yasakladı.”

Ebu Davud 4/No:3717

2. Çelişik Hadis: “Peygamber’i sizin benim gibi ayakta su içerken gördüm.”

Ebu Davud 4/No:3718

Bu örnek hadislerdeki birinci hadis, kendisiyle çelişen ikinci hadis de olmasına rağmen daha çok itibar görmüştür. Günümüzde de geleneksel İslami yaklaşımı benimseyenlerin, suyu oturarak ve üç yudumda içtiklerini ve bundan da sevap beklediklerini görebiliriz.

7-   AYBAŞILI KADIN CAMİYE GİREBİLİR Mİ?

1.  Çelişik Hadis: “Peygamberimiz caminin bahçesine girerek şöyle dedi: ‘Şurası muhakkak ki cami ne cenabete, ne aybaşılıya helal değildir.’”

slim, Hayz 11; Ebu Davud, Taharet 104; Tirmizi, Taharet 101; Süneni Nesei, Hayz 18

2.  Çelişik Hadis: “Peygamber’in hanımı anlatıyor: ‘Peygamberimiz, bizden biri aybaşılı olduğu halde, onun kucağına başını koyar ve Kuran okurdu. Bizden birimiz aybaşılı iken camiye gidip Peygamber’e birşeyler götürürdük.’”

neni Nesei, Hayz

Bir hadise göre aybaşılı kadın camiye girebilirken, diğer hadise göre aybaşılı kadın camiye giremez. (Aybaşılı kadının ibadetlerden nasıl alıkonduğunu 35. bölümün 2. sorusunda, 36. bölümün namaz kısmında ve 21. bölümde inceleyeceğiz.)

8-  HACDA İHRAMLI OLAN EVLENEBİLİR Mİ?

1. Çelişik Hadis: “Peygamber Meymune ile evlendiği zaman her ikisi de ihramlıydı.”

neni Nesei, 5-6/179

 2. Çelişik Hadis: “İhramlı olan bir kişi (hacda olan) ne evlenebilir, ne kız isteyebilir, ne de başkasının nikahını kıyabilir.”

Nesei 5,6/249

Kuran’da haccın nasıl yapılacağı açıklanmıştır. Kuran ile yetinmeyip, din, hadislere bina edilmeye kalkışılınca ortaya çıkan çelişkiler yumağı ortadadır.

9-  ERKEKLERİN BALDIRI GÖZÜKEBİLİR Mİ?

1. Çelişik Hadis: “Baldırları açık olan bir sahabeye Peygamberimiz rastlamış ve ‘Baldırlarını ört. Baldırlar da avret yerlerindendir.’ demiştir.”

Tehzibut Tezhip 2/69

2. Çelişik Hadis: “Peygamber’imiz evde baldırları açık yan üstü yatıyorlardı. Ebu Bekir izin istedi Peygamber hiç istifini bozmadan izin verdi. Ömer istedi aynı şekilde ona da verdi.”

Hanbel 1/71

Hadislerden  birine göre baldırları örtmek gerekir. Diğer hadiste ise Peygamber’in yanına birileri gelmesine rağmen baldırlarını örtmediği gözükür. Nitekim bazı mezhepler birinci hadisi alıp erkeklerin dizle göbek arasını örtmelerinin farz olduğu şeklindeki bir uydurma hükmü dine sokmuşlardır.

10- ÖLÜ HAYVANIN DERİSİ NE OLACAK?

1. Çelişik Hadis: “Peygamberimiz; ‘Deri işlendi mi temiz olur’ dedi. Sonra ölü bir koyuna rast geldi ve ‘Onun derisinden faydalansanıza’ dedi.”

Buhari 72/30

2. Çelişik Hadis: “Peygamberimiz ‘Ölü hayvanın ne derisinden ne de sinirinden faydalanınız.’ dedi.”

Hanbel 4/310,311

Kuran’a göre hayvan leşi yemek haramdır. Leşin derisinin haramlığına dair Kuran’da bir ifade yer almaz. Bu konuda alıntıladığımız iki hadisten birine göre leşin (ölü hayvanın) derisi kullanılamaz, diğerine göre ise kullanılabilir.

Elimizde çelişkisiz Kuran varken, çelişkiler yığınına dönmüş hadislerle uğraşmak bizi Kuran’dan uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramamıştır. Allah’ın elçisi Peygamberimiz Hz. Muhammed, ahirette toplumundan şu şekilde şikayetçi olacaktır:

Elçi de şöyle der; “Ey Rabbim, benim toplumum bu Kuran’ı devre dışı tuttular.”

25- Furkan Suresi 30

kaynak :http://www.kurandakidin.com/2011/10/7-hadis-hadis-celiskileri/.

 HADİS KURAN ÇELİŞKİSİ

Bu bölümde ve bundan sonraki bölümlerde göstereceğimiz hadisler; hadislerin dinin kaynağı olmaya, Kuran gibi layık olmadıklarını açığa çıkaracaktır.

Kitabımızda eleştirdiğimiz hadisler, hadisçilerin kabul ettiği, en ünlü hadis kitaplarının hadisleridir. Hadisçilerin reddettiği, “yalandır (mevzudur)” dedikleri hadisleri almadık. Örneğin “Allah kendisini yaratmayı isteyince atı koşturdu ve onu koşturup terletti. Sonra kendisini bu terden yarattı” veya “Allah melekleri iki kolunun ve göğsünün kıllarından yarattı” veya “Allah’ın gözleri hastalandı, melekler Allah’ı ziyarete geldi” veya “Allah’ı rüyada gördüm. Uzun saçlı güzel bir genç suretindeydi. Yeşil bir elbise giymiş, altın nalınları vardı” hadisleri; hadisçilerin duyup da reddettikleri hadislere örnektir (İbni Kuteybe, Hadis Müdafası). Meşhur hadisçilerin, bu tarz uydurma hadisleri yalanladıkları doğrudur. Fakat bu bölümde ve bundan sonraki bölümlerde “en ünlü”, “en doğru”, “en güvenilir” hadis kitaplarındaki hadisleri görünce; hadis kitaplarında doğru ile yalanın ayırt edilemeyecek şekilde karıştığını, hadis toplarken gösterilen doğru ile yalanı ayırt etme çabasının başarılı olamadığını anlayacağız. Zaten Kuran yeterli, eksiksiz ve tüm teferruatları içeren kitabımız olduğuna göre böyle çabalara gerek de yoktur.

Kuran’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah’tan başkasının katından olsaydı elbette içinde birçok çelişkiler bulacaklardı.

4-Nisa Sûresi 82

Hiç şüphesiz Hatırlatıcı’yı Biz indirdik Biz. Onun koruyucuları da gerçekten Biziz.

15-Hicr Sûresi 9

Nisa süresindeki ayetten, dinimizin kaynağının çelişkisiz olduğunu öğrenebiliriz. Allah Kuran’ın çelişkisiz olduğunu söyleyerek; hem Kuran’ın doğruluğunu, hem de dinin kaynağının sahip olması gereken özelliği öğretiyor. Kuran ile çelişen hadislerin olması, hadislerin Allah katından olmadığının ve dinin kaynağı olamayacağının ispatıdır. Ayrıca Hicr suresindeki ayetten Kuran’ın korunduğunu, böylece dini kaynak olarak korunmuş bir kitaba sahip olduğumuzu anlıyoruz. Bu bölüm ve bundan sonraki üç bölümde, hadislerin; Kuran’la, kendi içlerinde ve mantıkla çelişkilerini sergilememiz sonucunda hadislerin korunmadığını ve binlerce uydurma ile düzeltilemeyecek şekilde karıştıklarını göreceğiz. Yani bu bölümlerde hadislerin dinin kaynağı kabul edilmesinin korkunç sonucunu görüp; çelişkisiz ve korunmuş olan dinimizin tek kaynağı Kuran’a, yalnız Kuran’a dönmenin gerekliliğini daha da iyi kavrayacağız.

1- ALLAH’IN BALDIRI OLUR MU?

Kuran : O’nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur.
42- Şura Suresi 11

 

Hadis: “Allah ahirette Peygamberlere kimliğini kanıtlamak için bacağını açıp baldırını gösterir.”

slim-İman 302; Buhari 97/24, 10/29; Hanbel 3/1

Bu hadisin hangi kitaplarda geçtiğine iyice dikkat edin. Hadis kitaplarının “en doğrusu” olarak gösterilen, tek hadisini inkar edenin kafir olacağı söylenen Müslim ve Buhari’de. Hadisçilerin mantığına göre bu hadisi inkar eden kafir, bu hadise inanan gerçek Müslüman olacaktır. Allah’a hiçbir şeyin benzemediğini söyleyen ayete karşın, hiçbir mecazi ifadeyi çağrıştırmadan, Allah’ın baldırı olduğunu ve ahirette baldırını açacağını söylemenin yanlışlığını uzunca anlatmaya gerek var mı?

2- ALLAH EL SIKIŞIR MI?

Kuran: Ve hiçbir şey O’nun dengi değildir.

112- İhlas Suresi 4

 Hadis: “Allah benimle görüştü ve el sıkıştı. Elini iki omuzum arasına koydu. Öyle ki parmaklarının soğukluğunu iki göğsüm arasında hissettim.”

Hanbel 5/243

Yine bu hadiste hiçbir mecazi manayı çağrıştırmadan, Allah’a parmak, parmaklarına da soğukluk atfedilerek; Allah şekilleştirilmektedir. Bu hadis, İhlas Suresi’nin Allah’ın hiçbir şeye denk olmadığını söyleyen ayeti gibi daha birçok ayetle de çelişir. Eğer hadisteki “el” ifadesi, mecazi bir mana akla getirip -güç ve kudret gibi- insani eli çağrıştırmasaydı, kabul edilebilirdi. Örneğin “Her şey Allah’ın elindedir” dediğimizde cümlenin akışından “her şeyin Allah’ın kontrolünde” olduğu anlaşılır. Fakat Allah’a parmak, parmaklara soğukluk atfeden bu hadisten böyle mecazi bir manayı kimse çıkaramaz. Üstelik bu hadiste Allah ile Peygamber’in el sıkışması gibi kabul edilemez bir ifade de yer almaktadır. Şimdi bu hadisleri “din” kabul etmek, bu dine kötülük yapmak değil midir?

3- DİN DEĞİŞTİREN ÖLDÜRÜLSÜN MÜ?

Kuran: Dinde zorlama yoktur.

2-Bakara Suresi 256

 

Hadis: “Dinini değiştireni öldürün.”

Nesei 7-8/14; Buhari 12/1883

 

Allah’ın hükmünü hadisle aşmaya, Allah’ın dinini kendi kafalarına uydurmaya çalışanların bu anlama gelen uydurmaları yüzünden birçok insan öldürülmüştür. Bazı dine referanslar veren örgütlerin yaptığı katliamları, bu örgütlerin zihinlerinde meşrulaştıran da bunun gibi hadislerdir. Evlerinin bodrumunu insan mezarına çevirenleri Diyanet kınamaktadır, ama aynı Diyanet, Buhari ve Nesei gibi hadis kitaplarını ise övmekte, dinin kaynağı olarak göstermektedir. Bu bir çelişki değil de nedir? Ne yazık ki bahsedilen katliamları meşrulaştıracak izahlar, Sunni hadis kitapları ve mezhep izahlarında mevcuttur.

 4- ÖLÜNÜN SUÇU NE?

Kuran: Doğrusu hiçbir günahkar bir başkasının günah yükünü yüklenmez.

53-Necm Suresi 38

Hadis: “Ölü, ailesinin kendisi için ağlamasından dolayı azaba uğratılır.”

Buhari-K. Cemiz 32, 33, 34

Ne akla, ne de Kuran’ın genel mantığına uyan bu hadis de uydurmacılığın Kuran ve akılla çelişkilerine bir başka örnektir.

5- KADIN DÜŞMANLIĞI

Kuran: Ben sizden erkek olsun, kadın olsun hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım. Hepiniz birbirinizdensiniz.

3-Ali İmran Suresi 195

Hadis: “Kadınlar arasında iyi kadın, yüz tane karga arasında alaca bir karga gibidir.”

Buhari 9/1391

Kuran hayır üreten erkeğin de kadının da önünü açık tutarken, hadisler kadının önünü kapamaktadır. Kadın konusu, Peygamber’e iftira olarak uydurulan hadislerin en çok olduğu alanlardan birisidir. Ayrıntılı bilgi için 21. ve 22. bölümleri okuyunuz.

6- ZALİM KİM?

Kuran: Zulmedenler dedi ki: Siz olsa olsa büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz.

25- Furkan Suresi 8

Hadis: “Peygamber Medine’de bir Yahudi tarafından büyülendi. Günlerce ne yaptığını bilmez durumda ortalıkta dolaştı.”

Buhari 76/47; Hanbel 6/57, 4/367

 Yakın dönemde Muhammed Abduh ve eski dönemlerde Mutezile’nin bu hadise itirazlarına karşın Muhammed Ebu Şehbe bu hadisi şöyle savunur: “Eğer Abduh sihir hadisini inkar etmişse akıl ve nakil ilimlerinde söz sahibi el Maziri, el Hattabi, Kadı İyaz, İbn Teymiyye, İbnul Kayyım, İbn Kesir, en Nevevi, İbn Hacer, el Kurtubi ve Alusi gibi pek çok alim de O’nun hem rivayet ve hem de dirayet yönünden doğru olduğunu ispat etmişlerdir.” Şehbe, Buhari ve Müslim’in de hadisi kabul ettiğini anlatır ve “sihir sonucu” olanları hadislere dayandırarak şöyle aktarır: “Peygamberimiz’e sihir yapılmıştı. Öyle ki hanımları ile cinsi münasebette bulunmadığı halde bulunduğunu zannederdi. Süfyan bunun en şiddetli sihir olduğunu söylemiştir.” (Ebu Şehbe, Sünnet Müdafaası) Kuran’a göre ise Peygamber’in büyülendiğini söyleyenler zalimlerdir. “En güvenilir” hadisçilerin çoğuysa Peygamber’in büyülendiğini söylemektedir.

7- MİRASTA VASİYET VAR MI?

Kuran: Ey iman edenler! Herhangi birinize ölüm gelip çattığında vasiyet zamanı aranızda tanıklık şöyle olsun: Kendinizden adalet sahibi iki kişi, yahut yolculuk etmekte iken ölüm musibeti başınıza geldiyse sizin dışınızda iki kişi.

5-Maide Suresi 106

Hadis: Varis için vasiyet yoktur.
Hanbel 14/238

 Kuran’da hem Maide suresindeki bu ayetten, hem diğer ayetlerden vasiyetin varlığı anlaşılır. Vasiyetten arta kalanlar ise Kuran’da tavsiye edilen şekilde dağıtılır. Vasiyeti iptale yönelik bu hadis, aslında Kuran’ın bir hükmünü iptale yönelik bir girişimdir.

8- EN BÜYÜK AZAP RESSAMLARA MI?

Kuran: Gerçekten Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise dilediği kişi için bağışlar.

4-Nisa Suresi 48

 

Hadis: “Cehennemde en şiddetli azaba uğratılacak kişiler ressamlardır.”

Buhari-Tesavir, 89

Kuran’a göre en büyük günah Allah’a ortak koşmaktır. Allah, ortak koşmayı affetmeyeceğini söylemekte, bunun dışında her günahın affedilebileceğini belirtmektedir. Bu yüzden Allah’ın en şiddetli azabına uğrayacak olanlar da ortak koşanlardır. Oysa Buhari’nin yukarıda alıntıladığımız hadisine göre en şiddetli azaba ressamlar uğrayacaklardır. (Mezhepçi, hadisçi yaklaşımı benimseyenlerin sanat dallarıyla ilgili uydurdukları hadisleri kitabın 18. bölümünde okuyabilirsiniz.) Bu hadis başta Kuran ile çelişmektedir. Ayrıca mantık ile çelişen bu hadisin çeliştiği başka hadisler de vardır. Örneğin diğer bir hadise göre cehennemde en şiddetli azaba satranç oynayanlar çarptırılacaklardır. (Büyük Günahlar, Hafız Zehebi)

9- ALTIN TAKILIR MI, İPEK GİYİLİR Mİ?

Kuran: De ki; “Allah’ın kulları için çıkardığı süsü ve temiz rızıkları kim haram etti?” De ki: “Bunlar dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet gününde ise yalnızca onlarındır.” Bilen bir topluluk için Biz ayetleri böyle detaylı anlatırız.

7-Araf Suresi 32

Hadis: “Altın ve ipek ümmetimin kadınlarına helal, erkeklerine ise haramdır.”

slim 2/16

Altın ve ipek hem erkek için, hem de kadın için bir süs eşyasıdır. Kuran’da hiçbir ayette yasaklanmazlar. Allah inananların dünyada da bu süslerden yararlanabileceklerini söyler ve erkek kadın ayrımı yapmaz. Her hadisinin doğru olduğu iddia edilen Müslim’de de yer verilmiş olan bu hadis, Kuran’ın belirttiğimiz ayeti ile çelişir.

10- DEPREMLERİN SEBEBİ OLAN BALIK

Kuran: Bundan sonra yeri yumurta biçimine soktu.

79-Naziat Suresi 30

 

Hadis: “Dünya balığın üzerindedir. Balık başını sallayınca Dünya’da depremler olur.”

İbn-i Kesir Tefsiri, 2/29 68/1’in açıklamaları

Kuran, mucizevi bir şekilde dünyanın yumurta biçiminde elipsoid olduğunu, ceninin geçirdiği evreleri, evrenin oluşumunu, rüzgârların aşılayıcı olması gibi birçok konuyu açıklarken (Bakınız: İstanbul Kuran Araştırmaları Grubu, Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize); hadislerde yer alan yukarıdakilere benzer akıl, bilim ve Kuran dışı ifadeler hem Kuran’la, hem de mantıkla çelişmektedirler. Dünyayı balığa oturtan, depremleri balığın kuyruğunun sallanmasına bağlayan bu anlayışın İslam’la ilgisi olmadığını açıklamak ve bu yanlışa yol açan temel yöntem hatalarına dikkat çekmek, bu dine hizmet değil midir?http://www.kurandakidin.com/2011/10/6-hadis-kuran-celiskileri/

HADİS MANTIK ÇELİŞKİSİ 

Bundan önceki bölümlerde verdiğimiz örnekler, Kuran’ın korunmuş, tutarlı, tamamlanmış, çelişkisiz ve dinin tek kaynağı olma vasıflarına sahip olduğunu; buna karşın hadislerin tutarsız, çelişkili olduklarını ve sadece zan olan hadislerin dine kaynak olamayacaklarını, üstelik Kuran yeterli ve detaylı olduğu için buna gerek de olmadığını ortaya koymaktadır.

 Bundan sonra  vereceğimiz örneklerle bu tezimizi daha da kuvvetlendireceğiz. Bu bölümde ise hadislerin mantıkla çeliştiklerini göstermeye çalışacağız. Kuran’a göre insanlar sürekli akıllarını çalıştırmalı; gerek evrende, gerek kendi yaratılışlarında, gerekse Kuran’da Allah’ın delillerini görmelidirler. Akıllarını çalıştırmadan toplumdaki çoğunluğa, törelere, geleneklere, kabullere göre din oluşturanların, hatalı olduğunu Kuran’dan anlıyoruz. Kuran’a göre Allah’ın nimeti olan akıl; evrenle ve evren ile hayatı değerlendirmede rehberlik eden Allah’ın kitabıyla, mükemmel bir uyum içindedir. Bu uyumun bir parçası olan aklın dinle çeliştiğini söylemek, aklı bir kenara atıp dini anlamaya kalkmak; aklı çalıştırmada değil aklı kullanmamada erdem aramak, dine akılsızca uygulamaları sokanların ve din düşmanlarının tezidir. Dinde aklı aşan hakikatlar vardır ama bunlar da akılla çelişmez ve dinin en anlaşılmayan konularında bile dinin getirdiği açıklamaların alternatifi olabilecek daha akılcı bir açıklama yoktur. Akıl dinle nasıl çelişir? Akıl Allah’ın bize hediyesi değil mi? Kuran defalarca bize aklınızı çalıştırın demiyor mu?

 Allah pisliği akıllarını kullanmayanların üzerine yağdırır.

10- Yunus Suresi 100

Bu ayet “İslam” adına dinimize birçok uydurmaların sokulmasının temel bir sebebine dikkat çekmektedir. Mantıkla çelişen yüzlerce hadisi kitabımıza sığdıramayacağımız için sadece on tane örnek hadis ile yetineceğiz. Bu hadisleri incelememiz “aklını kullanmayanların üzerine yağan pisliği” daha iyi anlamamızı sağlayacaktır.

Anlattıklarımıza karşı olan ve hadisçi bir İslam anlayışını temel alanlar her seferinde: “Bunlar Peygamber düşmanı, Peygamberimiz’in sözlerini inkar ediyorlar, Peygamberimiz’i kaale almıyorlar” gibi sözler ile çeşitli iftiralarda bulunmaktadırlar. Örnek verdiğimiz her hadiste şunu bir kez daha iyice düşünün: Bu hadisleri inkar, Peygamber’i iftiralardan korumak mı, yoksa Peygamber’e iftira atmak mıdır? Hadislerin dinin temel kaynaklarından olduğunu kabul, Peygamber’e atılan iftiraları onaylamak ve kabul etmek olmuyor mu? “Hadisler dinin kaynağıdır” diyenler, bilmeyerek de olsa bu iftiraları meşrulaştırmış olmazlar mı? Lütfen hadislerin Kuran’la, mantıkla ve kendi içlerindeki çelişkilerine dair bu bölümleri bir de bu soruları düşünerek okuyun.

1- YERYÜZÜNÜN ÜSTÜNDE OLDUĞU BALIĞIN CİĞERİ

Hadis: “Yeryüzü balığın sırtındadır. Cennete girecekler ilk olarak bu balığın ciğerinden yiyecektir.”

Buhari 3/51

Kuran’ın Dünya’nın yuvarlaklığına, Dünya’nın, Güneş ve Ay’ın hareketlerine, uzayın yaratılışına dair mükemmel izahlarına karşı hadislerdeki Dünya’nın öküzün ve balığın üzerinde olduğu açıklamasını tevil edenler (yorumla geçiştirmeye çalışanlar), Dünya’yı üzerinde tutan balığın ciğerinden yenmesini ve balığın sallanıp deprem yapmasını nasıl tevil edecekler? Bu konuya “açıklama” getirecek olanlar, şu izaha ne diyecekler? Bir hadiste Arş’ın 8 dağ keçisinin sırtında olduğu söyleniyor (Bakınız: Ebu Davud, Sünnet 19; Tirmizi, No: 3320; İbni Mace, Mukaddime). Bu dağ keçileri ile ne kastedilmektedir? Bu izahları içeren hadis kitaplarına “dinin kaynağı” diyerek, bunları Kuran’ın yanına koymak Kuran’a haksızlık değil midir?

2- ALLAH = ZAMAN, HİÇ OLUR MU?

Hadis: “Peygamber’e, Allah’ın yerleri ve göğü yaratmadan önce nerede olduğu soruldu, Peygamber; “Bir bulut içerisinde idi; üstü hava, altı hava idi.’ dedi.”

Hanbel 4/11

Hadis: “Allah zamandır.”

Muvatta 56/3

 Niye bu tarz saçma izahlar Kuran’da geçmez de hep hadislerde yer alır? Dört “hak mezhep” diye sunulan mezheplerden birinin kurucusu Hanbel’dir ve hadis kitabı Hanbel de ona aittir. Dört mezhebin kurucularından birine ait olan diğer bir hadis kitabı ise Malik’in Muvatta’sıdır. Yukarıdaki iki hadisi kitaplarına alanların kurdukları mezhepler ne kadar güvenilir olabilir?

3- HZ. MUSA AZRAİL’E TOKAT ATTI MI?

Hadis: “Ölüm meleği Musa’ya gelerek: ‘Rabbine icabet et’ dedi. Bunun üzerine Musa ölüm meleğinin gözüne tokat vurarak onu çıkarttı. Melek hemen Allah’a dönerek ‘Sen beni ölmek istemeyen bir kuluna göndermişsin, o benim gözümü çıkardı’ dedi.”

slim 10/176

Mantıkla hiç bağdaşmayan bu hadis aynı zamanda Hz. Musa’ya hakarettir. Allah’ın üstün ahlaklı bir Peygamber’i nasıl olur da ölümden kaçar? Üstelik de meleğin gözünü kör edip ölümden kurtulur? “Hiçbir yanlışı olmayan hadis kitabı” diye tanıtılan Müslim’de ve diğer meşhur hadis kitaplarında bu hadis geçmektedir. Bu hadisi doğru diye kitaplarına alanların diğer hadislerine de güvenilemez.

 4- PEYGAMBERİMİZ HİÇ ZALİM OLUR MU?

Hadis: “Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup Medine’ye gelerek Müslüman oldular. Medine’nin havası onlara dokununca Peygamber onlara deve sidiği içmelerini öğütledi. Adamlar develeri dağıttılar ve çobanı da öldürdüler. Peygamber onları yakalattı, ellerini ve ayaklarını kesti, gözlerini oydu, çölde susuz ölüme terk etti. Biz onlara su vermek isteyince, Peygamber bizi engelledi.”

Buhari Tıp5/1, Hanbel 3/107,163

Gözleri oymak, çölde susuz ölüme terk etmek hangi Kuran ayeti ile bağdaşır? Kuran’ın sunduğu rahmet Peygamberi ile bu anlatılanlar nasıl bağdaştırılabilir? Kendi yaptıkları canilikleri hoş göstermek için bu hadisi uyduranlar; Peygamber’i zalimmiş gibi gösterip, Peygamber’e hakaret etmiş oluyorlar.

5- YANGIN NASIL SÖNER?

Hadis: “Yangın gördüğünüzde tekbir getiriniz, zira tekbir (‘Allahuekber’ demek) onu söndürür.”

Ramuzel Hadis

“Ramuzel Hadis” diğer hadis kitapları kadar ünlü olmadığı için bu kitabımızda Ramuzel Hadis’ten hadislere az yer verdik. Fakat ülkemizde en çok satan hadis kitaplarından biri de bu kitaptır ve alıntıladığımız hadis gibi birçok hadisi içermektedir. Eğer bu hadisi birileri doğru kabul ediyorsa, itfaiye ekipleriyle beraber (belki de itfaiye ekibi olmadan) tekbir getirecek bir koroyu da yangın yerine götürmeleri gerekir.

6- CİNSEL MÜNASEBETLE İLGİLİ GEREKSİZ AÇIKLAMALAR

Hadis: “Sizden birisi cinsel münasebette bulunduğu zaman eşinin cinsel organına bakmasın, zira cinsel organa bakmak körlüğe sebep olur.”

Feyzul Kadir 1-326

 Bu tip garip uydurmalarla, dinle dalga geçmek isteyenlerin eline bolca malzeme verilmiştir. Belki de bu hadisi uydurarak Peygamber’e iftira edenin amacı da dinle dalga geçmekti. İnsanların hayatına ve cinselliğine Kuran’ın getirmediği zorlukları ve yasakları getirmek, insanlığa yapılmış bir zulümdür. Cinsel hayatı kısıtlayıcı bu tür hadislere karşın, Peygamber’in ve arkadaşlarının cinsel hayatını olağanüstü bir tarzda anlatan münasebetsiz hadisler de vardır. Bu hadislerden birine göre sahabeler haccı bitirip, kadınlarına yöneldiklerinde cinsel organlarından spermler damlıyordu (Buhari, Hacc, 81; Müslim, Hacc, 141). Diğer bir hadise göre Peygamberimiz 30 erkeğin cinsel gücüne sahipti (Buhari). Başka bir hadise göre ise Peygamber nerede güzel bir kadın görse hemen eve koşar, hanımı Zeynep’le cinsel ilişkiye girerdi (Buhari, Hibe, 8). Bu tip hadisleri kabul etmek mi, yoksa reddetmek mi Peygamber’e saygısızlıktır? Karar sizin.

7- KADINLARIN CERAHAT YALAMASI

Hadis: “Eğer erkeğin tepesinden tırnağına kadar cerahat aksa, kadın da bunları ağzı ile temizlese, yine de erkeğin hakkını ödemiş olmaz.”

İbn-i Hacer el Heytemi 2/121

Geleneksel İslam’da en çok hadis uydurulan konuların başında kadınlarla ilgili konular gelmektedir. Kuran’da, kadınlara yönelik kendi bakış açılarını bulamayıp, kadınları sokmak istedikleri şekli dinselleştirmek isteyenler, bol bol hadis uydurmuşlardır. Kitabımızın 21. bölümünde detaylı bir şekilde işlediğimiz “kadın” konusunda, uydurulan diğer hadislerden örnekleri de bulabilirsiniz.

8-   BİR KEÇİ, KURAN’DAN EKSİLTME YAPABİLİR Mİ?

Hadis: “Zina yapan evlilerin taşlanarak öldürülmelerini emreden ayet Hz.Ayşe’nin döşeğinin altındaki sayfada yazılı bulunuyordu. Peygamber ölünce Hz. Ayşe onun gömülme işlemleri ile meşgulken, evin açık kapısından içeri giren bir keçi, o sayfayı yedi. Böylece taşlayarak öldürme cezası Kuran’dan çıktı. Ama hükmü devam etmektedir.”

İbn-i Mace 36/194; Hanbel 3/61,5/131

Bu hadis ve taşlayarak öldürmeyi savunan diğer Kuran ve mantık ile çelişkili hadisler, dinimize büyük zarar vermiştir. Bu hadislerle:

1- Kuran’ın zina edenlerle ilgili hükmü iptal edilmektedir.

2- Kuran’ın hükmüne ilaveten yeni bir hüküm getirilmektedir.

3- Kuran’ın eksik olduğu iddia edilmektedir.

4- Kuran’ı eksiltenin bir keçi olduğu gibi bir saçmalık savunulmaktadır. En ünlü hadis kitaplarında yer alan ve Ehli Sünnet tüm mezheplerle beraber Şiilik tarafından da savunulan bu inanılmaz iddia, önemine binaen 26. bölümde özel olarak işlenecektir.

9- NASIL BİR TAŞTIR BU TAŞ?

Hadis: “Hacer-ül Esved cennettendir. O kardan daha beyaz idi ve müşriklerin günahı onu kararttı.”

Hanbel 1/307

Hadis: “Hacer-ül Esved Allah’ın yeryüzündeki sağ elidir. Onunla insanlardan dilediği ile tokalaşır.”

Cami-üs Sağır 1/151

Hacer-ül Esved taşı için uydurulan bu tip hadisler, hac sırasında Kabe’de, İslam’ın ruhuyla uyumsuz davranışların sergilenmesine sebep olmaktadır. Hacer-ül Esved taşına dokunmak için birbirini ezenleri, dinimizi bilmeyenler görseler, ne düşünürler? Bu hadisler daha evvel de alay konusu olmuştur. Hadislerin güvenilmez olduğunu Abbasiler döneminde savunup, sonra siyasi konjonktürde yok olan Mutezileler: “Bu hadise göre Hacerül Esved denen taş müşriklerin günahı yüzünden Kabe putperestlerin elinde iken karardıysa, şimdi Kabe Müslümanlar’ın elinde olduğuna göre, bu taşın beyazlaması gerekir” diyerek, bu hadisi savunanlarla alay etmişlerdir.

 

10- GEL DE ÇIK İŞİN İÇİNDEN!

Hadis: “Kalbinde hardal tohumu kadar kibir bulunan cennete giremez. Yine kalbinde hardal tohumu kadar iman olan da cehenneme giremez.”

Buhari 81/51

Kişiyi en ufacık fiilinde cennete gönderen bir sürü hadis vardır. Kişiyi en ufacık bir fiilinde cehenneme gönderen de birçok hadis vardır. Bu tutarsız yaklaşımlar, kimi zaman yukarıdaki örnekte olduğu gibi tek bir hadiste de buluşabilmektedir. Peygamber’e yapılabilecek en büyük hakaret, bu hadisleri onun söylediğini iddia etmektir. Peygamber’in bize tek yazdırdığı, mesaj olarak Allah’tan getirdiği Kuran, dinimizin tek kaynağıdır.

And olsun ki size hatırlatıcı bir kitap gönderdik. Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız?

21- Enbiya Suresi 10